12 Ekim 2012 Cuma

Bakanlık: O zaten mahkûm, ne tazminatı!

Adalet Bakanlığı, cezaevi nakil aracında ölüme açılan tazminat davasında ailelere "Zaten size faydası olmazdı" benzeri yanıtlar verdi.
Radikal
Kayseri’de beş mahkûmun yanarak öldüğü nakil aracı faciasından sonra Adalet Bakanlığı aleyhine açılan üç tazminat davasında, ailelere yürek sızlatan yanıtlar verildi. Bakanlık adına savunma yapan Hazine; davası sürerken ölen Akif Karamalı’nın ailesine bir anlamda “Oğlunuz cezaevindeydi, tazminat istemeye hakkınız yok” dedi. Karamalı’nın eşi için başka bir evlilik yapma olasılığı olduğu hatırlatıldı. Medeni Demir’in ailesi için de “10 yıl hüküm giymiştir. Bilakis ailesinin maddi desteğine ihtiyacı vardı” savunması yapıldı. Üç savunma da yangının oto bakım servisinin hatasından kaynaklandığı üzerine kuruldu. Oysa savcılık, servis çalışanlarına takipsizlik kararı vermiş; nakil aracı sürücüsü ile araçta görevli iki jandarmaya dava açmıştı. 
İstanbul Metris Cezaevi’nden 11 Eylül 2011’de yola çıkan cezaevi nakil aracı yedi il ve beş ilçe dolaşıp beş günde 3 bin 166 kilometre katettikten sonra, motorundaki arıza nedeniyle 16 Eylül’de tutuşmuştu. Araçta bulunan Medeni Demir, Sinan Aşğa, Akif Karamalı, İsmet Evin ve Abdulsettar Ölmez adlı hükümlü ve tutuklular yanarak ölmüştü. Yalnızca araç sürücüsü ve araçta görevli iki jandarma subayı hakkında ‘taksirle adam öldürmeye sebebiyet’ iddiasıyla Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi ’nde dava açılmıştı. Ailelerin Adalet Bakanlığı aleyhine açtığı tazminat davaları da Ankara’da devam ediyor. Bakanlık adına savunma gönderen Hazine, ailelere adeta ikinci bir acı yaşatıyor.
‘Zaten eşi de evlenir’
Tutuklu yargılanırken ölen Akif Karamalı’nın babası Maşallah Karamalı tarafından Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davada ilk savunma, 6 Ocak 2012’de dosyaya girdi. Savunmada, destekten yoksun kalma tazminatının reddi istenirken, “Müteveffa, vahim olay gerçekleşmeseydi dahi ailesi ile birlikte bir yaşam sürdürmemektedir.Olay esnasında gözaltında bulunduğu, üzerine atılı suç, bu suç için öngörülen cezanın hürriyeti bağlayıcı olup olmadığı hususları nazara alınmalıdır” denildi. Akif Karamalı’nın eşi Meliha Karamalı’nın tazminat isteğine ilişkin de şu ifadeler kullanıldı: “Müteveffanın kazancının tamamını eşi Meliha ile küçük Esmanur’a tahsis ettiği ifade edilmekte ise de gelirinin bu miktarını (Bu oran genel kabule göre yüzde 40’tır) kendisi için harcayacağının kabulü gerekir. Sağ kalan eşin yaşı, başka bir evllik yapma olasılığı da değerlendirilmelidir” denilerek, tazminat miktarına ona göre karar verilmesi önerildi. 
Cezası Yargıtay’da kesinleşmeden ölen Sinan Aşğa’nın ailesince Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davada ise 9 Şubat 2012’de savunma yapılarak “Müteveffanın kısıtlılık durumu nazara alındığında destekten yoksun kalma adı altında talep edilen meblağın fahişliği tartışılmaz bile” ifadesi kullanıldı. 
10 yıllık cezası kesinleştikten sonra can veren Medeni Demir’in ailesi tarafından Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davada da 27 Nisan 2012’de şu savunma yapıldı: 
“Medeni Demir 10 yıl hüküm giymiştir. Cezaevinde bulunduğu sürece ailesine destek olması sözkonusu olmadığı gibi bilakis ailesinin maddi desteğine ihtiyacı bulunmaktadır. Destekten yoksun kalma talep etme şartlarının bulunmadığı, dolayısıyla davanın reddi gerektiği...”
Sanık sürücüye disiplin cezası yok Üç savunmada Hazine, Adalet Bakanlığı’nın suçsuz olduğunu; bilirkişi raporlarının kimi bölümlerine atfen, facianın yetersiz bakımdan kaynaklı olduğunu öne sürdü. Oysa faciayı soruşturan Pınarbaşı Savcılığı, iki teknik servis görevlisinin ifadelerini alıp haklarında takipsizlik kararı vermişti. Hazine’nin ileri sürdüğünün aksine Metris Cezaevi’nde görevli bir sürücü ile iki jandarma subayına dava açılmıştı. Bu arada Hazine’nin savunmasında yer alan bir notta, Metris Cezaevi personeli hakkında yapılan disiplin soruşturması sonucunda, halen yargılanmakta olan sürücü Cafer Sarı ve diğer personelin suçsuz bulunduğu ve cezaya gerek görülmediği ortaya çıktı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var