28 Aralık 2015 Pazartesi

Finlandiya ve İsviçre komünizme geçiyor

Finlandiya ve İsviçre komünizme geçiyor


Evet, bu iki ülkeye en geç gelecek kış komünizm gelmiş olacak. İsviçre ve Finlandiya, önümüzdeki yıl ülkede yaşayan herkese eşit miktarda para ödemeyi kararlaştırdı. Sahi insanlar niçin çalışıyor?

Dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alan İsviçre ve Finlandiya, önümüzdeki yıl, yıllardır sosyalistlerin savunduğu ve adaletli bir toplumun anahtarı olan “eşitlik” noktasında çok önemli bir adım atıyor. Her iki ülke herkese ihtiyacı olsun olmasın, aynı miktarda, temel bir para ödemeyi planlıyor. Marx ve Engels’in 1848 yılında Komünist Manifesto’da bahsettiği ve o gün bu gün Avrupa’nın üzerinde dolaşan “Komünizm hayaleti” herhalde bu kış en azından bu iki ülkede hayalet olmaktan çıkıp gerçeğe dönüşmüş olacak…
Şaka bir yana Komünizm bu yıl iki en kapitalist ülkede geliyor. İsviçre halkı, önümüzdeki yaz bu konuda halkoylaması yapacak ve herkese devletin eşit miktarda para ödeyip ödememesi gerektiği konusunda karar vermiş olacak. Aslında bu şu anlama gelmiş oluyor: Devlet, para vermeyi kabul etmiş ama istiyor musunuz diye halka soracak. Finlandiya ise, gelecek yıl halka da sormadan halka para ödemeye başlayacak. Finlandiya bir yıl sadece seçtiği bölgede pilot proje olarak bunu uygulayacak, proje başarılı olursa 2017’de bütün ülkede uygulayacak.
Avrupa’da iki ülke bir açıdan bakıldığında ideolojisiz bir komünizme geçmiş oluyor. En azından komünizmin “eşitlik” ideolojisinin önemini kabul etmiş sayılıyor. Temelden eşit bir paraya sahip olan her yurttaş, en azından daha başlangıçta bir “fırsat eşitliği” yakalamış oluyor.
Zenginler de eşitlik istiyor
Her iki ülkenin geçmeye çalıştığı “eşit” para uygulaması tartışması Avrupa’da uzun bir süredir yapılıyor ve yeni bir tartışma da değil. Yine, “eşitlik”ten yana olanların önemli bir kısmının da ne eşitlikle ne de komünizmle bir ilgisi yok.
Hareketin en önemli savunucuları arasında örneğin Almanya’dan ünlü kozmetik devi “dm” kurucusu milyarder Götz Werner da var, muhafazakâr eski eyalet başbakanı CDU’lu Dieter Althaus da. Bu uygulamayı İsviçre’nin tanınmış liberal ekonomistlerinden Thomas Straubhaar da savunuyor Almanya Sol Parti eşbaşkanı Katja Kipping de.
Çeşitli görüşlerden hatta birbirine ters görüşlerden insanların herkese eşit para ödenmesini savunması tesadüf değil. Çünkü bu konuda herkes aynı şeyi savunuyor gibi görünse de herkesin kafasındaki model birbirinden farklı. Evet, herkes, bütün yurttaşların karşılıksız belli bir miktar para almasını savunuyor ama bundan sonrasında ise her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. Herkes kafasına göre, bu para karşılığında devletin nelere karışıp nelere karışamayacağını tartışıyor.
Avrupa basınına yoğun bir biçimde yansıyan tartışmalardan bazı başlıklar şöyle:
İsviçre: Para için çalışmaya hayır
İsviçre’de gelecek yıl yapılacak halkoylamasında aylık ücretin ne olacağı oylanmayacak ama prensip olarak devletin herkese “yurttaşın sırf para için çalışmasını önleyecek” kadar para dağıtması öngörülüyor. Bunun için İsviçre’de çalışacak yaşta olan herkes için telaffuz edilen para miktarı ayda 2500 İsviçre Frankı dolayında. Emeklilere ve çocuklara ise daha az ödeme yapılacak.
İsviçre’de herkese eşit bir para ödenmesini savunanların tezine göre, bu parayı alan herkes artık daha rahat, daha istekli ve daha severek çalışarak daha üretken, daha yenilikçi ve daha verimli olacak. Bu parayı alan hiç kimse çalışmaktan vazgeçmeyecek ve üstüne koymak için zevkle çalışacak. Yani bizim 1848’den beri savunduğumuz gibi çalışma artık bir eğlenceye ve hobiye dönüşecek, herkes yeteneğine göre üretime katılacak. İsviçre modelinin arkasında “insani gelişmişlik” ve çalışmanın zevk haline getirilmesi gibi kavramlar ön plana çıkıyor.
İsviçre’deki tartışma 2013 yılından beri sürüyor. Tasarının halk oylamasına sunulması için bu zamana kadar yeterli sayıyı çok aşan 126 bin imza toplanmış. Büyük bir olasılıkla halk oylamasında kabul edilecek. Halk oylamasına gidecek metin çok kısa ve net: “Tüm halk için insan onuruna yaraşır bir varoluşu mümkün kılacak ve herkesin toplumsal yaşama katılmasını mümkün kılacak bir gelirin devlet tarafından sağlanması…”
Finlandiya: Neoliberalizme geçiş 
Finlandiya modelinde ise, herkese ayda 800 Avro verilmesi öngörülüyor. Finlandiya herkese bu parayı verdikten sonra ama devletin harcadığı tüm sosyal hizmet harcamalarını kesmek istiyor. Finlandiya bu uygulamayla aslında, patronları lehinde olan neo liberal bir ekonomik modele geçmek istiyor. Finlandiya’da 800 Avro ile geçim oldukça zor.
Öncelikle işçilerin düşük ücretli işleri kabul etmesini hedefliyor ve ülkede devlet eliyle düşük ücretli bir sektör oluşturmayı deniyor. Patronların yüksek ücret ödememesi için devlet, herkese ayda 800 Avro ödemeyi kabul ediyor. Bu modelle işsizliğe de çözüm bulunmuş olacak. Devlet, diğer yandan sosyal harcamaları ve yükümlülükleri de kısmak istiyor. Devlet para ödeyerek aslında komünizme geçer gibi yaparak “sosyal devlet” olmaktan çıkmak istiyor. Bir nevi devleti özelleştiriyor ama özelleştirmenin yurttaşa yükünü de şimdilik üstlenmiş oluyor.
2015 yazından beri Finlandiya’da koalisyon halinde olan liberaller, muhafazakârlar ve aşırı sağcılar, koalisyon programına herkese “eşit para ödenmesi” maddesini de bir olasılık olarak koydu. Finlandiya şimdi 4 model üzerinde çalışıyor. Herkese değil sadece ihtiyacı olanlara ödenmesi olasılıklar dâhilinde.
İnsanlar bu parayı alsa çalışır mı? 
Tartışma, İsveç, Hollanda ve Belçika gibi ülkelerde de sürüyor. Her 3 ülke gelecek yıl pilot şehirlerde bu uygulamayı hayata geçirmeyi düşünüyor. Almanya Başbakanı Merkel ve Almanların %48’i uygulamaya karşı.
İnsanlar devletten o kadar para alsa, artık çalışır mı? Özellikle İsviçre’de bu soru soruluyor. Bu soruya evet diyenlerin tezleri hiç de yabana atılır gibi değil. İsveç, “Yaşamak için çalışmaktansa, yaşamak için devletin para verdiği ancak anlamlı iş yapmak için çalışmanın olduğu bir düzene geçmeyi” tartışıyor.
Ancak, daha genel ve daha ciddi bir soruyu sormamız gerekiyor: Niçin çalışırız? Bizim dünya görüşümüzün temel sorularından biri olan bu soruya herhalde şöyle cevap veriyorduk değil mi? “Özgürlüğümüzü, boş zamanımızı, kendimize ait olan zamanı satın almak için çalışırız!” Finlandiya’daki değil ama İsviçre’deki tartışma biraz bu soru çerçevesinde yürüyor gibi. Ne Finlandiya ne de başka ülkeler bu sorudan kaçamayacak.
SELAMİ İNCE- @selamiince
BİRGÜN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var