10 Ağustos 2012 Cuma

Yüzde 100 ekolojik Sulukule

Ekolojik pazarlara bıraktığınız eski gazeteler, Sulukuleli kadınların elinde kağıt torbaya dönüşüyor. Sulukuleli kadınlara Davutpaşa patlaması mağdurlarının da katılması gündemde.

Radikal/İSTANBUL - Karagümrük’ün dar sokaklarından biri de Külahlı Sokak. Kapıda Bengal kaplanı misali yatan sokak köpeği Nanni’nin üstünden atlayıp girdiğim yer, Üretici Dayanışması Derneği. 
Burası Radikallerin Sulukuleli kadınların elinde külah olmasa da kâğıt torbaya dönüştüğü yer... 
Üretici Dayanışması Derneği; ekolojik pazarlarda eski gazete topluyor. 
Gazeteler; Kader Kısmet Atölyesi’nde katlanıyor. Bez şeritler takılarak kâğıt torba haline geliyor. 
Ekolojik pazar kuralı gereği, gazeteden yapılma torbalara yiyecek değil, yalnız giysi türü malzemeler konabiliyor. Torbaların alıcısı Clandestino adlı butik. Galata, Kadıköy veGalatasaray şubeleri olan butik, Hindistan ’dan ithal torba kullanıyormuş. Artık oradan değil buradan alıyor. Evde 1 haftada 100 tane torba yapsan 30 lira. Bin tane yapsan 300 lira ki ‘iyi’ para. Filiz Işıktaş 3 haftada 600 tane yapmış. Dernek aracılığıyla Filiz Işıktaş’ın eşi esnaf. Işıktaş, dernek aracılığıyla evde yaptığı çalışmalardan kazandı parayla kızını keman dersine yollamış. 
Üretici Dayanışması Derneği; varlığını giderek daha keskin bir biçimde hissettiren kentsel dönüşüm sürecinde ona yanıt olarak kurulmuş. Kuruculardan Pelin Demireli hedeflerini “Kentsel dönüşümde mağdur olan kadınların ekonomik olarak güçlenmesi ve birlikte hareket etmesi” diye özetliyor. Demireli; İSMEK veya belediyelerin de benzer eğitimleri olduğunu söylüyor. Ama... “Ama kurslar ne kadar çok şey öğretse de tasarım, pazar ve tedarik sorunları var.” Tedarik, pazar, dayanışma ve hayal gücü... Dernek mütevazı çatısı altında işte bunları sağlıyor. Peki nasıl çalışıyorlar? 

‘Başından atma diye bir şey olmuyor’ 
Kadınlar evde yaptıkları ürünleri derneğin bağlantı kurduğu işyerleri aracılığıyla ve internetten satıyor. Derneğe gelip giderken el sanatları ve internetten satışı öğreniyorlar. Filiz Işıktaş, Sulukule’nin yıkılmayan kısmında, ama diken üstünde. Bakkaldan 1 liralık çay, 50 kuruşluk şeker alarak geçindikleri mahalle düzeni bozulmuş. Bürokrasi sorun. Evvelsi sene valilikten çocuklara burs bulmuşlar. Para bankaya yatmış. Kart çıkarılmış. Ancak kartı almaya bankaya girememişler. Güvenliğinden, memuruna bir direnç kapısı! Geçen yıl bu ‘sorun’ olmamış çünkü zaten burs alamamışlar! Bu yıl da muhtarlık değişmiş ve çocukların hangi okula yazılacağı da dert olmuş. Dernek içi dayanışma yetişmiş. Işıktaş, “Ne sorununuz olsa dinliyor; çare arıyorlar; arkadaşlarına soruyorlar ama kesinlikle başından atma diye bir şey olmuyor” diyor. 

Biraz yap, biraz boz 
Raflarda ahşap baskılı örtüler, çantalar, şallar duruyor. Ahtamar ve ağaç desenleri gözalıcı. Desen ve kalıplar Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü mezunu İlhan Sayın’ın. Kadınlara, ahşap baskının temelini Veliye Martı öğretmiş. Sonra... “Sonra biraz yaptık, biraz bozduk, öğrendik işte...” diyor Fatma Hallaç. 
Fatma Hanım, dul. Ailenin geçimi onun omuzlarında. Dernek, öğrenirken bir yandan çay içip dertleşebilecekleri, gülüp şakalaşacakları, dışarıda işleri varsa çocuklarını emanet edebilecekleri mekân. “Hayata daha fazla katıldık. Dışarı açıldık. Ben Taksim’e ilk defa bu sayede gitttim. Çapa’nın yolunu bilmezdim” diyor Damla. “Biz burada sevgi gördük; şefkat, yakınlık gördük” diyor Filiz. 

Yüzde 100 organik insan ilişkileri 
Kader Kısmet Atölyesi’nde şimdilik Sulukule’den 30 kadın var. Ancak kardeş dernek 1 Umut aracılığıyla, Davutpaşa mağdurlarının da katılması düşünülüyor. Davutpaşa mağdurları, bürokratik kayıtlarda “31 Ocak 2008’de maytap üretilen işhanınındaki patlamada ölen 23, yaralanan 117 kişi” . Bu atölyede ise adlarıyla, soyadlarıyla, kızlarının okul, oğullarının hastalık durumlarıyla bilinen, merak edilen insanlar.

Damla Kelbat ‘Kapıyı çalıyorsun şu kadarcık açıyorlar’ 
Damla Kelbat’ın kayınpederi ve kayınvalidesi kentsel dönüşüm sonrası Taşoluk’a taşınmış. Kira 300 TL. 50 TL belediye yardımı var ama doğalgaz, aidat, elektrik, su derken bütçe tepetaklak olmuş. Kayınpeder emekli. Sulukule Çeşme Sokak’taki evinde maaşıyla 4 evlat büyütüp torunlarına destek çıkabilirken artık kendini zor geçindirir hale gelmiş. Eski mahalleye mavi otobüsle 3.5 saat uzakta oturmaları cabası. 
Aile, eskiden Sulukule’de ortak tuvaletli bir evde, ortak avluya açılan tek odada oturuyormuş. Şimdi apartmanda. Damla Kelbat, “Ama ne olacak akşam on buçukta eve geldikten, o evde oturamadıktan sonra... Eskiden kayınvalidemin evinin tuvaletinin ortasında ağaç vardı! Ama tuvalet mis gibiydi, tertemizdi. Önüne kilim atıp otururlardı. Banyosu varmış, güzelmiş. Ne olacak o banyoyu ovacak Vim alamadıktan sonra... Geçenlerde kayınpederim rahatsızlandı. Doktora götürecek araba bulamadık. Kapıyı çalıyorsun, şu kadarcık (4 parmak) açıyorlar, zincir zincir üstüne... Evin güzelmiş, komşun olmadıktan sonra” diyor. 
Türkiye ’nin metropollerde dargelirlilerine sunduğu mutluluk reçetesi, kentin en uzağına yollanmak, günde 9 saat çalışıp, 4 saat yolda zaman harcayarak kazandığını TV karşısında uyumaktan başka bir şey yapamayacağı evlere dökmek... Daha iyi ‘reçete’ler, mahalleri dağıtılsa da birbirlerine tutunup ortak yaşamlar kurmayı becerebilen ailelerle, onların keman kursuna yazdırılıp ‘en iyi’ okullarda okutulmaya çalışılan çocuklarının düşlerine emanet.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var