Sayfalar
- Ana Sayfa
- Mortgage
- Konut Kredisi
- Refinansman Nedir?
- Kira Nedir?
- Sigorta
- Faiz Nedir?
- Fıkralar
- Kefillik Nedir?
- Arsa Payı Nedir, Nasıl Hesaplanır?
- Gayrimenkul Satış Vaadi Nedir?
- Tahliye Taahhütnamesi nedir?
- DEĞER ARTIŞ KAZANCI NEDİR?
- DOP (Düzenleme Ortaklık Payı) NEDİR?
- EMLAK-EMLAKÇILIK NEDİR?
- HACİZ YOLU İLE TAKİP NASIL YAPILIR?
- TAPU NEDİR ?
- Emlak Vergisi
- Sözleşme ve Şekil Şartı Nedir?
- ÖRNEK DANIŞMANLIK VE KOMİSYON SÖZLEŞMESİ
- Emlak Terimler Sözlüğü
Hakkımda
6 Ağustos 2012 Pazartesi
Dünya üzerine titriyor, biz canına okuyoruz!
Türkiye ormanlarının gözbebeği sayılan Toros sedirleri, anavatanında kıyıma uğruyor. Sedir popülasyonunun en yoğun dağılım gösterdiği bölgelerden biri olan Antalya'nın Kumluca ilçesinde, Üçoluk köyü ile Söğütcuması yaylası arasında sürdürülen yol genişletme çalışmaları sırasında yüzlerce sedir ağacının kesilmesi tepki çekti.
Alakır Nehri Kardeşliği'nden Birhan Erkutlu, otomobili bulunmayan üç kişinin yaşadığı köyün yolunu genişletmenin halka hizmet için değil, rant amacı taşıdığını savundu.
'Üç hanesi kalmış köy için değil, rant ve talan için'
Literatüre Lübnan Sediri (Cedrus Libani) olarak geçen ancak daha sonra 'Toros Sediri' olarak düzeltilen türün en yaygın dağılım gösterdiği bölgelerden biri olan Söğütcuması yaylasında Antalya İl Özel İdaresi tarafından sürdürülen yol genişletme çalışması sırasında kesilen yüzlerce sedir ağacı, görenlerin içini acıtıyor.
Alakır Vadisine ulaşılan yolları barındıran bölgenin kepçe ve dozerlerle dağıtıldığını söyleyen Alakır Nehri Kardeşliği Üyesi Birhan Erkutlu, bin 400 metre rakıma sahip olan bölgenin hâkim ağaç dokusunun sedir olduğunu belirterek, "tüm bu yol genişletme çalışmaları iki yada üç hanesi kalmış, yaşlı nüfustan oluşan ve otomobilleri bulunmayan köylere hizmet götürmek için değil, tamamen ranta ve talana açılmış vadilere büyük iş makinelerini daha rahat sokabilmek için yapılıyor" iddiasında bulundu.
'Halkın geleceği çalınıyor'
Söğütcuması ile Üçoluk arasındaki sedir ağaçlarıyla çevrili yaklaşık 7 kilometrelik asfalt yolun tanınmaz hale geldiğini anlatan Erkutlu, Lübnan'ın bayrağında da ulusal kimlik simgesi olarak kullanılan sedir ağacının bugünkü Lübnan'da kısıtlı bir bölgede ve koruma altında yetiştirildiğini belirterek, "muhteşem güzellikteki bu kıvrımlı yolun güzelliğini yaşamak için çok sayıda insan bu bölgeye geliyordu.
Şimdi çevreye sadece benzin kokusu hâkim. Antalya kent merkezinin burnunun dibinde ve daha çok ihtiyaç olan yollar düzenlenmezken, burada halka değil bölgeyi talan eden şirketlere hizmet götürülüyor. Bu nasıl bir çelişki, nasıl bir ikiyüzlülük ve kısır döngü anlamak mümkün değil. Halktan toplanan vergilerle halkın geleceğini çalanlara hizmet ediliyor. Bu büyük bir hırsızlıktır" görüşünü savundu.
Dünyanın en yaşlı sedirleri bu bölgede
Antalya'nın Elmalı, Kaş, Finike ve Kumluca ilçelerini kapsayan bölge, dünyanın en iyi sedir popülasyonuna sahip olan alan olarak biliniyor. Ortadoğu ve Akdeniz kültürlerinde tanrısal özellikler atfedilen sedir ağacının, çok yavaş büyümesi nedeniyle 30 ila 40 santimlik göğüs çapına ancak 200-300 yaşlarında ulaştığı belirtiliyor. 2 bin yaşın üstünde çok sayıda sedire ev sahipliği yapan bölge, taş ocaklarının yanı sıra otoyol ve HES yatırımlarının baskısı altında.
(Yusuf Yavuz)
İki güzellik bir arada
Ya üçüde olmasaydı
Mehmet Akif Ersoy'dan
Gezi Parkı
Ne Denilebilir!...
Gezi
Günün Fıkrası
1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.
O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.
Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.
Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...
Avukat 1
Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.
- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...
Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş
- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.
Papaz utana sıkıla mırıldanmış.
- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.
Avukat gülümsemiş.
- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.
Avukat 2
George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:
"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "
Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"
George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.
Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.
"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".
Avukat 3
Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:
“İki kere iki kaç eder?”
Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''
Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş
En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:
''Kaç olmasını istersiniz?''
Avukat 4
Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:
Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.
Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.
Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.
“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''
Avukat 5
Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:
“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”
Avukat açtı ağzını:
“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”
Görevli yerin dibine geçmişti.
Sadece:
“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.
Avukat onun sözünü keserek devam etti:
“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”
Günün Sözü
İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder