Sayfalar
- Ana Sayfa
- Mortgage
- Konut Kredisi
- Refinansman Nedir?
- Kira Nedir?
- Sigorta
- Faiz Nedir?
- Fıkralar
- Kefillik Nedir?
- Arsa Payı Nedir, Nasıl Hesaplanır?
- Gayrimenkul Satış Vaadi Nedir?
- Tahliye Taahhütnamesi nedir?
- DEĞER ARTIŞ KAZANCI NEDİR?
- DOP (Düzenleme Ortaklık Payı) NEDİR?
- EMLAK-EMLAKÇILIK NEDİR?
- HACİZ YOLU İLE TAKİP NASIL YAPILIR?
- TAPU NEDİR ?
- Emlak Vergisi
- Sözleşme ve Şekil Şartı Nedir?
- ÖRNEK DANIŞMANLIK VE KOMİSYON SÖZLEŞMESİ
- Emlak Terimler Sözlüğü
Hakkımda
3 Ekim 2012 Çarşamba
Dünya Değerler Araştırması'na göre Türkiye!
Vatan
Dünya Değerler Araştırması’na göre Türkiye’de yaşayanlar, 47 Avrupa ülkesi içinde siyasal yelpazenin en sağında ve en dindar... Dikkat çekici başka bir nokta ise Türkiye’de yaşayanların birbirlerine en az güvenmeleri.
SOSYAL Bilimler alanında dünyanın en geniş kapsamlı projesi olarak bilinen Dünya Değerler Araştırması’nın Türkiye sonuçları açıklandı. Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Dünya Değerler Araştırmaları Yönetim Kuruyu üyesi Prof. Dr. Yılmaz Esmer tarafından hazırlanan araştırmada Türkiye’ye dair sonuçlar dikkat çekti. Araştırma Türkiye’de altı bölge ile İstanbul ve İzmir bazında 2 bin 205 denekle yapıldı. İşte araştırmadan çarpıcı sonuçlar:
Türkiye, araştırmada dünyada kişilerarası güven düzeyinin en düşük olduğu ülkelerden biri. Bu 22 yıldır da değişiklik göstermiyor. Türkiye’de insanların yaklaşık onda biri genelde insanlara güvenebileceğini söylerken, İskandinav ülkelerinde bu oran yüzde 80’lere yaklaşıyor. Güven ortalamasında bölgelere göre bakıldığında en düşük Batı Anadolu ve Trakya yüzde 7 oranında güven duyarken, en yüksek oran yüzde 16 ile Orta Anadolu. İstanbul, Akdeniz ve Orta Anadolu’da güven oranları Batı Anadolu ve İzmir’in iki katı.
Orduya güven azalıyor hükümete güven artıyorAraştırmada kurumlara güven de ele alındı. Buna göre, orduya güven 2011 yılında bir düşüş gösteriyor. 2008 yılında orduya güvenenlerin oranı yüzde 90 iken, bu oran 2011-2012’de yüzde 78’e düştü. Yapılan hiçbir araştırmada orduya güven konusunda bu kadar düşük bir rakam ortaya çıkmamıştı. Güneydoğu Anadolu’da yaşayan her beş kişiden biri orduya çok güvendiğini söylerken, bu oranın en yüksek olduğu bölgeler ise Akdeniz, Orta Anadolu ve Karadeniz.
Polise güven ise yıllar boyunca bir kaç puan artıp birkaç puan azalarak devam ederken, TBMM’ye güven 1990 yılında yapılan araştırmayla aynı noktada. TBMM’ye 1990’da yüzde 58 güven varken bugün yine aynı oranda güven söz konusu. Hükümete güvende ise artış dikkat çekiyor. 1996-2001 arası dramatik bir düşüş varken sonra artış trendi göze çarpıyor. Hükümete 2001 yılında güven yüzde 29 iken, günümüzüde yüzde 62 oranına çıkıyor. Hükümete en çok güvenenler Orta Anadolu’da yaşayanlar iken en düşük olduğu bölgelerin başında İzmir geliyor. Adalet sistemine güven konusunda ise 2008’de adalet sistemine güvenenlerin oranı yüzde 80 iken, bugün yüzde 72 düzeyinde. AB’ye duyulan güven dalgalı seyretmekle birlikte bugün 1990 ile hemen hemen aynı düzeyde. 1990’da oran yüzde 36 düzeyinde iken, günümüzde yüzde 39.
Yükselen sağ direnmeye çalışan sol47 Avrupa ülkesi içinde siyasal yelpazenin en sağında Türk toplumu yer alıyor. Bölgeler açısından baktığımızda Doğu Anadolu daha sağa yakınken, İzmir en sola yakın yer olarak dikkat çekiyor.
Türk toplumunun çoğunluğunun dindar ve muhafazakar olduğunun belirtildiği araştırmada, ana trendin hep sağa yakın olduğu kaydediliyor. Araştırmadaki bölgeler açısından ele alındığında ise sol ideolojiye en yakın yer İzmir. Doğu Anadolu ise sağa en yakın noktada duruyor. Sola yakınlıkta İzmir’i İstanbul, Güneydoğu Anadolu ve Batı Anadolu izliyor.
Demokrasiye bakış
Türk halkının demokrasi anlayışı hem liberal demokrasinin özelliklerini içeriyor hem de sosyal demokrasinin. Türk toplumunun sadece yüzde 10’u toplu bir dilekçe imzaladığını söylerken yüzde 60’ı “Kesinlikle böyle bir şey yapmam” yanıtını veriyor. Toplumun yüzde 5’i bir boykota katıldığını belirtirken yüzde 70’i asla diyor. Yine yüzde 3’ü greve katıldığını dile getirirken yüzde 72’si kesinlikle katılmayacağını söylüyor. Barışçı gösteriye kesinlikle katılmayacağını söyleyenlerin oranı da yüzde 66. Toplu dilekçe imzalayanların en yüksek olduğu yer İstanbul ve İzmir. Türkiye’de yönetiminin ne ölçüde demokratik olduğuna ilişkin değerlendirmeler bölgeler arasında büyük farklılıklar göstermiyor. İzmir ve Güneydoğu Anadolu bölgesi ise ülke yönetiminin demokratikliği konusunda en olumsuz düşünen yerler. Güneydoğu Anadolu ve İzmir’deki bölgelerdeki yurttaşlar ülkenin demokratik düzeyinin olmasını istedikleri noktadan çok uzak olduğunu düşünürken, Orta Anadolu ise bu açığın en düşük ölçüldüğü bölge.
Güçlü lider istiyoruz
Demokrasinin en iyi rejim olduğunu düşünen ve bu şekilde yönetilmek isteyenlerin azımsanamayacak oranlarına rağmen, ‘parlementoyla, seçimle uğraşmak zorunda olmayan güçlü bir lider iyi olurdu’ diyenlerin oranı yüzde 58. Bu oran 2000 yılında yüzde 73 olarak belirlendi. Son beş altı yıldır bu oran istikrarlı bir şekilde yüzde 60’lar düzeyinde.
İki güzellik bir arada
Ya üçüde olmasaydı
Mehmet Akif Ersoy'dan
Gezi Parkı
Ne Denilebilir!...
Gezi
Günün Fıkrası
1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.
O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.
Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.
Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...
Avukat 1
Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.
- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...
Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş
- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.
Papaz utana sıkıla mırıldanmış.
- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.
Avukat gülümsemiş.
- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.
Avukat 2
George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:
"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "
Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"
George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.
Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.
"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".
Avukat 3
Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:
“İki kere iki kaç eder?”
Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''
Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş
En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:
''Kaç olmasını istersiniz?''
Avukat 4
Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:
Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.
Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.
Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.
“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''
Avukat 5
Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:
“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”
Avukat açtı ağzını:
“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”
Görevli yerin dibine geçmişti.
Sadece:
“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.
Avukat onun sözünü keserek devam etti:
“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”
Günün Sözü
İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder