4 Ekim 2012 Perşembe

Milyon Dolarlık Evleri İnternetten Nasıl Sattı?

İnternet üzerinden yaptığı satışlarla kendisinden bahsettiren Web Planlama'nın çalışmaları hakkında detayları araştırdık.

Web Planlama'dan Nihan Urel'e işin püf noktalarını soran editörümüz Bengü Öner, internet satışı hakkında merak edilenleri öğrendi. İşte detaylar...
Bengü Öner: İnşaat sektörü ve internet dendiğinde  akla siz geliyorsunuz? "İnternet emlakçısı" mısınız?
Nihan Urel:  Hayır internetten emlakçılık yapmıyoruz. Satılması  en zor şeyi, milyon dolarlık evi bile sattırabiliyoruz.  İnternetten 1 TL’ lik sakızı da, boğaza nazır milyon dolarlık yeni projeleri de internetin neresinde, nasıl  olmak gerektiğini  ürüne göre,  hizmete göre, pazarına göre planlayarak müşterisine ulaştırıyoruz.
Bengü Öner:  O  zaman çoğunlukla konut projelerinin internet planlamasında mı yer alıyorsunuz?
Nihan Urel:  Müşterilerimizin % 80'i konut sektörü. Konut üreten inşaat şirketlerinin büyük kısmının internet satın almalarına ya direkt, ya dolaylı, ya da danışmanlık yoluyla bulaşıyoruz.
Sadece İnternet Yoluyla Konut Satan Projeler Var!
Bengü Öner:  Son bir kaç yıldır konut sektörü interneti  yoğun olarak kullanıyor?  İnternetteki konut reklamı yoğunluğu için ne düşünüyorsunuz?
Nihan Urel: İlk olarak 2002 yılında Soyak ile başlayan konut sektörü internet kullanımı, Ağaoğlu ile ve sonra diğer markaların internette sadece ev arayanların girdiği ilan sitelerini değil, herkesin girdiği siteleri  kullanmasıyla yaygınlaştı. Bundan 5-6  sene önce gide gele tabiri caizse tırnaklarımızla kazıyarak internete ikna ettiğimiz ve milyon dolarlık internet satın alması yaptığımız ama bilgisayar açmayı bilmeyen müteahhitler şimdi her gün iphone'larından  yayınlarını takip ediyorlar. 
İnternet satın alması en zor ürünü, örnek daireleri, kat planlarını, ödeme tablolarını herkesin her gün girdiği sitelerde yayınlayarak ev almakla ilgisi olmayan vatandaşın da  aklına, gündemine emlakı düşürdü. Artık  biraz internet kullanan herkes mahallemizdeki emlakçı kadar bilgi sahibi.
 Birçok marka tarafından Türkiye’de alternatif mecra olarak görülse de dünyada reklampastasında  en önemli pazar payını internet almaya başladı. Bizde televizyon hala birinci sırada, çünkü dünyanın televizyon karşısında en çok vakit geçiren ikinci ülkesi Türkiye. Birincisi iseAmerika. Türkiye’de birim maliyeti en düşük, geri dönüşü maliyetine göre en yüksek mecra internet.  İnşaat sektörü için; fiyatı doğruysa, iyi bir kampanya yapılmışsa, dairelerini sadece internetten yaptığı reklamlar ve haberlerle satan projeler var.
Bengü Öner:  Planlama yaparken neye dikkat ediyorsunuz? Müşteriniz mi sizi yönlendiriyor?
Nihan Urel:  Hangi sektörde olursa olsun, öncelikle müşterinin ürünü alıcı gibi tanıyarak, 10 yıllık iş planına patronu gibi bakarak çalışmaya başlıyoruz.  Müşteri bu işi sadece  dönemsel  para kazanmak için mi yapıyor? Yoksa pazarda kendine bir yer mi edinmeye çalışıyor? Nasıl bir yer edinmek  istiyor?  Şirket yapısı, ürüne ulaşmak isteyen müşteriyi karşılayan şirket personelinin motivasyonu da dâhil olmak üzere her şeyi iyice anlayıp buna göre bir iş planı çıkarıyoruz.  Kurumsal danışmanlığı, internet planlamasının bir uzantısı olarak fahri şekilde yapmış oluyoruz. Çünkü internetteki reklamları şirketlerinin, ürünlerinin, hizmetlerinin halka açılan şirkete maliyeti en düşük penceresi. Geride bir yerde sorun olursa ne kadar iyi planlama yaparsanız yapın şirket;  müşterisini memnun edememenin bedelini o müşteriyi satın alma yaptıramadan kaçırarak ödüyor.
Müşteri genellikle interneti sadece kendi kullandığı kadar biliyor. Bu yüzden bütçe belirlenmesinden itibaren her aşamada yer alıyoruz ve takip ediyoruz. Müşterinin reklamdan aldığı geri dönüşü sürekli takip ediyoruz, neredeyse müşterinin reklam verdiği üründen kazandığı parayı sayıyoruz.
En önemlisi  Türkiye’de herkesin girdiği portallarda müşterilerimiz için  geliştirdiğimiz alanlar, yarattığımız yeni reklam  modelleri.  Şimdi  tüm internet reklam verenleri  bu alanları kullanarak müşterileri için reklam satın alıyor.

Bengü  Öner:  İnşaat şirketi  interneti profesyonel yardım almadan kullanırsa ne olur?
Nihan Urel:  İnternet dışında her yeri televizyonu, gazeteyi, radyoyu da kullanan bir reklam verense internetle özel olarak ilgilenmeyebilir. Ama internette mutlaka olması gerektiğini düşünüp sektör bilgi birikimi çok fazla olmayan bir ajansla  ya da tek tek internet siteleriyle görüşerek reklam vermeye karar verirse  genellikle ilk kullanımında hayal kırıklığına uğrar ve bir daha kullanmak istemeyebilir.
İnternet danışmanlığı ve satın alımı tamamen uzmanlık gerektiren, ürünün, hizmetin, projenin ve şirketin iyi okunması gereken bir iş modeli.  İşinizi iyi yapıyorsanız kimse Siz’den vazgeçmez, müşteriniz de katlanarak büyür. Önemli olan doğru kullanmak ve nerede, nasıl, ne zaman, ne kadar süre çıkacağınızın belirlenmesi.
Bengü Öner:  Peki konut dışındaki diğer sektörler?
Nihan Urel:  2000 yılında Walkswagen dünyada ilk defa Türkiye de marka güvenirliğini test etmek için ve sadece internetten satılan Lupo diye bir model çıkardı ve 30 kadar sipariş aldı. Marka bilinirliği ve güvenirliği olan şirketler için,  12 sene öncesi için ve sadece internetten markaya duyulan güven testi olarak  yapıldığı için çok önemli bir örnek.  Ama marka bilinirliği ve güvenirliği henüz oluşmamış, oturmamış markalar için interneti doğru kullanmak için profesyonel hizmet almak olmazsa olmaz.  Hele sadece internetten ürün satan bir şirketse genellikle profesyonel  hizmet almadıkları için maalesef batma noktasına gelinebiliyor.
Bengü Öner:  Peki sosyal medya kullanımı için neler söyleyebilirsiniz.
Nihan Urel:  Bazı sektörlerin,  bazı  ürünleri için sadece sosyal medya bile yeterli olabilir. Kellik ilacı satmak için facebook son derece uygun ya da saç bakım yağı satıyorsanız Demet Akalın'la anlaşıp bir tweet attırabilirsiniz.  Sosyal Medyadaki iş ortağımızla birlikte konut sektörü için bambaşka projeler geliştiriyoruz.  Youtube, facebook ve twitterda paylaşılmak üzere video çekiyoruz ve bunu takipçisi 500 000'nin üzerinde facebook şöhretlerimizle paylaşıyoruz. Reklam olduğunu kimsenin anlamadığı tweetler,  fenomen olan videolarla sosyal medyada cazip ve farklı ürünler geliştiriyoruz.
Bengü Öner:   İnterneti kimse kendi başına kullanmasın mı demek istiyorsunuz?Nihan Urel: Özellikle konut sektörü için danışmanlık almadan, ya da spesifik sektör deneyimi olmayanlardan danışmanlık alarak internet kullanımını hiç tavsiye etmiyorum.  Sadece internetten yayın yapan Wikileaksle dünyada hükümetlerin sallandığı  bu mecradan faydalanamadan, hayatlarına devam ederler. İnternetten bir haber, nimetlerinden yararlanamadan, hala çok uygun olan satın alma fırsatlarını kaçırırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var