Rize’nin Çayeli ilçesinde bulunan Senoz Vadisi’nde bulunan 12 köye 4 yıldır sürdürülen organik tarım projesi nedeniyle kimyasal gübre ve ilaç girmiyor. Ancak Karadeniz Bölgesi’nde projelendirilen 500’ü aşkın HES’in 14’ü bu cennet vadide yapılmak isteniyor. Yöre halkı ise yaklaşık 9 yıldır inatla HES’lere karşı direniyor. Çataldere köyünde yapılmak istenen Uzundere HES’e karşı 9 yıldır sürdürülen film gibi hukuk mücadelesi de bunun çarpıcı bir örneği. Danıştay, HES projesi için yerel mahkemece verilen ÇED Olumlu kararını onayarak köylülerin haklılığını tescil ederken, bu arada iki HES şirketini batıran proje geçtiğimiz ay bölgede yaşanan selden büyük zarar gördü.
Karadeniz vadilerinde adeta birer yıkım aracına dönüşen 500 den fazla HES projesi uygulanmak isteniyor. Bu projelerden 90’a yakını Rize’de, 14’ü ise Çayeli ilçesi sınırlarındaki Senoz Vadisinde. Senoz, kıyıdan hemen sonra yükselerek Kaçkarlara doğru açılan derin bir vadi. Vadinin zengin biyolojik çeşitliliğine 4 yıldır uygulanan organik tarım eklenince yörede bulunan 12 köye bir süredir kimyasal gübre, ilaç girmiyor. Çay tarımını organik arıcılık ve diğer ürünlerin izlediği Senoz’da HES’lere karşı yürütülen mücadele doğasıyla bütünleşmiş olan yöre halkını birbirine kenetledi. Bir yandan geleceğini kurma telaşında olan köylüler, diğer taraftan HES projelerine karşı amansız bir mücadele yürütüyor. Her bir dere, dağ ayrı ayrı savunulmak zorunda. Çünkü vadi, onların geleceğinin teminatı.
Vadideki koruma çalışmaların öncülüğünü TEMA Vakfı Çayeli Sorumlusu Ahmet Ali Kork yürütüyor. Açılan 13 ayrı davayı da kazanıyorlar, çok sayıda HES projesi beklemede. Geçtiğimiz günlerde Danıştay’dan çıkan yeni bir iptal kararı ise tam bir başarı öyküsü. Karadeniz insanındaki inatçılığın göstergesi. Bir tek HES projesi için harcanan çaba, enerji, maddi ve manevi kayıplar, Türkiye’de doğayı korumanın ne denli meşakkatli ve zor bir iş olduğunu gösteriyor.
Dönemin Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Temmuz 2006’da ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı vermesiyle Senoz Vadisi Çataldere köyünde yapılmak istenen Uzundere II. HES projesinin inşaat çalışmalarının başladığını anlatan TEMA Vakfı Çayeli Sorumlusu Ahmet Ali Kork, Senoz için verilen hukuk mücadelesini şöyle özetledi:
Rize İdare Mahkemesi, Şubat 2009’da ÇED izni için yürütmeyi durdurma kararı verdi. Ardından Rize Valiliği Haziran 2009’da sel ve heyelan gerekçesiyle projeye koşullu çalışma izni verdi. Kasım 2009’da ise Rize İdare Mahkemesi daha önce verdiği projeyle ilgili yürütmeyi durdurma kararını iptale dönüştürdü. Temmuz 2009’da ise ÇED izninin iptal edileceğini öngören HES şirketi, yeni bir proje tanıtım dosyası hazırlayarak dönemin Çevre ve Orman il müdürlüğünden ikinci bir ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı aldı. Ancak Rize İdare Mahkemesi bu kararın önce yürütmesini durdurdu, ardından da Haziran 2011’de iptal etti. Ancak HES buna rağmen yine pes etmedi ve bir kez daha dosya hazırlayıp Şubat 2011’de yeni bir ÇED Olumlu Kararı daha alarak inşaat çalışmalarına bir kez daha başladı. Yılan hikâyesine dönen projeyle ilgili yeniden açılan davayı gören mahkeme ise Nisan 2011’de bir kez daha ÇED iznini iptal etti.
Ancak dosyanın gittiği Danıştay, yerel mahkemenin verdiği ilk iptal kararını dava zamanında açılmadığı gerekçesiyle Aralık 2013 tarihinde bozdu. Bir yıl sonra ise yerel mahkeme Aralık 2014’te aldığı kararda, Danıştay’ın bozduğu kararın arkasında duruyor ve görüşünü yineledi. Nisan 2015 tarihine gelindiğinde ise Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, yerel mahkemenin kararını onadı. Danıştay’ın bu kararının ardından geçen 7 ay sonra ise Kasım 2015’te davacılara durum tebliğ edildi. Bunun üzerine davacılar Danıştay kararını Çayeli Kaymakamlığı’na ileterek gereğinin yapılmasını talep etti. Ancak bu konuda henüz bir işlemin yapılmadığı belirtiliyor.
HES projesine karşı yıllardır süren hukuk mücadelesi akıllara usta oyuncu Kemal Sunal’ın oynadığı yargı sistemini eleştiren ‘Davacı’ filmini akıllara getirdi. Senoz’da yapılmak istenen HES’e karşı açılan davanın dosyası yerel mahkeme ile Danıştay arasında gidip gelirken, bakanlık her iptalin ardından yeni bir ÇED izni verdi. Ancak bu arada HES projesinin ilk sahibi olan Atabey Enerji firması iflas etti. Bunun ardından projeyi Koçoğlu Grubu devraldı. Bir süre sonra ise bu kez de Koçoğlu Grubu iflas edince ortada kalan HES projesi kayyuma devredildi. Kayyum ise projesi bir başka firmaya devretti. Geçtiğimiz ay bölgede yaşanan sel felaketinde HES’in regülatör yapıları ve şantiyesi büyük zarar gördü.
Tam bir kara mizah öyküsüne dönüşen Senoz’daki HES girişimi ve buna karşı yürütülen mücadele, Türkiye’nin çevre ve doğa politikalarının çarpıklığını ve ağır ilerleyen hukuki süreci gözler önüne seriyor. Yaşananların, Karadeniz vadilerinde yaylalarını, suyunu, toprağını ve yeşilini savunanlarla, her şeyi para olarak gören anlayış arasındaki kıyasıya bir mücadele olduğunu dile getiren TEMA Çayeli Sorumlusu Ahmet Ali Kork, “Bir tek HES Projesi için defalarca alınan çevre izinleri, toplantılar, bilirkişi keşifleri, duruşmalar, mahkeme giderleri, protestolar, gerginlikler. Mahkeme kararları, bilimsel raporlar, halkın geleneksel yaşamı, kültürü dikkate alınmıyor. Diliyoruz ki kazanan doğa olsun” diye konuştu.
Yusuf Yavuz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder