18 Eylül 2012 Salı

‘Biz ineklere terk ettik Avrupa ödül verdi’

Binanın inşaatı alınan kararla durdurulmuştu

Meltem GÜNAY / Bülent AYDOĞDU / VATAN
Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü’ndeki binalara 17 yılda 50 milyon dolar harcandığı halde inşaat bitmedi. Öyle ki bazılarının bahçesinde hâlâ inekler otluyor. Öte yandan tamamlanan Çevre Mühendisliği Bölüm Binası, Avrupa Gayrimenkul Ödülü’nü aldı.
Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Muallimköy Kampüsü içerisinde yer alan Çevre Mühendisliği bölümü, 1994 yılında Mimar Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp tarafından tasarlandı. Bölümün iki binası inşa edilerek hizmete girerken, üç binasının inşaatına verilen bir kararla durduruldu. O günden beri kaderine terk edilen, aradan geçen zaman zarfında da Bilim ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlanan Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Muallimköy Kampüsü içerisinde yer alan Çevre Mühendisliği Bölüm Binası’nın projesine Avrupa Gayrimenkul Ödülü verilmesi şaşırttı. Projenin mimarı Prof. Dr. Alp, yaşanan süreci VATAN’a anlattı.

Türkiye’nin en kıymetli arazisiydi
Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından ABD’deki dünyanın en yetkin teknik üniversitesi MIT’a karşı bir yükseköğrenim ve araştırma kurumu olarak düşünüldüğünü anlatan Prof. Alp, “Bunlardan iki tane yapıldı. Biri İzmir diğeri de Gebze. Bu kurumlar Türkiye’ye bilim adamı yetiştirmek için sadece yüksek lisans ve doktora eğitimi veren araştırma kurumlarıydı. İstanbul’a yakın olan Gebze’deki enstitü, Türkiye için büyük bir şanstı. 3 milyon 800 bin metrekarelik arsası, Türkiye’nin en kıymetli arazisiydi. İzmit Körfezi’nden başlayıp TEM’e kadar uzanıyor. Batı tarafından TUBİTAK MAM var, doğu tarafında ise Türkiye’nin kavşağı diye adlandırılan İzmir ve Ankara’ya ulaşım yolu gidiyor” dedi.

Rektör değişince karar da değişti
Binaların temelinin 1995 yılında atıldığını, 400 bin metrekare kapalı ve 1 milyon metrekare düzenlenmiş açık alan ile bir “Bilimkent” olarak planlanan yerleşke alanına teknoparklar serpiştirildiğini, ödül alan Çevre Mühendisliği Bölümü ve Kimya Bölümleri’nin dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından açıldığını dile getiren Prof. Alp, şöyle devam etti: “Kurucu rektör Prof. Dr. Ahmet Ayhan ile birlikte dünyanın birçok üniversitesini ve teknoparklarını inceledikten sonra yüksek teknolojiyi sembolize eden binalar tasarladık. 5 binanın projeleri hazırlandı. Kimya Bölümü, Çevre Mühendisliği Bölümü, Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü, Rektörlük ve öğretim üyeleri için Akademik Kulüp. Önce Kimya ve Çevre Mühendisliği binaları inşa edildi. Ancak şu anda Elektrik Elektronik Mühendisliği ve rektörlük binası hâlâ zemin seviyesinde inşaat halinde, Akademik Kulüp binası ise kazı yapıldıktan sonra durduruldu. Bugüne kadar 50 milyon dolarlık bir bütçe harcandı. Sonra rektör Prof. Dr. Ayhan görevinden ayrılmıştı. Yeni rektör, sürpriz bir kararla bu kampüs inşaatından vazgeçtiklerini ve şu ana kadar görev yaptıkları geçici kampüs olan Çayırova’daki eski Tarım Orman Bakanlığı’nın yerine dönmek istediklerini ve enstitüyü orada inşa edeceklerini ifade etti. Bu karar bizi şoke etti.”

Çevre Mühendisliği binasına ödül
Avrupa Gayrimenkul Ödülleri programında burada projelendirdiğimiz beş binadan bitirilmiş olan Çevre Mühendisliği Bölümü’nün Avrupa Gayrimenkul Ödülü’nü aldığı ve 24 Eylül’de Londra’daki törende plaket verileceğini öğrendiklerini belirten Prof. Dr. Alp, “Şimdi büyük finalde dünya birinciliği için kamu yapıları kategorisinde yarışacağız. Biz kendi eserlerimizi kendi yapılarımızı böyle kaderine terk edip maalesef ahır olarak hizmet vermesine göz yumarken, elalemin bunlara uluslararası ödüller vermesi beni çok duygulandırdı. Biz ineklere terkettik Avrupa ödül verdi” dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var