|
Esenler,Havaalanı Mahallesi Sakinlerinin Kentsel Dönüşüm tepkisi |
Başbakan Gelmeden Esenler,Havaalanı Mahallesi Karıştı,Halk Ayaklandı.
Hayber Gürsoy
5 Ekim’de Başbakan tarafından ilk kazmanın vurulacağı yer olan Havaalanı Mahallesi karıştı. Kentsel Dönüşüm uygulamalarına karşı 300 kişi akşam namazından sonra Havaalanı Mahallesi,Yunus Emre Camii Kütüphanesinde toplandı. ‘Çözüm istiyoruz!’Diyerek Belediye Başkanı M.T Göksu’yu suçladılar.Ortak istek ‘Biz bu mahalleden başka yere gitmek istemiyoruz. Biz başka yer göndermesinler.Hakkımızı versinler. Hepimiz yaşlı insanlarız. Bu yaştan sonra borç mu ödeyeceğiz?’ şeklindeydi. Büyük bir öfke ile bunundan soluyan halk ne yapacağını tartışıyordu.
Kadınlar cami bahçesinin dışında olan biteni meraklı gözlerle izlediler. Tartışmalar akşam geç saatlerine kadar sürdü. Oy verdiklerine bu sefer hoşgörülü değillerdi. Bu görüntüler Kentsel Dönüşüm sürecinin ne kadar zorlu geçeceğinin göstergesiydi. Yaklaşık 150 kişi Belediye Başkanlığına verilmek üzere hazırlanan ortak metni imzaladı. Hararetli kalabalık şimdiye kadar karşılarına çıkanlara, söylenenlere inanmıyor,kendilerine söz verenlerin sözüne güvenmediğini söylüyordu.
Haklarının gaspedilmeye çalışıldığını düşünen öfkeli bir kitle ortak bir metin üzerinde anlaşmaya çalışıyor,her kafadan bir ses geliyordu.
-Bunu yaz arkadaş. Biz buranın sahibiyiz. Buranın sahibi biziz.Bunu yaz.
-Herkes haklarına sahip çıksın.
-Hakkınızı arayın.
-Bu işin vebali büyük.
-Komple mahalleyi yıkmayın!
-Bizi aptal,cahil yerine koyup bir iki parlak sözle,bir resim göstererek kandırmaya çalışıyorlar.
-Kananlar var ama. Kentsel Dönüşüm Bürosu’na gidip neyin altına imza attıklarını bilmeyenler var.
-İfrazlı tapu yok,hisseli…Söz verdin,hani nerede?
Özellikle ifrazlı tapu istemelerinin sebebi,hisseli tapuya göre ellerinin daha güçlü olacakları idi.
En çok tepki Belediye Başkanı çekiyordu. Belediye Başkanı’nın her adının geçtiğinde sözlerinde bir öfke görülüyordu.
Musa Sönmez adlı vatandaş;
-Belediye Başkanı Göksu’nun verdiği sözlerin hiçbiri birbirini tutmuyor. Her yerde ayrı ayrı konuşuyor. ‘Sizleri ayrı bir yere taşıyacağız. Yerinizi yapıp sonra buraya taşıyacağız.’Dedi. Sonra başka bir şey söyledi. Havaalanı Mahallesi’nde 1500 dairede 5 bin kişi yaşıyor. ‘Kiraya çıkaracaksınız,kira bedelini vereceğim.’ Diyor. Burada kiraya yer yok! Bir tane kiralık yer bulamazsın. Bu ne demek oluyor? Başının çaresine bak! Nereye gidersen git! Bizi mahalleden kovacaklar. Bütün dertleri bu. Biz öncelikle mevcut hisseli tapuların ifraza dönüştürülerek verilmesini istiyoruz. Biz verilen sözlerin yerine getirilmesini istiyoruz. Proje gösterilerek kaç daire verilecek… Bunları açıklasın. Ondan sonra bizden yer istesin. Hiçbir şey belli değil. İşine nasıl gelirse öyle konuşuyor.
Adının açıklanmasını istemeyen başka bir vatandaş araya girdi.
-Ortada proje yok. Her şey sanal. Anlaşma metni yok. Altında belediye yetkilisinin adı yok,imzası yok. Nereye,neye imza atacağımız belli değil. Eskom imzası yok.
-Belediye Başkanı Göksu,bugünkü konuştuklarını yarın unutuyor. Her seferinde farklı projeler ortaya koyuyor. Bazı hacizli tapu sahiplerinin paralarını ödeyerek imzaya zorluyorlar.
Elinde kalem, bir metin oluşturmaya çalışan arkadaşına sesleniyorlar.
-Yaz arkadaş. Havaalanı Mahallesi Platformu Olarak Belediyeden İsteklerimiz. Başlık böyle olsun.
-Yaz,görüşmelerin tek tek değil toplu olarak yapılması.
-Daha önce Kentsel Dönüşüm sözü verilip yerine getirilmeyen Çiftehavuzlar,Oruçreis ile ilgili son durumları yaz.
Çayocağı bahçesinde başka bir grup heyecanlı bu şekilde tartışıyordu.
-Belediye Başkanı,Selçuk Düğün Salonu’nda seçime girerken bize ne dedi? ‘Tapuları vereceğim!’ Verdi mi? Vermedi. Sonra bize ne dedi? ‘Siz bana bunun için mi oy verdiniz?’ Biz de ‘Evet,bunun için oy verdik’ dedik. Ben de AKP’liyim ama bir daha bunlara oy vermem!
Murteza Kızılkaya; 70 yaşındayım. 5 Ekim’deki yıkım ile belediye hesabına 10 milyon yatacakmış. Şu köşedeki bina yıkılacak. Bütün dertleri bu parayı kasaya atmak.
Daha o lafını bitirmeden başkası araya girdi: 68’den beri çalıştım çabaladım,başımı sokacak bir ev yaptım. Onu da şimdi elimden alıyorlar. İnsanda biraz vicdan olmalı. Bize yazık! Allah’tan korksunlar. Bize ev verecekler, borçlu çıkaracaklar. Ben bu saatten sonra bir de borç mu ödeyeceğim? Zaten kıt kanaat geçiniyoruz. Bu olacak iş mi Allah’ını seversen!
Başka biri:
-Milleti resmen kandırıyorlar. Korkarım,buralar komple yıkıp bizi buradan kovacaklar. Bunların amacı bu. Bizi sokağa atmak. Gözlerimize uyku girmez oldu.
-Bu kadar insan kiraya çıkacak. 5 bin kişi… Bu kadar halkı nereye sığdıracaksın? Nereye gidecek bu kadar insan? Milletin korkusu,güvensizliği bu…Kimse artık inanmıyor, güvenmiyor bu insanlara. O kadar çok tutarsızlıklar oldu ki…
-Kiralar yükselecek. Geçen bir arkadaş bir yakının evi boşalacakmış,sözünü almaya çalışmış. Adam bir milyar istemiş! Bu ne demek yahu? En az 5 bin kişi var…
-Askeriyenin yerini aldık, dediler. Orayı yapınca oraya taşıyacağız,sonra burayı yapınca sizi buraya taşıyacağız,dediler. Sonra bu da tutmadı. Şimdi başka bir şey söylüyorlar.
Masayı çevreleyen bir başka grup içindeki Hüseyin Hişt:
-Belediye kendi kasasını doldurmak için 5 Ekim’de şov yapacak!…
-Milletle oynanıyor. Millet bunun farkında değil. Kış uykusunda kolay kolay uyanmıyor.
-Ortada proje yok. İnternetten uydurma resimlerle bizi kandırmaya çalışıyorlar. Her şey karmakarışık. Halk neye inanacağını bilmiyor. Birilerine peşkeş çekilecek. Bunların amacı bu.
Benim alternatifim var ama bu kadar adam ne yapacak? Ömür boyu borç ödeyecek. Var mı böyle bir şey!
Bir diğeri onu desteklemek için…
-Sulukule’de ne yaptılar?
-Ne yaptılar?
-Yaptıkları ortada! Taşoluk’a sürdüler…
Birisi öfke ile lafa karıştı.
-Herkes yağcılık yaptığı zaman ben karşıydım. Kimse konuşmasın! Ben restimi çektim. Var mısın yarın belediye önüne gidelim?
-İş işten geçmiş,bu saatten sonra ne yapacaksın?dedi masada Hüseyin’in yanında oturan yaşlı bir hacı. Başkana ‘yap’ diyeceğim. Yarın yıkılacak! Topla milleti ben de geleyim. Akıllı sen ile ben miyim?
-Yahu bir Pazarın kalkması için referandum yapıldı da bu Kentsel Dönüşüm için niye yapılmıyor?
-Bakın arkadaşlar. Bu işin bir de Avrupa’sı var. İnsan hakları diye bir şey var.
Çayocağında en sonunda akil adamlar grubu ortak bir metin üzerinde anlaşarak işi yazılı hale getirdiler:
Esenler Belediye Başkanlığı’na
1-İfrazlı tapu istiyoruz.
2-Bize taahhüt edilenleri kağıt üzerinde yazılı olarak tebliğ edilmesini istiyoruz.
3-Maket değil,gerçek proje istiyoruz.
4-Görüşmelerin topluca yapılmasını istiyoruz.
5-Bize konut yapılarak yerimize yapılacak binaların inşaatı bitince geçmek istiyoruz.
-Kiracı olan vatandaşların mağdur edilmesini istemiyoruz.
Bu metni 150 kişi isim,soyad ve telefon numaralarını yazarak imza edildi.
Bu arada haberimiz yoktu,diye gelenler oldu. Çayocağı çalıştıran kişinin ‘Sabahın köründen beri aç bilaç ayaktayım. Tamam,bu kadar yeter!’çıkışı üzerine yavaş yavaş içerden bahçeye çekilen kalabalık dağılmaya başladı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder