11 Ekim 2012 Perşembe

Gökçeada'ya kıydılar

'Adanın balkonu' denilen Eski Bademli, köyün ortasına kurulan otelle mücadele ederken, bölge ticaret ve turizm alanı yapılıverdi.
Eski Bademli, diğer adıyla ‘adanın balkonu’... Ovaya hâkimiyeti, denize terastan bakışı ve gün batımında seyir yeri olmasıyla ünlü köy, yeni yapılaşmanın tehdidi altında. Köyde geçen yıl birdenbire altı katlı Masi Club Oteli’nin inşaatı başladı. Köylü ne olup bittiğini anlayana kadar inşaatın kabası bitti. Köylüler otel inşaatının yapıldığı bölgenin sit alanından çıkarıldığını, inşaatın komşu parselleri de işgal ettiğini, deprem yönetmeliğine aykırı ve inşaat ruhsatından iki kat daha fazla yapıldığını hep sonradan öğrendi. Burası aslında sit alanıydı. Köylüler taş evlerini onarmaya kalksalar koruma kurulu “Dur!” diyordu. Aynı kurul şimdi niye yoktu? 
Bölge halkı valilik, belediye, koruma kurulu, bakanlık gibi hemen her yere başvurarak inşaatın durdurulması için mücadeleye başladı. Dernek kurup dava açtılar. Mahkeme bilirkişi gönderdi, köylülerin haklılığı ortaya çıktı. İnşaatı mühürleme ve yıkım kararı çıktıysa da Gökçeada Belediyesi bu kararları bir türlü hayata geçirmedi. Şimdi de Çanakkale İl Genel Meclisi’nden yeni bir karar çıkartarak bölgeyi ticaret ve turizm alanı ilan ettiler. Böylece hem oteli kurtardılar hem de yenilerinin yapılmasının önünü açtılar. 
Ada sakinleri tepkili 
Eski Bademli, Gökçeada’ya bağlı tarihi bir Rum köyü. Sit alanıydı fakat 2004 yılında, bir bölümü koruma dışına çıkarıldı. 2011 yılında başlayan Masi Club Otel’in ek bölümünün inşası, en fazla iki katlı taş yapılardan oluşan köyün denize kıyısı olan tarafında yükseliyor ve ada sakinleri bu duruma tepkili. 
Şimdi yaşananları bir de onlardan dinleyelim. Gökçeada’yı Koruma Derneği Başkanı Stelyo Berber, bu yapının bir şekilde yönetmeliklere uygun hale getirildiğini söylüyor: “Kılıfına uydurmuşlar ve koskoca bir tarihi mahvediyorlar. Sonuçta kâğıt da kalem de belediyenin elinde. Adanın en eski yerleşim bölgesine bütün dokuyu bozacak bir bina diktiler. Bu geri alınması gereken bir hata.” 
İmros Gönüllüleri’nden Arif Ertik, otelin ilk önce 2000’de ev olarak tasarlandığını ama sonradan otele dönüştürüldüğünü belirterek “Yıl 2010 oldu. Yılmaz İnşaat, ‘Benim zaten imar iznim var, neden burayı genişletmiyorum?’ dedi ve Gökçeada’nın tahribatı başladı. 150 kişi imza topladık. Şikâyetlerde bulunduk ama süreç, çıkarlar doğrultusunda ilerliyor. 1800’lerden kalan tarihi çeşmeyi yıktılar, yol yaptılar” diyor. 
Sözde çevre düzeni 
Gökçeada Gönüllüleri Derneği’nin çağrısı ise şöyle: 
“Bademli Köyü, tarihi evleri, Gökçeada’ya has bitki örtüsü ve topografik yapısıyla günümüzde giderek azalan korunabilmiş yerlerden biri. İki yıl önce köyün önünde, belediye tarafından yapımına izin verilen bir otel inşaatı başladı. O güne kadar sit bölgesi olarak biliniyordu. Araştırmaya başladığımızda yapılan binanın verilen ruhsata göre değil inşaat şirketinin isteğine göre özel kurallarla yapıldığı, inşaat alanı olarak kendi arsası dışında yanındaki arsalara tecavüz ettiği, balkon olarak projelendirilen bölümleri kapatarak oda yaptığı, iki kat fazla inşa ettiği ve en önemlisi statik olarak tehlikeli ve deprem yönetmeliklerine uygun kolon ve kesit kullanılmadığı gibi kanunsuzluk ve uygunsuzluklarla karşılaştık. Bütün bu söylediklerimiz, bu haksızlığa karşılık açtığımız davalarda mahkemenin görevlendirdiği bilirkişilerce tespit edildi. Fakat Gökçeada Belediyesi’nin kasıtlı olarak görevini yapmaması yüzünden bina için mühürleme ve yıkım kararı çıkmasına rağmen otel açılamadı ama neredeyse yapımı bitti. Şimdi bu kanunsuzluk ve uygunsuzluk abidesini legal kılmak ve yanına bunun gibi birçok ucube yapmak için belediye, valilik ve bazı kurumlar harekete geçti. Bu bölgeyi ticaret ve turizm alanına çevirerek en az beş katlı binalar yapabilmek için dayanaksız bir 1/25000 ölçekli çevre düzeni planı hazırladılar. Bunu Çanakkale Valiliği ve İl Genel Meclisi’ne onaylattılar. Bu plan bir ay süreyle askıda kalacak yani itiraz varsa yeniden incelenecek ve kanunsuzluğu ortaya çıkacak. Eğer itiraz yoksa o doğal bölge taş yığınları ile kaplanacak. Günümüze kadar korunabilmiş olan tüm dengeler bozulacak. Bu bina ve uygulama diğer kötü niyetli kişi ve oluşumlara örnek oluşturacak.” 
Adanın kaderi değişiyor 
Binayla ilgili tespitler üzerine inşaat resmen mühürlendiyse de aslında devam ediyor. Belediye binayı kanun ve kurallara uygun hale getirmek için yeni kararlar alıyor, itiraz edilince yenilerini çıkarıyor. Son olarak da, sadece bu yapıyı kurtarmak değil, benzerlerine de yolu açmak üzere bölgeyi ticaret ve turizm alanı olarak tanımlayıp beş katlı binalar yapmanın yolunu açan bir 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı hazırlanıp Çanakkale Valiliği ve İl Genel Meclisi’nin onayından geçirildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var