22 Ağustos 2012 Çarşamba

Dönüşümün böylesi barınma hakkına saldırı

  • YIKIM TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA OLAN 1 MAYIS MAHALLESİ SAKİNLERİ BÖYLE DİYOR
  • Haşim Demir / Musa Nuri Gündoğdu
  • Kentsel dönüşümle birlikte dört parçaya ayrılmak istenen, Ümraniye ilçesine bağlı 1 Mayıs Mahallesi sakinleri, kentsel dönüşümün barınma hakkına yapılan saldırı olduğunu belirtiyor.
    Başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerin tümünde kentsel dönüşüm adı altında yıkım çalışmaları artarak devam ediyor. Sulukule, Ayazma, Aydos, Başıbüyük, Derbent ve Armutlu’dan sonra, kentsel dönüşüm kapsamında yıkımların başlayacağı bir yer de İstanbul’un Ataşehir ilçesine bağlı 1 Mayıs Mahallesi. Mahalledeki binaların 60 gün içerisinde yıkılması planlanıyor.
    Kentsel dönüşümün, barınma hakkına yapılan bir saldırı olduğunu belirten 1 Mayıs Mahallesi sakinleri ise kurdukları Site ve Esenevler Mahalleleri  Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ve 1 Mayıs Yıkımlara Karşı Mücadele Platformu’nda örgütlenerek mücadele yolunu seçti.
    Yıkımlara Karşı Mücadele Platformunun içinde onlarca yöre derneği, siyasi parti, muhtarlık, mimar ve mühendis odası, şehir planlamacısı, inanç ve kanaat önderi bulunuyor. Bu platform bir yandan kentsel dönüşüm politikalarına karşı mücadele yol ve yöntemleri hakkında aydınlatma çalışması yaparken bir yandan da hukuki girişimler için çeşitli davalar açıyor.
    Her geçen gün üye sayısı artan Site ve Esenevler Mahalleleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, kurulan mücadele platformu ile ortak hareket ederek  ev ziyaretleri yapıyor, mahallelerde yeni bir zorunlu göçün olmaması için çaba gösteriyor. Biz de kentsel dönüşümle birlikte evlerinin yıkılmasına karşı mücadele eden mahalle sakinleriyle bu durumu konuştuk.
    TOPYEKÜN MÜCADELE
    Site ve Esenevler Mahalleleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Mehmet Taş, AKP Hükümetinin barınma sorununu çözmek istemediğini söylüyor. İkamet ettikleri Site ve Esenevler Mahallelerine boş bir arazi statüsünde imar izni verildiğini belirten Taş, “Yani yüzde 36 kamusal alana ayrılmış bir bölge. Bundan dolayı da birçok aile mağdur edilmiş durumda. Biz doğrudan mağdur edilmiş binlerce aile bir araya gelerek, bu mağduriyetleri gidermek için bir dernek kurmak fikrinde birleştik. Sulukule örneğini göz önüne alarak, bireysel hareket etme yerine toplu davranma ve topyekün bir mücadele yolunu seçtik. Pek çok deneyimden yararlandık.  Başıbüyük, Aydos, Ayazma, Sulukule, Armutlu, Derbent, Fikirtepe örnekleri bizim için öğretici olmuştur” diye konuştu. Derneğin 25 bin emekçiyi kapsadığını söyleyen Taş, “Bu emekçilerin hepsi barınma hakkı için mücadele ediyor. AKP ve onun yerel yöneticileri bizi bölmek için önce mahalleyi dörde böldüler. Bir kısmımızı Ümraniye’ye, bir kısmımızı da Ataşehir’e bağladılar. Bu bilinçli bir politikadır. 35 yıldır bu mahallelerde yaşıyoruz. Görülmemiş bir biçimde zorbalıklarla karşılaştık. Konutlarımızın her tuğlasında, attığımız betonda, fayansta alın terimiz ve kanımız var. Şimdi kentsel döşüm, ya da kentsel sürgün politikaları ile göçe zorlanıyoruz. Sürgün edilmek isteniyoruz. Sosyal hayatımız, komşuluk ilişkilerimiz yok edilmek isteniyor” dedi. Taş, tüm kentsel dönüşüm derneklerini tek çatı altında birleştirmek istediklerini aktardı.
    Site ve Esenevler Mahalleleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Hıdır Elitok da Ataşehir’e Merkez Bankası, Dünya Bankası taşınıp finans merkezi yapıldığı için mahalleden sürülmek istediklerini belirtti. Elitok, “Kentsel dönüşümün amacı, sağlıklı konut sağlamak değil, kentin havadar, oksijeni bol alanlarının ranta açılmasıdır. İnsanlarımız bencilliğe ve bireyselliğe itiliyor. Herkesi kendini kurtarmaya itiyorlar. Buna izin vermemek için örgütlendik, bir araya geldik. Demokrasi güçleri olarak İstanbul çapında yıkımlara karşı barınma hakkı mücadelesini birleştirmeyi amaçlıyoruz” diye konuştu. Elitok, “Mahallemizde 1200 parsel, 5 bin konut yağmalanacak. 5 bin ailenin sosyal dokusu bozulacak, sürgün edilecek. Göç başlayacak. Birlik olmamız şart. 35 yıldır yoksulluklar içinde birlikte yaşadık. Kaderimiz aynı. Tüm odalar, meslek örgütleri ve yöre dernekleri ile bir araya gelmeli direniş cephesi oluşturmalıyız” dedi.
    “Sulukule’den, Tuzla’ya kadar yıkımlara karşı barınma hakkı için mücadele eden emekçilerle buluştum. Bu halka diyet borcumuz var. Birlik olmak şart” diye konuşan Kürecikliler Dayanışma ve Kültür Derneği Saymanı İbrahim Polat, 1 Mayıs Mahallesinin dörde bölündüğünü vurgulayarak, “Dünya Ticaret Merkezinin hemen yanı başımızda olması tesadüf değildir. Kentsel dönüşüm rantsal dönüşümdür. Ali Cengiz oyunları oynanıyor. Ne idüğü belirsiz müteahhitler mahallemizde cirit atıyor. Yeşil alan, 5 binlik gibi farklı olan statüler gerekçe gösterilerek burada oyun oynanıyor. Bu oyunları boşa çıkarmak için öncelikle birliğimizi pekiştirmeliyiz. Uluslararası rant şirketlerine karşı birliğimizi pekiştirip mücadele edeceğiz ve onların heveslerini kursaklarında bırakacağız” dedi.
    İNSANLARIN ÖZGÜRLÜĞÜ ELİNDEN ALINMAK İSTENİYOR
    Ataşehir Pir Sultan Abdal Cem ve Kültürevi  Şube Başkanı Metin Arslan, kentsel dönüşümü rantsal dönüşüm olarak niteliyor. AKP iktidarının, tarihin en büyük rant vurgununu yapmak istediğini söyleyen Arslan, “Ümraniye’ye dahil olan mahallelerde 1/ 5000’lik planları geçirdiler. Ümraniye’nin 1/ 1000’lik planları geçince bu saldırı daha da hızlanacak. Bu bölgenin, E-5’e yakın olması zeminin sert ve kayalık olması, finans merkezine yakınlık rant iştahını daha da kabartıyor” diye konuştu. İnsanların müstakil evlerinde özgür olduğunu belirten Arslan, “Yıkıma uğrayanların büyük binalarda yaşamaları da kesin değil.  Konutların bir kısmı sağlam değil. Bu yerinde dönüşümle sağlamlaştırılabilir. Kentsel dönüşüm yalnız rantı amaçlamıyor, insan ilişkilerini de yok ediyor” dedi.
    Mahallede esnaflık yapan Hüseyin Kozan da derneğin kurulmasının önemli olduğunu belirtiyor ve “Ben kiracıyım. Dernekte birliktelik, dayanışma olmazsa işe yaramaz. Konut hakkı beni de ilgilendiriyor. Bazı kişiler ve şahıslar, faklı eğilimleri kışkırtarak işi sabote etmeye çalışıyor. Bazı müteahhitler gelip arazi kontrolü yaptı. Hatta bazılarıyla protokol imzalandı bile. AKP’li yerel yöneticilerin, TOKİ’nin ince bir hesabı var. Biz bu ince hesabı açığa çıkarıp boşa düşürmeliyiz” dedi.
    'NE SÜRGÜNE, NE DE GÖÇE İZİN VERMEYECEĞİZ'
    Site Mahallesinde oturan Hasan Bahadır ise “AKP açıktan oyun oynuyor, CHP’li belediye de bu büyük ranttan  pay almak istiyor. İkisine de güvenmiyoruz. 30 yıldır aynı sokakta yaşadığım komşularımdan ayrılmak istemiyorum. Bilmediğim bir yere de göç etmek istemiyorum” şeklinde konuştu.
    36 yıldır Esenevler’de ikamet eden Melek Dönmez istenilen her türlü vergiyi ödediğini belirtiyor. “Beni buradan sürgün edip zenginlere verecekler burayı” diyen Dönmez, “Benim kanım aktı, alın terim aktı burada. Canımı alırlar, evimi alamazlar. Malatyalılar, Sivaslılar, Maraşlılar, Amasyalılar olarak birliğiz. AKP istediği gibi cirit atmasın. CHP de AKP’nin arkasına sığınıp ben burada ne koparırım derdine düşmesin” şeklinde konuştu.
    Tekstil işçisi olan Seval Akdemir, “Tek seçenek barınma hakkı için örgütlenerek mücadele etmektir. Siyasi mücadele olmadan barınma hakkı kazanılamaz. AKP rant peşinde, CHP’li belediye de sessiz kalıyor. Halk mağdur oluyor.  CHP’li belediye halkı düşünüyorsa niye bir şey yapmıyor. Yoksa rant onların hevesini de mi arttırıyor” diye sordu.(İstanbul/EVRENSEL)

    ATAŞEHİR’DE KENTSEL DÖNÜŞÜM PANELİ DÜZENLENDİ
    Platform geniş aydınlatma çalışmaları başlatarak halk toplantıları yapıyor. İlk olarak 18 Ağustos Cumartesi günü Ataşehir 1 Mayıs mahallesi Pir Sultan Abdal Cem ve Kültür evinde bilgilendirme amaçlı bir panel düzenledi. Bu panele yüz elliyi aşkın kişi katıldı.
    Panelin açılışından önce 17 Ağustos 1999 tarihinde Gölcük merkezli Marmara depreminde hayatını kaybedenlerle şu anki 1 Mayıs mahallesinde 1977’de kendi imkanlarıyla konutlarını yapmak isteyen emekçilere yapılan saldırıda hayatını kaybedenler için saygı duruşunda bulunuldu.
    Panelistlerden İstanbul Mimarlar Odası Büyük Kent Şubesinden Mimar Murat Yalçınsoy, kentsel dönüşüm yasası adı altında yapılan uygulamaların hiçbir şekilde halkın menfaatine işlemediğini belirterek, “Yapılan düzenlemelerle hiç kimsenin lehine dayanak olacak yasal bir hak olmadığı ve yapılan itirazlarında geçersiz olduğu ortaya çıktı.Yapılacak şey sözleşme imzalamamaktır” dedi.
    Çağdaş Hukukçular Derneğinden İlknur Alcan, “İktidar koruyucu hükümleri tamamen kaldırmıştır. Bu alana dair çevre ve şehircilik bakanlığına büyük yetkiler verilmiştir. Sosyal alanlar halkın elinden bedelsiz olarak alınıp peşkeş çekilmektedir” diye konuştu.
    Konut Hakkı Koordinasyonundan Köksal Doğan da “Sarıyer Derbent’te yerleşik olan halkın konutları kısmen Mili Savunma Bakanlığı, kısmen hazine, kısmen şahıs arazileri üzerindedir.1984 imar affı nedeniyle tapu tahsis belgesi verildiği halde sulandırmayla ne yazık ki esas tapuya dönüştürülemedi. Bu durumda olan diğer semtlerdeki mağdurlarla diyalog halindeyiz. Kurum olarak bir kooperatif kurduk. Bu tüzel kişilik üzerinden faaliyetlerimizi sürdürüyoruz” şeklinde konuştu.
    Gülensu Yaşam ve Dayanışma Merkezinden Enver Delibaş ise “Semtimizde saldırılara ve hak gasplarına karşı barınma hakkımızı ve yaşam hakkımızı sürdürmek için mücadele ediyoruz. Konutumuz yanında sularımız, ormanlarımız ve yeşil alanlarımız talan edilmesin diye örgütleniyoruz. Mahallemizde, sokağımızda birleşik bir mücadele için örgütleniyoruz” diye konuştu.

    ‘SÜRGÜN OLMAK İSTEMİYORUM’
    Semih Akdemir – Esnaf: VARYAP, Ali Ağaoğlu zengin olacak diye ben sürgün olmayı, göç etmeyi düşünmüyorum. 1980’de 12 kişi burada yaşamını yitirdi. O da barınma hakkı içindi. Gerekirse biz de ölürüz ama ranta izin vermeyiz.
    Şerafettin Tutal – Öğretmen: AKP’nin yeni şehirler planı bizim üzerimizden uygulamaya sokulmak isteniyor. Bu plan yoksulları sürgün edip zenginlere oksijeni bol kentler yaratmaktır. Bunun aleti olmayacağız. CHP de bu oyunun aleti olmayacağını ilan etsin.
    Didem Yalınaçık - Lise Öğrencisi: Burada doğdum, burada evlenmek istiyorum, burada yaşamak istiyorum. Gebze’ye, Kurtköy’e sürgün olmak istemiyorum. AKP kendi bindiği dalı kesiyor. Bence CHP de bunu seyrediyor. Kimsenin aleti olmayacağız. Dernek etrafında birlik olacağız ve mücadele edeğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var