Merkez üssü Gölcük olan, tüm Marmara Bölgesi'nde, Ankara ve İzmir'e kadar hissedilen 17 Ağustos 1999 depremi binlerce insanın can kaybına neden olmuş, başta Gölcük olmak üzere Kocaeli'nin büyük bir kısmı yerle bir olmuştu.
Depremin 13. yıldönümünde TMMOB'a bağlı odalardan gelen açıklamalarda depremlerin büyük felaketlere dönüşmesinin önüne geçmek için ranta ve kâra dayalı politikalardan vazgeçilmesi gerektiği bildirildi.
Resmi rakamlara göre 18 bin 373 kişinin, resmi olmayan rakamlara göre ise bu sayı 50 bin ile 70 bin arasında değişiyor. Depreminin yaşattığı can kayıplarının fazla olmasındaki en büyük kusur ise binaların depreme dayanıksız olmasıydı. Büyük Marmara depreminden bu yana Türkiye'nin 'deprem ülkesi' olma gerçekliğinin bilinmesi ve uzmanların uyarılarına rağmen yeterli önlemlerin alınmadığı, 99 sonrasında yaşanan depremlerin bıraktığı etkiler de hala hafızalarda.
TMMOB'DAN ÖNEMLİ UYARI
TMMOB'a bağlı Jeoloji Mühendisleri Odası ve Jeofizik Mühendisleri Odası, Marmara depreminin 13. yıldönümünde yetkililere önemli uyarılarda bulundu. Yapılan açıklamalarda, Türkiye'nin yüzde 92'sinin deprem tehlikesi altında olduğu vurgulandı. Açıklamada, geçen 13 yılda afet yönetim sisteminin çözümün değil sorunun bir parçası olmaya devam edildiğine dikkat çekilerek, sorunun ana kaynağınının siyasi iktidarın ‘insan hayatı ve kâr hırsı’ arasındaki tercih olduğu vurgulandı.
İKTİDARIN 'TOKİ' ZİHNİYETİ
17 Ağustos depreminde en büyük can ve mal kaybının yaşandığı Yalova Hacımehmet Ovası'ndaki yapılaşmalarda kat sayısının giderek arttırıldığı belirtilen açıklamada, bunun siyasi iktidarın ‘TOKİ zihniyeti’ olarak değerlendirildi. AKP hükümetinin deprem olgusunu ‘kârlı bir pazar’ alanı olarak gördüğü ifade edilen açıklamada, uzmanların uyarılarının göz önüne alınması ve halkın can ve mal güvenliğinin sağlandığı bir ortamın yaratılması gerektiği vurgulandı. Açıklamalarda özellikle öne çıkarılan ‘TOKİ'nin yeniden yapılandırılması ve kent yoksulları için sosyal konutlar üreten bir yapıya kavuşturulması’ gerekliliği oldu.
Ayrıca, Mimarlar Odası da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı önünde, deprem ve afetlere yönelik çözüm odaklı politikaların hala hayata geçirilmemesini protesto etti. Yapılan eylemde konuşan Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu Büyük Marmara depremi sonrası yaşanan süreçte, afetlere karşı güvenli ve sağlıklı çevrelerin oluşturulması için hiçbir adımın atılmadığını ifade ederek, AKP'nin 2000 yılında kurulan 'Ulusal Deprem Konseyi'ni 2007 yılında lağvederek, bu alanı siyasallaştırdığını söyledi. (Ankara/EVRENSEL)
‘8 SENE BOYUNCA HİÇBİR GİRİŞİM YOK’
İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şube Başkanı Selim Tulumtaş ise, siyasi iktidarın 8 yıl boyunca depremde çözüm önerilerine ilişkin hiçbir girişimde bulunmadığını söyledi. 2012 yılında çözüm olarak Afet Yasası'nın çıkarıldığını belirten Tulumtaş, Kentsel Dönüşüm Yasası olarak da bilinen yasanın, geçmiş dönemlerdeki bilimsel çalışmaların gereklerini ve Ulusal Deprem Strateji ve Eylem Planı'ndaki hedefleri karşılamadığını söyledi. Tulumtaş, yasa ve yönetmeliklerin yapılan hizmetleri piyasalaştırdığını ifade etti.
YENİ BİNALARIN DA DAYANIKSIZ OLMA İHTİMALİ VAR
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Ayhan Emekli de yaptığı açıklamayla Kentsel Dönüşüm Yasası olarak bilinen yasanın da henüz bir sene önce yürürlüğe giren Ulusal Deprem Strateji ve Eylem Planındaki hedefleri bile karşılamadığını dile getirdi.
Emekli, yapı denetiminde yapılmak istenen değişiklikler ve odaların denetim süreçlerinin dışına itilmek istenmesi nedeniyle, depreme dayanıksız denilerek yıkılacak binaların yerine yapılacak olan binaların da sağlıksız olma ihtimalinin bulunduğunu belirtti.
Emekli, İMO olarak İzmir'in belli başlı meydan ve merkezlerine depreme karşı duyarlılık içeren pankartlar açıp, stant kuracaklarını belirterek, buralarda inşaat mühendislerinin halkı bilgilendireceğini ifade etti. (İzmir/EVRENSEL)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder