Sayfalar
- Ana Sayfa
- Mortgage
- Konut Kredisi
- Refinansman Nedir?
- Kira Nedir?
- Sigorta
- Faiz Nedir?
- Fıkralar
- Kefillik Nedir?
- Arsa Payı Nedir, Nasıl Hesaplanır?
- Gayrimenkul Satış Vaadi Nedir?
- Tahliye Taahhütnamesi nedir?
- DEĞER ARTIŞ KAZANCI NEDİR?
- DOP (Düzenleme Ortaklık Payı) NEDİR?
- EMLAK-EMLAKÇILIK NEDİR?
- HACİZ YOLU İLE TAKİP NASIL YAPILIR?
- TAPU NEDİR ?
- Emlak Vergisi
- Sözleşme ve Şekil Şartı Nedir?
- ÖRNEK DANIŞMANLIK VE KOMİSYON SÖZLEŞMESİ
- Emlak Terimler Sözlüğü
Hakkımda
11 Ağustos 2012 Cumartesi
Peri Suyu'na jet yıkım
Sevinç yarım kaldı
‘Peri Suyu Özgür Köylü Hareketi’ adı altında toplanan köylüler, çadır direnişinin yanında hukuk mücadelesini de sürdürüyor. Barajın yapılacağı arazilerin acele kamulaştırılmasına karşı açtıkları davada Danıştay’ın verdiği yürütmeyi durdurma kararı direnişçileri umutlandırmıştı. Aralık 2011’de verdiği kararla Danıştay, baraj için arazilere el koyulmasını engellemiş, ayrıca “Bakanlar kurulu, acele kamulaştırma yetkisini Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’na (EPDK) devredemez” diyerek Türkiye ’nin dört bir yanında HESmücadelesi veren çevreciler için önemli bir karara imza atmıştı.
Fakat kararı ‘usulen’ yorumlayan bakanlar kurulu, köylülerin arazilerinin ‘acele kamulaştırılmasına’ karar verdi. Resmi Gazete’de 3 Temmuz’da yayımlanan kararla baraj yapılınca sular altında kalacak 10 köyde 57 parsel kamulaştırıldı.
Davayı yürüten Avukat Mehmet Horuş, “Danıştay’ın gerekçeli kararında bu kamulaştırmaların açıkça hukuka aykırı olduğu çok net. Bakanlar kurulu yangından mal kaçırır gibi hareket ediyor, yargı kararının arkasından dolanıyor” dedi. Bakanlar kurulunun bu kararı için de Danıştay’a yeni bir dava açtıklarını dile getiren Horuş, davaya Akkuş Köyü tüzel kişiliğinin yanında 100 köylünün de müdahil olduğunu belirtti.
Kararın yayımlanmasından
4 gün sonra, geçen hafta kaymakamlık emriyle gelen Darenhes Elektrik’in özel güvenlik görevlileri ve jandarma, ‘hazine arazisi üzerinde’ olduğunu iddia ettikleri direniş çadırını dozerlerle yıktı. Köylülerden Hasan Arslan ise 1975’ten beri tapulu arazinin ailesine ait olduğunu ileri sürüyor. Arazi, köylülerin hayvanlarını otlattıkları, ektikleri bölgenin tam ortasında.
7 köylü tutuklandı
Baraj karşıtı 7 köylü bir protesto sırasında çıkan olaylar gerekçe gösterilerek tutuklandı. Munzur Kültür ve Doğa Festivali için Avrupa ve Türkiye ’nin dört bir yanından gelen çevreciler, köylülere destek vermek için çadıra gitmiş ve daha sonra şantiyenin özel güvenlik görevlileri ile aralarında çatışma çıkmıştı. Çıkan olaylarda özel güvenliklerin havaya rastgele ateş açtığı, çevrecilerin de şantiyenin tellerini keserek içeri girdiği, çalışanlara taş attığı ve bir iş aracını yaktığı iddia edildi.
Bu olaylar gerekçe gösterilerek yapılan ev baskıları sonrasında önce Özkan Arslan ardından Aşağı Doluca Köyü’nden Deniz Gül, Zülfü Artak, Mustafa Artak, Zülfikar Çiçek, Mustafa Akça ve Murat Altay isimli 6 köylü ‘kasten yaralama, mala zarar verme, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali, toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması’ gerekçeleriyle tutuklandı.
Avukat Uğur Yeşiltepe “Dosyadaki tek delil CD görüntüleri ve özel güvenlik görevlilerinin ifadeleri. Görüntülerdeki şahısları tespit olanağı yok. 5 suç iddiasının hiçbiri somutlaşmamıştır. LİMAK’ta çalışan özel güvenlik görevlileri de yetkilerini aşarak silah kullanmış, rastgele ateş açmışlardır” diye konuştu.
Düzgün Baba Ziyaretgâhı sulara gömülecek
Dersim Belediye Başkanı Edibe Şahin “Dersim’e baraj istemiyoruz, köylülerin yanındayız” derken aralarında Karadeniz İsyandadır Platformu’nun da bulunduğu çevre dernekleri direnişçilere destek verdi. Şahin, “Halkı mutsuz eden hiçbir yatırımın anlamı yok. Baraj yapılırsa güzel vadimizdeki inanç merkezlerimiz su altında kalacak. Talebimiz enerji yatırımı politikalarından vazgeçilmesi” dedi.
Baraj yapılırsa, Karakoçan’a bağlı Pamuklu, Aşağı Dolluca, Akarbaşı, Okçular, Surçay, Akkuş, Akarbaşı, Okçular, Çalıkaya, Alabal ve Özlüce köylerinin büyük kısmı, hastalar ve çocuğu olmayanların derman aradığı Düzgün Baba Ziyaretgâhı, Golê Xızırı (Hızır Gölü) gibi Alevilerin kutsal mekânları suya gömülecek. Barakayı tekrar inşa edeceklerini belirten köylüler, “Burası bize dedelerimizden, nenelerimizden kaldı. Öleceğimizi bilsek de vermeyiz’ diyorlar.
İki güzellik bir arada
Ya üçüde olmasaydı
Mehmet Akif Ersoy'dan
Gezi Parkı
Ne Denilebilir!...
Gezi
Günün Fıkrası
1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.
O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.
Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.
Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...
Avukat 1
Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.
- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...
Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş
- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.
Papaz utana sıkıla mırıldanmış.
- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.
Avukat gülümsemiş.
- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.
Avukat 2
George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:
"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "
Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"
George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.
Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.
"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".
Avukat 3
Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:
“İki kere iki kaç eder?”
Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''
Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş
En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:
''Kaç olmasını istersiniz?''
Avukat 4
Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:
Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.
Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.
Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.
“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''
Avukat 5
Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:
“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”
Avukat açtı ağzını:
“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”
Görevli yerin dibine geçmişti.
Sadece:
“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.
Avukat onun sözünü keserek devam etti:
“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”
Günün Sözü
İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder