18 Aralık 2015 Cuma

Bir HES'in acı sonu: Kemal Sunal’ın o filmi bu kez Rize’de gerçek oldu!



Kemal Sunal’ın o filmi bu kez Rize’de gerçek oldu!

9 yıldır köylülerle özel şirketler ve bakanlık arasında hukuk savaşına neden olan HES, iki şirketi iflas ettirdikten sonra Kayyuma devredildi, ardından da sele kapıldı…


Rize’nin Çayeli ilçesinde bulunan Senoz Vadisi’nde bulunan 12 köye 4 yıldır sürdürülen organik tarım projesi nedeniyle kimyasal gübre ve ilaç girmiyor. Ancak Karadeniz Bölgesi’nde projelendirilen 500’ü aşkın HES’in 14’ü bu cennet vadide yapılmak isteniyor. Yöre halkı ise yaklaşık 9 yıldır inatla HES’lere karşı direniyor. Çataldere köyünde yapılmak istenen Uzundere HES’e karşı 9 yıldır sürdürülen film gibi hukuk mücadelesi de bunun çarpıcı bir örneği. Danıştay, HES projesi için yerel mahkemece verilen ÇED Olumlu kararını onayarak köylülerin haklılığını tescil ederken, bu arada iki HES şirketini batıran proje geçtiğimiz ay bölgede yaşanan selden büyük zarar gördü.

ORGANİK VADİDE YAŞAMI SAVUNMAK AMANSIZ BİR MÜCADELE

Karadeniz vadilerinde adeta birer yıkım aracına dönüşen 500 den fazla HES projesi uygulanmak isteniyor. Bu projelerden 90’a yakını Rize’de, 14’ü ise Çayeli ilçesi sınırlarındaki Senoz Vadisinde. Senoz, kıyıdan hemen sonra yükselerek Kaçkarlara doğru açılan derin bir vadi. Vadinin zengin biyolojik çeşitliliğine 4 yıldır uygulanan organik tarım eklenince yörede bulunan 12 köye bir süredir kimyasal gübre, ilaç girmiyor. Çay tarımını organik arıcılık ve diğer ürünlerin izlediği Senoz’da HES’lere karşı yürütülen mücadele doğasıyla bütünleşmiş olan yöre halkını birbirine kenetledi. Bir yandan geleceğini kurma telaşında olan köylüler, diğer taraftan HES projelerine karşı amansız bir mücadele yürütüyor. Her bir dere, dağ ayrı ayrı savunulmak zorunda. Çünkü vadi, onların geleceğinin teminatı.

KARADENİZ İNSANININ İNADI HES’E KARŞI 13 AYRI DAVAYI KAZANDI

Vadideki koruma çalışmaların öncülüğünü TEMA Vakfı Çayeli Sorumlusu Ahmet Ali Kork yürütüyor. Açılan 13 ayrı davayı da kazanıyorlar, çok sayıda HES projesi beklemede. Geçtiğimiz günlerde Danıştay’dan çıkan yeni bir iptal kararı ise tam bir başarı öyküsü. Karadeniz insanındaki inatçılığın göstergesi. Bir tek HES projesi için harcanan çaba, enerji, maddi ve manevi kayıplar, Türkiye’de doğayı korumanın ne denli meşakkatli ve zor bir iş olduğunu gösteriyor.

2006’DA BAŞLAYAN FİLM GİBİ HUKUK MÜCADELESİ

Dönemin Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Temmuz 2006’da ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı vermesiyle Senoz Vadisi Çataldere köyünde yapılmak istenen Uzundere II. HES projesinin inşaat çalışmalarının başladığını anlatan TEMA Vakfı Çayeli Sorumlusu Ahmet Ali Kork, Senoz için verilen hukuk mücadelesini şöyle özetledi:

BİR İZİN BİR İPTALLE GEÇEN YILLAR

Rize İdare Mahkemesi, Şubat 2009’da ÇED izni için yürütmeyi durdurma kararı verdi. Ardından Rize Valiliği Haziran 2009’da sel ve heyelan gerekçesiyle projeye koşullu çalışma izni verdi. Kasım 2009’da ise Rize İdare Mahkemesi daha önce verdiği projeyle ilgili yürütmeyi durdurma kararını iptale dönüştürdü. Temmuz 2009’da ise ÇED izninin iptal edileceğini öngören HES şirketi, yeni bir proje tanıtım dosyası hazırlayarak dönemin Çevre ve Orman il müdürlüğünden ikinci bir ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı aldı. Ancak Rize İdare Mahkemesi bu kararın önce yürütmesini durdurdu, ardından da Haziran 2011’de iptal etti. Ancak HES buna rağmen yine pes etmedi ve bir kez daha dosya hazırlayıp Şubat 2011’de yeni bir ÇED Olumlu Kararı daha alarak inşaat çalışmalarına bir kez daha başladı. Yılan hikâyesine dönen projeyle ilgili yeniden açılan davayı gören mahkeme ise Nisan 2011’de bir kez daha ÇED iznini iptal etti.
DANIŞTAY SON NOKTAYI KOYDU: HES PROJESİ İPTAL
Ancak dosyanın gittiği Danıştay, yerel mahkemenin verdiği ilk iptal kararını dava zamanında açılmadığı gerekçesiyle Aralık 2013 tarihinde bozdu. Bir yıl sonra ise yerel mahkeme Aralık 2014’te aldığı kararda, Danıştay’ın bozduğu kararın arkasında duruyor ve görüşünü yineledi. Nisan 2015 tarihine gelindiğinde ise Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, yerel mahkemenin kararını onadı. Danıştay’ın bu kararının ardından geçen 7 ay sonra ise Kasım 2015’te davacılara durum tebliğ edildi. Bunun üzerine davacılar Danıştay kararını Çayeli Kaymakamlığı’na ileterek gereğinin yapılmasını talep etti. Ancak bu konuda henüz bir işlemin yapılmadığı belirtiliyor.

HES FİRMALARI İFLAS ETTİ, KEMAL SUNAL’IN O FİLMİ GERÇEK OLDU!

HES projesine karşı yıllardır süren hukuk mücadelesi akıllara usta oyuncu Kemal Sunal’ın oynadığı yargı sistemini eleştiren ‘Davacı’ filmini akıllara getirdi. Senoz’da yapılmak istenen HES’e karşı açılan davanın dosyası yerel mahkeme ile Danıştay arasında gidip gelirken, bakanlık her iptalin ardından yeni bir ÇED izni verdi. Ancak bu arada HES projesinin ilk sahibi olan Atabey Enerji firması iflas etti. Bunun ardından projeyi Koçoğlu Grubu devraldı. Bir süre sonra ise bu kez de Koçoğlu Grubu iflas edince ortada kalan HES projesi kayyuma devredildi. Kayyum ise projesi bir başka firmaya devretti. Geçtiğimiz ay bölgede yaşanan sel felaketinde HES’in regülatör yapıları ve şantiyesi büyük zarar gördü.

‘HER ŞEYİ PARA OLARAK GÖREN ANLAYIŞLA KIYASIYA MÜCADELE’

Tam bir kara mizah öyküsüne dönüşen Senoz’daki HES girişimi ve buna karşı yürütülen mücadele, Türkiye’nin çevre ve doğa politikalarının çarpıklığını ve ağır ilerleyen hukuki süreci gözler önüne seriyor. Yaşananların, Karadeniz vadilerinde yaylalarını, suyunu, toprağını ve yeşilini savunanlarla, her şeyi para olarak gören anlayış arasındaki kıyasıya bir mücadele olduğunu dile getiren TEMA Çayeli Sorumlusu Ahmet Ali Kork, “Bir tek HES Projesi için defalarca alınan çevre izinleri, toplantılar, bilirkişi keşifleri, duruşmalar, mahkeme giderleri, protestolar, gerginlikler. Mahkeme kararları, bilimsel raporlar, halkın geleneksel yaşamı, kültürü dikkate alınmıyor. Diliyoruz ki kazanan doğa olsun” diye konuştu.
Yusuf Yavuz 
rize53

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var