2 Ağustos 2012 Perşembe

‘Kentsel dönüşüm korkusu uykumuzu kaçırıyor’

Ege Mahallesi’nde gecekondu sahiplerini kentsel dönüşüm korkusu sardı. Önceki günlerde ‘yol genişletme’ bahanesi ile 15 gecekondunun yıkılması diğer gecekondu sahiplerinin uykusunu kaçırmaya yetti.
İbrahim Kale
Ege Mahallesi’nde geçtiğimiz hafta, “yol genişletme” gerekçesiyle 15 gecekondunun polis eşliğinde yıkılması, diğer gecekondu sahiplerinde de korku yarattı. Yaşadıkları sorunları gazetemize aktaran gecekondu sahipleri, “Çoğumuz 25-30 yıldır buralarda ikamet ediyoruz. Evlerimizi ha yıktılar ha yıkacaklar korkusu ile yaşıyoruz” dediler. “Devlet elektrik ve suyumuzu bağlamış, yol yapmış. Sürekli tedirgin olan mahalle sakinleri, “Bizlerden sürekli vergi almış, ama şimdi evlerimizi elimizden almaya çalışıyor. Mademki yıkacaklardı baştan niçin izin verdiler”  diye tepki gösterdi.
‘BİZLERİ NİYE ALDATTILAR’
Görme özürlü Hatice Atlı, “Devlet başka ülkenin insanlarına kucak açarken, bizim evlerimizi başımıza yıkmaya çalışıyor” dedi. Atlı devlet yetkililerinin gecekondu sahipleri ile uzlaşarak evlerinin yerine ev vermesini istedi. Atlı, “Elektriğimiz var, suyumuz, yolumuz var. Her yere aboneliğimiz var. Madem ki buralar kaçak yapı ise baştan niçin izin verdiler. Bizleri niye aldattılar”  diye tepki gösterdi.
26 yıldır Ege Mahallesi’nde ikamet ettiğini  söyleyen  Kadriye Canlı ise belediyenin evlerini yıkmak için yüzlerce çevik kuvvet ile adeta çıkarma yaptığını ifade etti. 1996’dan beri evlerinin yıkılmak istendiğini belirten Canlı, “En son üç gün önce evlerimizi yıkarken çevik kuvvet polislerinin hakaretlerine maruz kaldık” dedi. Canlı, “Bizler de buralarda yaşamak istemiyoruz, hakkımızı versinler buralardan gidelim” dedi.
İnşaat İşçisi Nebi Abacı ise ‘87’den beri mahallede ikamet ettiğini, devletin mahallelerine elektrik, doğal gaz, kanalizasyon ve İnternet’e kadar altyapı hizmeti getirdiğini bugün ise evlerini yıkmaya çalıştığını söyledi. Abacı her işe gidiş gelişte evlerinin yıkıma uğrama endişesi taşıdığını ifade etti. “Yandaş medya bizleri terörist olmakla suçluyor” diyen ve bu tutumu kınayan Abacı, oysa kendilerinin barınma haklarına sahip çıktıklarını söyledi.
Abacı, “Devlet hakkımız olanı versin, öyle gaz bombaları atmalarına gerek olmadan evlerimizi kendimiz yıkarız” diye konuştu.
Öğrenci olduğunu söyleyen Alper Çınar ise evlerinin yıkılacak olmasından çok korktuğunu geceleri dışarıda yattıklarını söyledi. Çınar, “Mahallemizde insanlar asgari ücretle çalışıyor. Çoğu işsiz. Devletin bizlere yardım etmesini istiyoruz. Evlerimizin yerine ev versinler” dedi.
(Ankara/EVRENSEL)

ASFALTIN PARASI HALKTAN ALINIYOR
Ege Mahallesi halkı, “kentsel dönüşüm” skandalından sonra bir de “asfalt parası” adı altında ağır faturalarla karşı karşıya kaldı. Evlere gönderilen faturalarda 400- 600 TL borç çıkarılan semt sakinleri, zaten geçinemezken bir de bu faturanın çıkmasından şikayetçi. Mahalleli, “biz nasıl geçineceğiz?” diye soruyor.
Mamak’ın Ege Mahallesi Natoyolu Caddesi’ne 2008 yılında atılan asfaltın faturası, cadde üzerinde oturan halka kesildi. “Deprem vergisini parasını duble yollara harcadık” diyen hükümet, bu sefer de aldığı vergiler yetmiyormuş gibi yaptığı asfaltın parasını ekstra olarak halktan çıkarmaya başladı. Natoyolu’nda her eve 200 ila 600 arasında ihbarname geldi. Vatandaşlar ise “verdiğimiz vergiler nereye gidiyor? Niye ekstra olarak tekrar para isteniyor?” diye soruyorlar. “İhbarname” olarak gönderilen faturanın üzerinde ödenecek miktarın dört taksite bölündüğü ve 2013’e kadar uzadığı, ödenmemesi halinde de faiz işleyeceği ve tapuya şerh konulacağı belirtiliyor. Faturanın tamamının 30 gün içinde ödenmesi halinde de yüzde 25 indirim yapılacağı da ihbarnamede yer alıyor.
Evlerine ihbarname gelen semt sakini Gülüzar Şimşek Gündoğan, 8 yıldır burada oturduğunu, şimdi 2008’de atılan asfaltın parasının kendilerinden istendiğini ifade etti. Devlete, bu hizmetleri vermesi için vergi verdiklerini hatırlatan Gündoğan, “Bizden niye ekstra olarak, asfalt parasını alıyorlar?” diye sordu. İki çocuğu olduğunu onları emekli maaşıyla okuttuğunu belirten Gülizar Şimşek Gündoğan, “Onların okul masraflarını nasıl karşılayacağımı düşünürken şimdi bir de bu dert çıktı. Neyimiz var da ne istiyorlar.Yakında masamızdaki ekmeğe de göz dikecekler” dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var