17 Ekim 2012 Çarşamba

Karşımızda dik bir yokuş var aklı olan borçtan uzak durur

Ekonomist Uğur Civelek'ten Türkiye ekonomisine ilişkin karamsar tablo... 'Tehlikeli bir yıl bizi bekliyor' diyen Civelek'in yorumları şöyle: l Yeni yılda bol tehlike, az fırsat olacak. l Yokuşu indik, ovaya geldik. Şimdi karşımızda yine dik bir yokuş var. l Aklı başında olan bu dönemde riskten, borçtan kaçınır...
Esin Gedik Uzun yıllardır ekonomi yorumculuğu, şirket danışmanlığı yapan ve geniş bir okuyucu kitlesine sahip olan ekonomist Uğur Civelek, 2013 için oldukça karamsar bir çerçeve çizdi. Civelek,  Türkiye'nin bir akıl tutulması içinde olduğunu belirterek 'Babacan da Merkez Bankası Başkanı da farkına sıkıntının ama konuşulmuyor. Sorunları konuşmayıp her şeyi normal göstermek sadece bir züğürt tesellisi' ifadesini kullandı. 
l Rakamlar dünyanın önünde parlak bir dönem olmadığını gösteriyor, Türkiye için de aynı durum geçerli mi? Örneğin son zamları bir tehlikenin sinyalleri olarak mı görelim? 
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz, durup dururken bu kararları almak kolay değil, belli ki kamu dengesinde bir bozulma var. Bütçe gelirlerinde evdeki hesap çarşıya uymamış, harcamaları kısmakta başarılı olunmamış, iki yıllık seçim süreci dikkate alınırsa bütçe disiplinini sağlamak da kolay olmayacak. Açığın büyümesini önlemek için gelir yaratıyorlar. Bunun içinde enflasyonist baskı üreten kararlar var. Özel tüketim vergisi artışları, doğalgaz ve elektrik zammı gibi. Özelleştirmeye de hız vermeye başladılar. Halka arzlar blok satışlar gündemde. Küresel likidite bolluğunda yapılmayan şeylerdi, unutmuştuk bunları. Buradan çıkacak sonuç kamu dengesini düzelteceğiz? Bunu yaparken başka şeyleri bozmayalım. Kamuya nereden transfer yapacağız kamuya halktan mı, özel sektörden mi, dışarıdan mı yapacağız? Faturayı nasıl dağıtacağız? Mali disiplini düzeltmek için yapıyorlar diyerek alkışlamak yetmez, bir şeyi düzeltirken diğerini de bozacak. 

l Getirisi götürüsünden daha mı çok olacak?Koşullar bize uymuyor biz koşullara uymak zorundayız. Yeni koşullar, diğer kesimleri etkileyecek. Zamlar ürünlerin maliyetini artıracak. Tüketicilere bakalım: Memurun aldığı zam yüzde 3 hadi 6 olsun, faturalar yüzde 30 artmış. Ete ekmeğe süte ulaşıma zam gelecek. Satın alma gücünü azaltacak zorunlu ihtiyaçtan kısamayacağı için diğer harcamaları kısacak ya da borçlanacak. Bunun faturası mali sektöre çıkar.
Türkiye krizi kaldıramaz
Ekonomileri binaya benzetiyorum, binanın sağlamlığını manzarasına, dış görünüşüne değil, taşıyıcı kolonların kalitesine bakarak anlarsınız. Bu ülkenin taşıyıcı kolonları, bu ülkenin halkı. Bu ülkenin krizlerden kolay çıkmasının sihri vatandaşın borçsuz olmasıymış yani kolonlar sağlammış. Bugün yine her 100 kişiden 31'inin işi var ama her yüz kişiden 50'si borçlu. Türkiye bundan sonra gireceği krizden çıkamayacak.
RÜYAMIZDA BİLE GÖREMEZDİK
l Bütçe neden bu kadar hızlı bozuldu? 
Türkiye, küresel krizden en çok etkilenen ülkeler arasındaydı. Çıkış iç talepte görüldü; iç talep uyarıldı. Sermaye hareketleri de boldu ama bu kez cari açık fırladı. Hükümet duvara toslamamak için çareyi ekonomiyi soğutmakta çözüm aradı. 2B arazileri devreye sokuldu, bedelsiz askerlik çıkarıldı, yabancılara mülk satışı çıkarıldı. Bu arada elektrik dağıtım ihaleleri de çuvalladı. Tüm bu argümanlardan beklenen gelir elde edilemedi. Geliri mi artıracağız harcamayı mı kısacağız? Seçim sürecine giriyorsun harcamayı nasıl kısacaksın. Şu anda Türkiye'nin benim gördüğüm iç talep daha da daralacak. 2011'de rüyamızda göremeyeceğimiz seviyeleri gördük iç talepte bir daha olmayacak. Bütçede gelir kaybı kronikleşecek.
DÜNYA EKONOMİSİ HASTA
l İç talepteki daralma bir tercih değil miydi?
1995 sonrası dünya ekonomisi hastalandı. Talep daralmasını önlemek için insanların farkındalıkları azaltıldı, nefisleri artırıldı ve harcamaya yönlendirildi. 2002'den sonra Türkiye'de de oldu. Kredi kartları dağıtıldı, satın alma gücümüz azaldı ama borcumuz büyüdü. Bu sürdürülebilir bir durum değil, dünyadaki enflasyonist baskı da üzerine eklendi. Şu anda da bu durum devam ediyor para basarak bunun çözülmeyeceği açığa çıktı.
Eskisi kadar para gelmez, sıkıntı yaşarız
l 2013 nasıl bir yıl olacak? 
Yurtdışından bakalım; ABD'de işlerin düzeleceğini düşünmüyorum. Obama yeniden seçilirse harcama kısmazlar, zenginlerden daha çok vergi alırlar. Rommey seçilirse geniş kesimlerden kesinti yapacak. Avrupa'ya gelince benzer sıkıntılar orada da var. Avrupa büyümeyi unutacak, çok cephede savaşması gerekiyor.  Çin'in bize mal satmaya başladığını düşünün mahvoluruz. Petrol zengini komşuları da elimizin tersiyle itiyoruz. Türkiye'ye eskisi kadar para gelmeyecek, talep düşecek ve dış pazarlarda sıkıntı yaşayacağız.
'Organik robot' olduk
l Okurlarımıza ne önerirsiniz? 
Türkiye'de beklentileri yönetmek için bir koro var. Merkez Bankası enflasyon konusunda bir şey söylüyor, tüm mali sektör tekrarlıyor. Başbakan bir şey söylüyor, kimse karşı çıkmıyor. 'Yatırım yap' yapıyor, 'tüket' tüketiyor, organik robota dönüştük. 2013 tehlikeli bir yıl olacak; dalgası, tehlikesi bol, fırsatı az olacak. Yokuşu indik, ovaya geldik şimdi karşımızda dik bir yokuş var. Aklı başında olan borçtan kaçınır, riskten kaçınır. Bankalar borç vermek istese de müşteri bulamayabilir.
Uçağın iniş takımı kırıldı
l Ekonomi yönetimi sorunların farkında değil mi?
Merkez Bankası Başkanı 'uçak iniş yaptı ancak henüz durmadı' dedi. Görünen o ki, uçak durmuş inmişiz ve bundan sonra yola yayan devam edeceğiz. Uçmaya alıştık biz ama tekrar uçamayız. Çünkü iniş takımları kırıldı. Babacan da Merkez Bankası Başkanı da tehlikenin farkındalar ama düşüşü yavaşlatmaya çalışıyorlar. Ekonomi Bakanı Çağlayan da 'üretici perişan' diyor, 'ucuz kredi' diyor. Sanayici gözüyle bakıp doğru söylüyor.
İnşaat ve lojistik çatırdayacak
l Sektörel bazda baktığımızda nasıl bir risk var?
Türkiye üretmek ve ürettiğini satmak zorunda. 1995'te küresel gelirler azalmaya başladı, bankacılık sistemi kötüye gidiyor. Balonculuk yapmaya başladılar faaliyet dışı gelir yarattılar. İnsanlara kredi verdiler ev otomobil yazlık aldılar. Balonun patlamasını önlemek için habire hava basılıyor dibi delik bir havuza para dolduruyoruz. Türkiye'de en çok inşaat ve lojistik sektörü çatırdayacak. Bunları konuşmamak sadece züğürt tesellisi. Bunlar da direkt banka bilançolarına yansıyacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var