8 Kasım 2012 Perşembe

Kentsel dönüşümde korkutan rapor

Kentsel dönüşüm süreci kapsamında Türkiye’deki riskli yapıların tespit edilmesine başlandı. 50 yıllık binaların bulunduğu Bağdat Caddesi’nde yapılan incelemelerde, binaların yüzde 80’inin yıkılacak durumda olduğu tespit edilirken, 30 bina için ise yenilenme raporu verildi.

ANKA
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kentsel dönüşüm süreci kapsamında Türkiye genelindeki riskli yapıların tespitine başlandı. Bağdat Caddesi’nde incelemelerde bulunan Kentsel Dönüşüm Bakanlık Yetkili Kuruluşu Tektaş Mühendislik, 50 yıllık binaların bulunduğu Bağdat Caddesi’nde binaların yüzde 80’inin yıkılacak durumda olduğuna ilişkin rapor hazırladı. Açıklamaya göre Tektaş Mühendislik, Bağdat Caddesi’ndeki 30 bina için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na "Binalar Yenilenmeli" raporu verdi
YENİ BİNALARDA PROBLEM YOK
Kentsel dönüşüm sürecinde gerçekleştirdikleri çalışmaları değerlendiren Tektaş Mühendislik Yönetim Kurulu Başkanı İnşaat Yüksek Mühendisi Hakan Çatalkaya, Bakanlıktan onay aldıklarını ve bu binaların yenilenmesi sürecinin başlatıldığını açıkladı. Hakan Çatalkaya, “Alanlarda yaptığımız çalışmalarda gördüğümüz üzere, 1999 yılında yaşanan deprem bir milat oldu. O tarihten sonra artık hazır betona dönüldü ve bir standart oluşturuldu. 2007 Deprem Yönetmeliğine uygun yeni yapılan binalarda bir problem yok ama 1999 yılından önceki çoğu binalar riskli” dedi.
Sadece binaların deprem risk raporu vermediklerini belirten Hakan Çatalkaya şunları kaydetti: “Bize başka talepler de geliyor. Bir departmanımız bina ortak karar protokolünü ve tüm süreç için hukuk danışmanlığını veriyor, bir departmanımız hak sahipleri adına bakanlık kredi ve kira yardımlarını çıkartıyor. Çözüm ortaklarımız ile de kentsel dönüşüm kapsamında yenilenecek binaların inşaatlarını yapıyoruz. Talep edildiği müddetçe '12 Adımda Kentsel Dönüşüm' ile hak sahiplerinin eski binalarını yeniliyoruz ve iskanlı tapularını veriyoruz ”
TAPUYLA BAŞVURMAK YETERLİ
Risk tespiti için binadan sadece bir kişinin tapuyla başvurmasının yeterli olduğunu belirten Hakan Çatalkaya, “Alana giderek zemin etüt çalışması ile işe başlıyoruz. Binanın her katından beton örnekler alıyoruz. Yaptığımız çalışmalar neticesinde, ‘bina sağlam’, ‘binada güçlendirme olmalı’ veya ‘bina yenilenmeli’ sonuçlarından birini belirliyoruz. Bakanlık bu raporu 10 günlük bir süreçte inceliyor. Bakanlık gerekli incelemelerini yaptıktan sonra, eğer bina riskli ise tapuya bir yazı gönderiyor. Tapudan kat maliklerinin hepsine binanın riskli olduğuna dair bir yazı geliyor” diye konuştu.

“BİR HAFTA İÇİNDE İTİRAZ EDİLEBİLİYOR”
Kat maliklerinin bu yazıyı aldıktan sonra bir hafta içinde itirazda bulunabileceklerini belirten Hakan Çatalkaya sözlerine şöyle devam etti: “İtiraz halinde, yasa kapsamında belirlenen üst kurul raporu inceliyor ve binaya bakarak bir kanaat geliştiriyor. Onlar raporun doğru olduğunu tespit ettikten sonra, artık mahkeme yolu kapanıyor. Avrupa’da da sistem bu şekilde işliyor. Bakanlık 60 gün süre veriyor ve üçte iki çoğunlukla ortak bina karar protokolü istiyor. Bu sayede Bakanlığın kredi ve kira olanaklarından yararlanılması sağlanıyor. Üçte iki çoğunluk sağlanamazsa, Bakanlık bina sakinlerini ortak bir karar almaları için uyarıyor, aksi durumda ya satışını yapıyor ya da kamulaştırıyor.”
İSTANBUL’DA 300 BİN BİNA YENİLENEBİLİR
Sadece İstanbul’da 200 bin binanın yenileneceğinin öngörüldüğünü ifade eden Hakan Çatalkaya, “İstanbul’daki yapıların durumu tahmin edildiğinden de kötü. Ben bu sayının 300 binlere yaklaşacağını düşünüyorum” dedi. Binaların tek tek dönüştürülmesindense alansal olarak dönüştürülmesinin daha sağlıklı olacağını açıklayan Çatalkaya, alan olarak başvurulduğunda devletten ek imar da aldıklarını belirtti. Çatalkaya, bina, işyeri, site, yapı adası yada bir bölgenin kentsel dönüşüm kapsamında yenilenmesi için bina ortak kararı olmadan kat maliklerinden sadece birinin tapu ile kendilerine başvurmasının yeterli olduğunu bildirdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var