13 Eylül 2012 Perşembe

Eee-devlet fazla oldun!

Can Dündar/Milliyet

Bir gazeteci arkadaşım, yeni bir “e-devletuygulaması”nı anlattı:
Polisteki cemaat yapılanmasına dair bir kitapyazıyormuş. Konu hassas olduğu için içeriğinden kimseye söz etmiyormuş.
Bir gün polisteki bir tanıdığı arayıp “Sakıncalı şeyler yazıyorsun” demiş.
Dehşete kapılmış gazeteci...
“Ne yazıyormuşum” diye sormuş.
Telefondaki kitabı anlatmaya başlamış.
“Ama... Nerden biliyorsunuz” diye kekelemiş bizimki...
“İnternete bağlı olduğun sürece bilgisayarına girip yazdıklarını görebiliyorlar” diye izah etmiş arayan.
Sonra da “Dikkatli ol, seni alacaklar” diye fısıldamış.
Gazeteci hemen pılı pırtıyı toplayıp yurtdışına çıkmış. Kitaba orada devam etmiş. Bir süre sonra aynı kişi yine aramış:
“Ben sana sakıncalı şeyler yazıyorsun demedim mi?”
Arkadaşım “Yok artık” demiş, ama karşısındakinin izahatı basitmiş:
“Hala internete bağlı bir bilgisayardan yazıyorsun. Yurtiçi, yurtdışı ne fark eder?”
* * *
Bu “Büyük Birader” öyküsüne inanıp inanmamakta serbestsiniz, ama inanmıyorsanız bile,Türkiye’de hangi koşullarda, ne tür korkularla yazı yazıldığını varın hesap edin.
Lafı, Oda TV davasına getireceğim:
Orada da bilgisayarınıza yerleştirilen bir virüsün, sizi terörist ilan etmeye yeteceği kanıtlanıyor.
Biliyorsunuz, iddianameye göre Oda TV, “Ergenekon örgütünün medya yapılanması”...
Bu iddiayla da hemen hepsi gazeteci olan 13 sanık, 1,5 yıldır yargılanıyor. 8’i hala tutuklu...suçlama, Oda TV’cilerin bilgisayarlarında bulunan “örgüt dokümanları”na dayanıyor.
Bu dosyalarda “Örgüt üyelerine, Ergenekon davasını yıpratma talimatı veriliyor.”
Sanıklar ise bunlardan hiç haberdar olmadıklarını söylüyor.
Bu durumda mahkeme hemen, bu dijital verileri bilirkişiye yollamalıydı, yapmadı.
Mahkeme yerine sanıklar 4 üniversiteye başvurdu.
“Bu dosyalar, kaydı belirsiz sahte bir adresten virüs yoluyla bilgisayarlara gönderilmiş” diye raporlar geldi.
Mahkeme, “Üniversite resmi bilirkişi sayılmaz” gerekçesiyle TÜBİTAK’ı görevlendirdi.
TÜBİTAK, “Virüs var” dese dava çökecekti.
“Virüs yok” dese üniversitelerle ters düşecekti.
7 ay debelendikten sonra harika bir formül buldular:
“Ne var, ne yok” dediler
Ama sanık avukatlarına göre, bunu derken bile, “Bilgisayarlarda uzaktan dosya yükleme özelliğine sahip zararlı yazılımlar tespit edildiğini”, “tutuklu gazetecilerin söz konusu dokümanları oluşturmadığını, değiştirmediğini, açıp okumadan sildiğini” belirttiler.
Bunları söyleyen TÜBİTAK, “ancaaak...” diye ekliyor:
“Bu dosyaların zararlı yazılımlar vasıtasıyla gelip gelmediğine dair kesin bir yargıya varılamamıştır.”
Yani?
Yani artık davaya konu dosyalar şaibelidir; delil sayılamaz.
Gazeteciler suçsuzluğunu ispatlamayacaktır, mahkeme suçları varsa ispatlayacak; yoksa, dosyaları dışarıdan kimin yolladığını bulacaktır.
Bulana kadar da sanıkları tahliye edecektir.
* * *
Geçen haftaki duruşmada rapora rağmen “Kuvvetli suç şüphesi devam ediyor” denilerek tahliye talepleri reddedildi.
Yarın sabah yeni bir duruşma var.
Gazeteciler bu gece sabaha kadar adliye önünde olacak.
Bu kez meslektaşlarını alıp dönmek için...
* * *
(Not: Bir yazıyı daha telefon almadan bitirdik şükür... İnşallah önden okuyanlar beğenmiştir.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var