18 Eylül 2012 Salı

Bir başkadır benim memleketim!

TÜİK’in dün açıkladığı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması:

Gülümhan GÜLTEN / VATAN
TÜİK Yaşam Memnuniyeti Araştırması’na göre Türkiye’de 18 yaş ve üzerindeki bireylerin yüzde 62.1’i kendini mutlu hissediyor. TÜİK’in dün açıkladığı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması, Türkler’in mutlu edilmesi çok kolay insanlar olduğunu ortaya koydu. Zira tabloya göre 62.6 milyon kişi tatil yapamıyor, 30.2 milyon kişi çatısı akan rutubetli evlerde oturuyor. 30 milyon insan yeterince ısınamıyor. 44.7 milyon kişi taksitle ve borçla yaşarken 19 milyonu borçlarını ödemekte zorlanıyor. 58 milyon kişi geliri izin vermediği için yıpranmış mobilyasını değiştiremiyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) bu yılın ilk çeyreğinde açıkladığı “Yaşam Memnuniyeti Araştırması”na göre, ülkedeki 18 ve daha yukarı yaştaki bireylerin yüzde 62.1’i kendisini “mutlu” hissediyor. Söz konusu rakam 2010 yılında yüzde 61.2 düzeyindeydi. Yani mutluluk düzeyimiz artıyor.
Ancak aynı TÜİK’in dün açıkladığı yaşam koşullarını ortaya koyan araştırmasının sonuçları ise ‘Böyle bir ortamda mutluluk nasıl oluyor?’ dedirtecek cinsten çıktı.
Türkiye’de Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’na ilişkin 2011 verilerini açıklayan TÜİK, Türkiye’deki yaşam koşullarını dün resmi rakamlarla ortaya koydu. Türkiye ekonomisinde resmi rakamlara göre üst üste yaşanan büyümeye rağmen, nüfusun önemli bir kısmının hâlâ insani temel koşulları sağlamaktan uzak olduğu ortaya çıktı. TÜİK’in 2011 yılı sonu itibarıyla ortaya koyduğu Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’na göre, kurumsal olmayan nüfus içinde 62.6 milyon kişi tatil yapamıyor, 30.2 milyon sızdıran çatı, nemli duvarlar ve çürümüş pencerelerle oturuyor, 30 milyon insan yeterince ısınamıyor. Aynı zamanda 44.7 milyon vatandaş taksit ve borçla yaşıyor, bunların 19 milyonu taksitlerini ödeyemiyor ve borcunu çeviremiyor. Gelirleri izin vermediği için 58 milyon vatandaş eskimiş ve yıpranmış mobilyalarını yenileyemiyor.
TÜİK’in en kritik tespitlerinden biriyse, 11.6 milyon vatandaşın devletin resmi yoksulluk rakamlarına göre bile yoksulluk sınırının altında yaşadığını ortaya koyması oldu.

Ayda ortalama 898 TL gelir
TÜİK, Türkiye’de ortalama yıllık hanehalkı kullanılabilir gelirini 24 bin 343 lira olarak hesapladı. Buna göre Türkiye’de ailelerin ortalama aylık geliri 2 bin lira olarak çıkıyor. Ancak TÜİK, bu rakamın tam olarak gerçek bir değerlendirmeye imkan vermeyeceğini belirterek, ailelerdeki büyük/çocuk farklarına göre daha doğru bir karşılaştırma yapılmasına imkan veren “eşdeğer hanehalkı gelirini” de hesapladı. Bu hesabı TÜİK şöyle açıkladı:
“... toplam hane gelirini, haneyi oluşturan fert sayısına bölerek yapmak doğru olmayacaktır. Bu hesaplamada, hanelerin yetişkin-çocuk bileşimlerindeki farklılıkları dikkate almak gerekmektedir. Çünkü, bilimsel olarak çocuklar yetişkinlere göre daha az tüketmektedirler. Buna göre, eşdegerlik ölçeği olarak adlandırılan katsayılar kullanılarak her bir hanehalkı büyüklüğünün kaç yetişkine (eşdeger fert sayısına) denk olduğu hesaplanmaktadır. Hanehalkı toplam yıllık kullanılabilir geliri hanehalkının eşdeğer hanehalkı büyüklüğüne bölünerek, o hanehalkı için eşdeğer fert başına düşen, diğer ifadeyle eşdeğer hanehalkı kullanılabilir geliri hesaplanmaktadır.”
Bu detaylı hesabın ardından TÜİK, Türkiye’de ortalama yıllık kullanılabilir hanehalkı gelirininin 10 bin 774 lira olduğunu vurguladı. Türkiye’de ailelerin ortalama ayda 898 lira gelire sahip olabildiğini ortaya koydu.

11.6 milyon kişi yoksul
TÜİK’in rakamları, nüfusun yüzde 16,1’inin yoksulluk sınırının altında yaşadığını ortaya koydu. Buna göre kurumsal olmayan nüfus 2011 yılı için yine TÜİK tarafından 72 milyon 321 kişi olarak açıklanmıştı. Buna göre Türkiye’de kurumsal olmayan nüfusun yüzde 16.1’inin, yani 11.6 milyon insanın yoksulluk sınırının altında yaşadığı devletin resmi rakamlarıyla ortaya konulmuş oldu.

13.4 milyon kişi de sürekli yoksulluk riskiyle yaşıyor
Sürekli yoksulluk riski altında bulunan kişilerin oranı ise yüzde 18.5 olarak ölçüldü. Buna göre Türkiye’de 13.4 milyon kişi sürekli yoksulluk riski altında yaşamını sürdürüyor. TÜİK, “sürekli yoksulluk” oranını, son yılda ve önceki üç yıldan en az ikisinde de yoksulluk riski altında olanlar olarak tanımlıyor. TÜİK rakamları ayrıca, sürekli yoksulluk riski altında olanların oranında sürekli bir artış olduğunu da ortaya koydu. Buna göre bir önceki yıl bu oran yüzde 17.3 idi.

62.6 MİLYON KİŞİ
TÜİK rakamlarına göre kurumsal olmayan nüfusun yüzde 86.5’i “evden uzakta bir haftalık tatili”, yüzde 67.6’sı “beklenmedik harcamalarını” ve yüzde 80.3’ü “yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını” ekonomik nedenlerle karşılayamıyor. Buna göre 62.6 milyon vatandaş tatil yapamıyor, 58 milyon vatandaş eskimiş, yıpranmış mobilyalarını parası olmadığı için yenileyemiyor.

30.2 MİLYON KİŞİ
TÜİK rakamlarına göre, kurumsal nüfusun yüzde 41.6’sının konutunda “sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi vb.” sorunlar söz konusu. Ayrıca kurumsal olmayan nüfusun yüzde 41,7’sinin oturduğu konutta “izolasyondan dolayı ısınma sorunu” yaşanıyor.

44.7 MİLYON KİŞİ
TÜİK rakamları Türkiye’de hanehalkının hayatını borçla devam ettirdiğini ortaya koydu. Buna göre kurumsal olmayan nüfusun yüzde 61.8’inin ailesinin taksit ödemeleri ve borçları bulunuyor. Bu borçlar “konut alımı ve konut masrafları” dışarda tutularak hesaplanıyor. Ayrıca bu borç ödemeleri, yüzde 26,2’sinin hanesine çok yük getiriyor. Buna göre 44.7 milyon vatandaş taksit veya borçla yaşıyor, bunların 19 milyonu ise taksitlerini ödeyemiyor ve borcunu çeviremiyor.

43.7 MİLYON KİŞİ
TÜİK ayrıca bu sıralanan durumlardan en az 4’ünü yaşayan, bu sorunlarının çözümünü sağlayamayan veya mahrum olanları belirleyen “ciddi finansal sıkıntıyla karşı karşıya olma halini” de “maddi yoksunluk” tanımıyla ele aldı. Buna ilişkin değerlendirmede kurumsal olmayan nüfusun % 60.4’ünün, yani 43.7 milyon kişinin ciddi finansal sıkıntıyla karşı karşıya olduğu sonucuna varıldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var