14 Ağustos 2012 Salı

Tarlabaşı'nda 'mücevher değeri'nde işler

Radikal/İSTANBUL - Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, ‘Sulukule’de Roman vatandaşların yaşadığı dramın Tarlabaşı’nda yaşanmayacağını’ söylerken “Tek tek mahalle sakinleriyle tanıştık, konuştuk, anlaştık” demişti. Çoğu mülk sahibinin belediye ve GAP İnşaat’la ‘uzlaşarak’ mülklerini devrettiği iddia edilse de belediyeyle davalı mahalle sakinlerinin anlattıkları çok farklı. 
Bir lokantada çalışan Bahattin Argiş, çoğu tanıdığının belediyenin “Acele kamulaştırırız” tehdidinden korkarak Demircan’ın deyimiyle ‘mücevher değerinde bir bölge’ olan mülkünü yok pahasına sattığını anlatıyor. Uzlaşma teklifine yanaşmayan Argiş, belediyenin 100 metrekarelik hissesine biçtiği kamulaştırma bedeline itiraz ederek dava açmış. Dava sonucunda fiyat 4 katına çıkmış olsa da meblağ, ailenin Tarlabaşı’nın proje dışında kalan alt sokaklarında yarı büyüklükte bir daire almasına bile yetmiyor. Yaklaşık 300 hak sahibinin kamulaştırmalara karşı dava açtığı tahmin ediliyor. 

Küçük Kırlangıç Sokağı 
Bahattin Argiş’in akrabalarıyla oturduğu Küçük Kırlangıç Sokak’taki apartmanları da proje kapsamında acele kamulaştırılmak istenen mülklerden. 74.5 metrekarelik arsa üzerindeki 4 katlı binanın 3’te biri Bahattin Bey’e ait. 2008’de belediye yaklaşık 100 metrekareye tekabül eden hissesi için 56 bin lira teklif etmiş. Aile teklifi reddedip “Evimizi biz restore etmek istiyoruz” deyince bu sefer 37 bin liradan kamulaştırma çıkartılmış. 
Argiş, “Herkesi böyle düşük fiyatlardan kamulaştırma tehdidiyle korkuttular ama biz dava açtık” diyor. İki yıl süren davada mülkün değeri 165 bin TL olarak belirleniyor. Fakat belediye mahkemenin ihtarlarına rağmen parayı 2 ay ödeyemiyor ve dava düşüyor. Bahattin bey, belediyenin kamulaştırma bedelini zamanında ödeyememesini “Vergi ayından önce parayı yatıramadılar, ‘Anca haziranda ödeyeceğiz’ dediler” diyerek açıklıyor. 
Bahattin Bey’e dava düştükten iki ay sonra İstimlak Müdürlüğü’nden ilk gelen notun aynısı bir not geliyor. Notta, uzlaşma sağlanamadığı takdirde kamulaştırma işlemlerinin başlatılacağı yazılı: 
“Eşimle belediyeye gittik. Bizi ismini bile söylemeye çekinen bir memur karşıladı, sanki işportacıymışım gibi ayakta ‘Kaça satacaksınız?’ diye sordu. ‘Çoluk çocuğumun geleceğini konuşuyoruz, biraz saygılı olun’ dedim, ‘Biz mülkümüze mülk istiyoruz, para istemiyoruz.’ Sadece para verebileceklerini söyledi, mahkeme parasına 10 bin lira ekleyip ‘175 verelim binayı bize verin’ dedi. Bu paraya iki sokak ötede evimin yarısı kadar daire bile alamam, kusura bakmayın dedik itiraz yazdık.” 
Aradan 1 ay geçmeden Bahattin Bey’e üçüncü kez aynı nottan geliyor: “Uzlaşma sağlanamadığı takdirde kamulaştırma işlemleri başlatılacak..” Aileyi belki de yıllar sürecek bir dava daha bekliyor... 
Bahattin Bey, sokağın eski günlerini anlatırken “Burası cıvıl cıvıldı, komşularımız Ermeni, Mardinli, Samsunlu... Tam bir mozaikti” diyor. Küçük Kırlangıç Sokak bomboş, yıkımı bekliyor: “Belediye buraları temizlemiyor, çöpleri toplamıyor. Aksine burayı iyice tenhalaştırıp bizi kaçırmaya çalışıyorlar...” 

‘Belediye kamulaştırma bedellerini ödeyemiyor’ 
Bahattin Argiş, belediyenin kamulaştırma bedelini ödeyemediği tek davacı değil. Tarlabaşı Mülk Sahipleri Derneği avukatı Barış Kaşka, 7 mülk sahibinin davasında belediyenin kamulaştırma bedelini vaktinde yatıramadığı için davaların düştüğünü ve tapuların belediyeye geçmediğini anlatıyor, “Bu taşınmazların mülkiyeti idareye geçmedi ve Tarlabaşı Projesi kısmi olarak durmuş oldu” diyor. Projenin iptali için açılan davalar ise Danıştay’da. 

‘Evimiz oyunlarla elimizden alındı’ 
Mali müşavir Y.E.’nin Tarlabaşı Tavla Sokak’ta 60 metrekare taban üzerine 3.5 katlı müstakil evi için belediye 3 seçenek sunmuş: 
“Mülkümüzün değerini 120 bin TL belirlemişler, istersek bu tutar nakit ödenecek. 2’nci seçenek, yerine Küçükçekmece’de TOKİ’den küçük bir daire var. 3’üncü seçenek ise 210 metrekare kullanım alanı olan tapulu yerim için projeden 42 metrekarelik bir daire! Arsamızla aynı yerde olması konusunda da söz veremezlermiş, yani işlerine gelen yerden verecekler. 42 metrekarelik yer olmadığı için taslak plan üzerinden en az 60 metrekarelik yer seçecekmişim. Aradaki 18 metrekare fark için metrekaresi 3 bin TL den 60 bin TL civarı fark ödemem gerekiyormuş. Özetle yapılan şu: 210 metrekareyi 120 bin liraya alıyor, ama 42 metrekareyi 60 bin liraya satıyor! Yani mülkümün yerine yapacağı inşaatın tamamının maliyetini benden alıp yerine 5’te 1’i kadar bir yer veriyor.” Bu seçeneklerden birini kabul etmezse Y.E.’nin mülkü kamulaştırılacaktı. 

‘Bırakın kendim restore edeyim’ 
Y.E., belediyeyle ‘uzlaşma’ sürecini şöyle anlatıyor: “Bölgenin güzelleştirilebilmesi için dönüşümün gerekliliğine katıldığımı, bu restorasyonu kendim yaptırabileceğimi, gerekli iznin verilmesi talebimi yazılı ve sözlü olarak hem şirkete hem deBeyoğlu Belediyesi’ne dilekçeyle bildirdim. Belediye bu aşamada mal sahipleri ile hiç muhatap olmadı. Mal sahibi olarak muhatap bile alınmadan, hiçbir tebliğ bile yapılmadan kamulaştırma yapıldı.” 
Y.E.’nin kamulaştırma bedeline karşı açtığı davada bina 350 bin TL. den kamulaştırılmış. Kamulaştırmanın iptali davası içinse Danıştay’ın kararı bekleniyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var