23 Ekim 2012 Salı

Van'da bir hayal...Onlar için TOKİ hayal bile değil...

  • TOKİ KONUTLARI 75 BİN LİRADAN SATIYOR, PEKİ YOKSULLAR NE OLACAK?
  • Umut Yeğin
  • Başbakan Tayyip Erdoğan bugün Van’da görkemli bir törenle TOKİ konutlarını hak sahiplerine teslim edecek. Ağustos’ta tamamlanacağı söylenen ancak gecikmeli olarak bitirilen konutlar günlerdir televizyon ve gazetelerde hükümetin büyük başarısı olarak parlatılıyor. ‘Başbakan’ın fotoğrafı eşliğinde ‘söz verdik sözümüzü tuttuk’ sözleriyle sunulan ilanlarda bahsi geçen 15.341 konutla Vanlıların bütün dertlerinin çözüldüğü propagandası da yapılıyor. Ancak Van’da durum pek de böyle değil. Kaldı ki binlerce kişinin hâlâ hasarlı evlerde yaşadığı kentte herkesin 75 bin lira ödeyip, TOKİ’den konut alma şansı da yok. Van’da hâlâ binlerce kişi işsiz, parasız, yoksul. Van’ın en yoksul mahallelerinden olan Hacıbekir (Xaçort) mahallesi, o insanlarla dolu. Hâlâ hasarlı evlerde kalıyorlar ve 75 bin lira ödeyerek TOKİ konutlarında yaşamak onlar için hayal bile değil!
    ‘NEREDE BİZDE O PARA?’
    Hacıbekir (Xaçort) mahallesi, haftalarca çadır bile bulamadığı için sokakta yatan aileleri, bütün bir kışı yazlık çadırlarda geçirenleri, zar zor bulduğu çadırda yanarak ölenleri, soğuktan hastalanıp yaşamını yitiren bebekleriyle hatırladığımız yer. Aradan geçen 1 yılda Xaçort mahallesinde yoksulluk da, sefalet de aynı. Başbakan görkemli bir törenle TOKİ konutlarını teslim ederken, bu mahalledekiler yıkım kararı çıkan, hasarlı evlerinde yaşam mücadelesi veriyor. Hatta naylon brandalardan yaptıkları barakalarda kalanlar bile var. TOKİ konutlarını soruyoruz; “Nerede bizde o para’ diyorlar.
    ‘BİZE BİR ÇÖP BİLE VERMEDİLER’
    Hacıbekir sokaklarında yürürken, ‘kimse yaşamıyordur’ diye düşündüğümüz bir eve yaklaşıyoruz. Kapıda biri beliriyor. Halime Akdağ. “Bu ev sağlam mı teyze” diyoruz, “Yıkım kararı var” diyor. “TOKİ konutu çıkmadı mı size” diye sorunca, “Nasıl ödeyelim biz 75 bin lira parayı” yanıtını veriyor kestirmeden. Halime teyzenin eşi Mehmet Akdağ sesimize geliyor. Anlatmaya başlıyor; “Depremde bize bir çöp bile vermediler. Şimdi Başbakan ne yüzle geliyor. TOKİ için indirim mi yapacak sanki” diyor. Üç ayda bir yaşlılık maaşı aldığını söyleyen Akdağ, depremden sonra Valiliğin kendilerini Ankara’ya gönderdiğini fakat orada hastalanıp Van’a geri dönmek zorunda kaldıklarını anlatıyor.
    O BİNALARIN HARCINI OĞLU KARDI AMA...
    Bu arada Mehmet Akdağ’ın oğullarından birisinin TOKİ inşaatında işçi olarak çalıştığını öğreniyoruz. Oğlunun inşaatında çalıştığı TOKİ evleri onlara pahalı. Oğlunun inşaatta elini kestiğini, hastaneye kaldırılıp tedavi edildiğini ancak şirket sigortasını yatırmadığı için tüm hastane masraflarını kendilerinin ödemek zorunda kaldığını anlatıyor.
    TAPU YOKSA KONUT DA YOK!
    Bu mahallede yaşayanların evlerini yıkacak kadar bile parası yok. Süleyman Akdağ yıkım kararı çıkan evini yıkamıyor. “3-4 bin lira para istiyorlar” diyor. TOKİ konutları için iki kez başvuru için gittiğini fakat evinin tapusu olmadığı için başvurusunun kabul edilmediğini söylüyor Akdağ ve ekliyor; “Tapu yok diye dışarıda mı kalalım.” TOKİ konutları verilmese bile devletin kendilerine 25 bin para vermesi halinde ev yaptırabileceklerini anlatan Akdağ, “TOKİ çıksaydı bile 75 bin lirayı veremezdik” diyor.

    ‘TOKİ’YE SIĞMAYIZ, SIĞSAK DA ÖDEYEMEYİZ’
    İki aile toplam 13 nüfusla yıkım kararı çıkan evlerinde yaşayan Erörs ailesiyle konusmak üzere eve yöneliyoruz. Burası da ‘kimse yaşamıyordur’ hissi uyandırıyor bizde önce. Evin önünde oturan çocuk, annesinin ve kardeşlerinin evde olduğunu söylüyor ve koşup kapıyı çalıyor. Kapıyı açan Remziye Erörs, ‘Depremin üzerinden bir yıl geçti’ der demez, başlıyor anlatmaya; “Bize depremde yardım gelmedi. 13 nüfus ile yıkım kararı çıkan evde yaşıyoruz. TOKİ çıktı ama. Biz kalabalık bir aileyiz. TOKİ’ye gidersek sığamayız. Hem sığsak bile biz onun taksitlerini nasıl ödeyelim?”
    ‘HÂLÂ BARAKADA YAŞIYORLAR’
    Remziye Erörs’ün kocası ailenin geçimini peynircilikle sağlıyor. “Bir yıldır bu evde nasıl kalıyorsunuz” diyoruz, “Depremde evin bir odası tamamen yıkıldı. Kendi imkanlarımızla biraz tadilat yaptık. Ama o odada kalamıyoruz. Bu yüzden barakayı da kullanıyoruz” diyerek biraz önce yanından ‘burada kimse kalmıyordur’ diye geçtiğimiz barakayı gösteriyor.(Van/EVRENSEL)

    AFET RANTA DÖNÜŞTÜ
    “Devletin birçok vaadi vardı. Ama hiç bir şey zamanında yapılmadı” diyen TMMOB Van İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Şemsettin Bakır, “TOKİ’lerin içinde çok eksik var. Çevre düzenlemesinden, altyapı sorunlarına kadar tam bir felaket. Konutların büyük bir bölümünde su sorunu yaşanacak. TOKİ’lerin yapıldığı yerde su yok. Gürpınar’dan gelecek su verilecek, ama onun ne zaman yapılacağı meçhul. Okulların çoğunda yeni yeni güçlendirme çalışmaları yapılıyor. Beş okul bir olmuş iç içe ders görüyor. Böyle bir rezalet görülmemiştir. Büyük bir sıkıntı var, ama hayat güllük gülistanlıkmış gibi gösteriliyor. TOKİ’ burada vatandaşın sırtından para kazanıyor. Afeti ranta dönüştürdüler” dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var