20 Ekim 2012 Cumartesi

Cerrahpaşa kalbinden oldu

Tam Gün Yasası'yla hocaları giden üniversite hastanelerinden Cerrahpaşa'nın kalp ve karaciğer nakli ruhsatı 'yılda üç nakil' şartına uymadığı için iptal edildi.
Radikal
Türkiye ’nin en büyük tam teşekküllü hastanelerinden biri olan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, ‘kalbini’ hastalara kapattı! Üniversitenin kalp ve karaciğer nakil ruhsatı Sağlık Bakanlığı’nca iptal edildi. Ruhsat iptalinin önünü açan ise Sağlık Bakanlığı’nın kalp nakli mevzuatına eklediği ‘yılda üç nakil zorunluluğu’ oldu. Kalp naklinin karaciğer ve böbrek nakline benzemediğini, bu nedenle de nakil sayısının çok yüksek olamayacağını belirten uzmanlar “Türkiye en önemli kalp nakli merkezini kaybetti” görüşünde. Tam Gün Yasası’ndan dolayı ayrılan hocaların da merkezin kapanmasında etkisi olduğu söylenirken, üniversite yönetimi ruhsatın yeniden verilmesini istiyor.
Sağlıksız bir şart
Cerrahpaşa’da kalp nakli merkezi yaklaşık iki buçuk yıl önce açıldı. Üç kalp naklinin yanı sıra, bir de aynı anda kalp ve böbrek nakli gerçekleştirildi. Ancak dokuz aydır bu bölümde koridorlar ıssız, artık nakil yapılamıyor. Sağlık Bakanlığı Genel Sağlık Hizmetleri Müdürlüğü’nden yapılan açıklama “Üniversitenin nakil sayısı, mevzuata uymadığı için kalp ve karaciger nakli ruhsatı iptal edildi” şeklinde. Yaklaşık bir yıldır kalp nakli yapamadıklarını belirten İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı Kalp Akciğer Nakli Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Gökhan İpek, kalp gibi bir organın nakil mevzuatında sayı şartını doğru bulmuyor. “Çünkü kalp bulmak böbrek ya da karaciğer bulmak gibi değildir” diyen Prof. Dr. İpek, Radikal ’e şöyle konuştu: 
“Hastaya bir böbrek ya da karaciğer parçasının naklini yapabilirsiniz. Ama kalp nakli çok hassas bir konu. Bazen hastaya bulunan kalp, aradığımız kriterlere uygun olmayan, enfeksiyonlu bir kalp olabiliyor. O zaman sırf nakil sayısını tutturmak ve ruhsatı kaybetmemek için hastaya bulunan kalbi takma baskısı doğar.”
Suni acil listesi 
İpek, nakillerde bazı hastanelerin ‘suni acil sıralaması’ yarattığını da söyledi. Bakanlığın kalp organ bekleme listesine, kalp isteğinde bulunan bazı hastanelerin, hastanın durumu acil olmasa da acil ibaresiyle giriş yaptığını belirten Prof. Dr. İpek sıkıntıları şöyle anlattı: 
“Yıllardır bu işi yapıyoruz, durumu acil olmayan bir hastayı acil statüsünde listeye yazmam. Yaratılan suni acil sıralama nedeniyle çıkan uygun kalp bu hastanelere yönlendiriliyor. Yılda beş vaka sayısına ulaşmamız için bize kalp vermeleri gerekir. Kalbi bakkaldan alamam ki. Sýkýntýlarýmýzý Saðlýk Bakanlýðý Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüðü’ne, Organ ve Doku Nakli Þube Müdürlüðü’ne bildirdik. Bakanlýða da yeni nakil ruhsatý için baþvurduk. Ancak dokuz aydýr kalp nakliyle ilgili bilim kurulu bir türlü toplanamadý. Yeni bilim kurulu ve Organ Nakli Koordinasyon Baþkanlýðý’nýn bu haksýz durumu düzelteceði inancýndayýz.” 
Prof. Dr. Ýpek, kalp nakli bekleyen yedi-sekiz hastaları olduðunu da belirtti. 
Çapa’da da bazı bölümler kapandı 
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne göre, Cerrahpaşa’yı nakil ruhsat iptaline götüren nedenler şöyle: 
“Kalp ve karaciğer nakli merkezlerinin kapanmasının nedeni Tam Gün Yasası sebebiyle öğretim görevlilerinin bir bölümünün ayrılmasının yanı sıra, nakil için başvuran hasta sayısının da yeterli olmaması. Üniversite olarak hastane mekânlarının yeniden yapılandırılması sebebiyle kimi hastalar özel hastaneleri tercih ediyor. Tam Gün Yasası’nın ardından hocaların bir kısmının muayenehaneyi seçmesi, bir kısmının yıllık izne ayrılması, bir kısmının da emekli olması sebebiyle, Çapa Tıp Fakültesi’nde de bazı bölümlerde hocasızlık sıkıntısı yaşanıyor. Kısa bir süre önce Çapa’da Nefroloji ve Endokrin bölümleri de öğretim görevlisi yokluğundan kapandı.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var