13 Ağustos 2012 Pazartesi

PKK vekil kaçırdı


Tunceli ’nin Ovacık İlçesi’nden il merkezine dönerken PKK tarafından kaçırıldı.
 Facebook sayfasına “Ovacıktayım, esnaf halk sohbetinin ardından Munzur Baba’ya ziyarete gideceğim” notunu düşen Aygün’ün arabası, 35’nci kilometre dolayında Fırtına Veli Çeşmesi’nde durduruldu. PKK ’lı grup Aygün’ü alarak ormanlık alana götürdü. ANF’nin internet sitesinde ise, “Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün’ün Ovacık’tan Dersim’e geldiği sırada HPG’liler tarafından gözaltına alındığı bildirildi” haberi yer aldı. 
Yaklaşık 10 gündür Tunceli ’de olan Hüseyin Aygün dün sabahTunceli ’nin Ovacık ilçesine gitti. Aygün, esnafla görüştükten sonra Ovacık’tan 17.00’den sonra ayrıldı. Ovacık’tan ayrıldıktan sonra karayolunda sadece Aygün’ün arabası durduruldu. kşam Gazetesi Muhabiri Kadir Merkit ile Aygün’ün danışmanını Deniz Tunç’u araçtan indiren örgüt mensupları, milletvekilini alarak ormanlık alana götürdü. Merkit ve Tunç,Tunceli ’ye gelerek Aygün’ün kaçırıldığını haber verdi. 
Vali: Tesadüf değil 
Tunceli Valisi Mustafa Taşkesen, “Bu olayın bir tesadüf olmadığını düşünüyoruz. Çünkü diğer araçlar durdurmayıp sadece Sayın vekilimizin aracı durdurulmuştur. Yanındaki danışmanı ve gazeteci serbest bırakılmış sadece kendisi alıkonulmuştur” dedi. Vali Taşkesen, PKK ’lıların elinde uzun menzilli silahların olduğunu ve Aygün’e, “Sizi birkaç gün misafir edeceğiz” dediklerini de anlattı. Haberin duyulmasının ardından CHP ’de hareketlilik başladı. CHP Genel BaşkanıKemal Kılıçdaroğlu başkanlığında bir toplantı yapıldı. 
Bürosuna saldırılmıştı 
CHP Sözcüsü Haluk Koç, CHP ’nin Türkiye ’nin birlik ve bütünlüğü için çalıştığını ve milletvekillerinin zulme boyun eğmeden görevlerini yerine getirdiğini ifade etti. Koç, terörün seçilmiş bir milletvekilini alıkoyarak tırmandırdığı noktaya dikkat çekti. İlk defa bir milletvekilinin kaçırıldığını dile getiren Koç, hükümete “Günlük yapan tartışmalardan kin ve nefretten sıyrılma” çağrısında bulundu. Koç, Aygün’ün PKKtarafından neden hedef seçildiği sorusunu Aygün’ün Tunceli’deki seçim bürolarının PKK tarafından saldırıya uğradığını hatırlatarak yanıt verdi. 
AK Parti Sözcüsü Heseyin Çelik de, parti olarak Hüseyin Aygün’ün kaçırılmasını şiddetle kınadıklarını ifade etti. 
Hedef CHP liderinin eşi miydi?
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ü kaçıran PKK ’nin hedefindeki 2. ismin de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ’nun eşi Sevim Kılıçdaroğlu olduğu iddia edildi. Bir haftadır Tunceli ’de olan ve önceki gece Hüseyin Aygün ve eşi ile birlikte olan Sevim Kılıçdaroğlu ’na “ PKK sizi kaçıracak” şeklinde ihbar gittiği öğrenildi. 
Hüseyin Aygün’ün kaçırıldığı sırada içinde bulunduğu arabaya önceki gece Sevim Kılıçdaroğlu ’nun da binmesi “Asıl hedefCHP liderinin eşiydi” iddialarına neden oldu. Cumhuriyet Gazetesi Ankara temsilcisi Utku Çakırözer'in Kılıçdaroğluailesine yakın kaynaklardan edindiği bilgilere göre, SevimKılıçdaroğlu babasının mezarını ziyaret için gittiği Tunceli ’de bir hafta kaldıktan sonra dün Ankara ’ya döndü. Nazımiye’de kalan Kılıçdaroğlu ailesine hafta içinde yerel kaynaklardan “PKK sizin burada olduğunuzu öğrenmiş, kaçırma hazırlığı içindeler” şeklinde ihbar gitti. İhbarın ardından Kılıçdaroğlu’nun güvenlik gerekçesiyle polis karakolu yanında bir evde kaldığı öğrenildi. 
Bir gece önce aynı arabadaydı 
Kılıçdaroğlu ailesinin bir bireyi, “Bir akşam önce Sevim Hanım ve beraberindekiler CHP milletvekili Hüseyin Aygün ve eşiyle birlikte yemek yediler. Yemek sonrasında Hüseyin Bey kendi arabasıyla Sevim Hanım’ları evlerine bıraktı. Meclis toplantısı için salı günü kendisinin de Ankara ’ya geleceğini söyleyerek vedalaştılar. Sevim Hanım dün sabah Ankara ’ya döndü. Hüseyin Bey’in kaçırıldığı sırada içinde bulunduğu araba önceki akşam Sevim Hanım’ı bıraktıkları arabaydı. Biz de kaçırılma haberini duyunca acaba asıl hedef Sevim Hanım mıydı diye düşündük” bilgisini verdi. 
PKK ’yı sert bir dille eleştirmişti 
Geçen ocak ayında Muhalif Gazete’ye röportaj veren Aygün,PKK ’yı sert dille eleştirmişti. Aygün, “ BDP ’nin, barışın sağlanması yönünde, en azından söylem olarak yoğun çabaları var. Fakat örgütün de silah bırakmadığını ve kan dökmeye devam ettiğini görmek lazım. Hiçbir devlet, kan dökülen, her gün insanların öldüğü bir ortamda, barış masasına oturmaz. Hükümet görüşmeler yaptı, Oslo süreci ortaya çıktı ama ortamın uygun olması lazım. Sol bir hükümet bile olsa, dağlardaki silahlı örgüt mensupları eylem yapmaya devam ederken barış isteğini kararlı bir şeklide sürdürmez” demişti. Aygün yine söyleşisinde örgütün silah konusunda samimi olmadığını belirterek şu değerlendirmeyi yapmıştı: “ Bu yaz boyunca, Dersim’de beş kişiyi kurşuna dizdi örgüt. Örgütün, o bölgede siyaset yapan bütün figürlere uyguladığı şiddet var,Diyarbakır ’da ve Dersim’de. Aydın vicdanı bunları da kınamayı, sorumlu olmayı gerektirir. Ama ben, Türk aydınlarından hiç böyle bir şey görmüyorum. Biz Dersim’de resmen, PKK terörü altında bir seçim kampanyası yürüttük,BDP terörü altında. Ama aydınlar hiç bunları gündemine almıyor, bunları da tartışmak, eleştirmek lazım. Tek yönlü eleştiri aydın vicdanına uygun değil.”  ( RADİKAL )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var