24 Kasım 2012 Cumartesi

Patriotlar, ülkeyi savaşa bağlayacak

  • SINIRA PATRİOT YERLEŞTİRİLMESİ TARTIŞMALARI BÜYÜYOR
  • Vural Nasuhbeyoğlu / Selçuk Arslan
  • Türkiye’nin Suriye sınırına patriot füzelerinin yerleştirilmesine karar verilmesiyle ilgili tartışmalar sıcaklığını koruyor. “Bizim toprağımız NATO’nun da toprağıdır”, “Patriot füzelerinin sınıra yerleştirilmesi savunma amaçlıdır” diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a siyasilerden tepki geldi.
    AKP YANLIŞ YÖNLENDİRİYOR
    CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu AKP’nin patriotları ‘Suriye’den Türkiye’ye yönelik bir tehdit’ algısı gerekçesiyle istediğini, ancak bugün Suriye’den Türkiye’ye yönelik böyle bir yakın tehdit olmadığını bildiklerini belirtti. Loğoğlu, AKP Hükümetinin, Türkiye’nin füzeleri neden istediğine dair kamuoyunu tatmin edecek açıklamalar yapamadığını vurguladı. Kürecik’e kurulan radar üssünün de asıl olarak İran’dan İsrail’e yönelecek olası bir tehdide karşı orada durduğunu ifade eden Loğoğlu şunları söyledi: “AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik, Suriye sınırına kurulacak füze savunma sistemi için ‘tetik bizim elimizde olacak’ dedi. Ancak bu açıklamasını birkaç saat sonra değiştirdi  ‘NATO ve TSK’da olacak’ dedi. Tüm bunlar AKP’nin kamuoyunu yanlış yönlendirme çabalarının bir parçası. Başbakanın ‘Türkiye toprakları NATO’nun  topraklarıdır’ sözleri inanılmaz. Hiçbir gerekçeyle Türkiye Cumhuriyeti’nin toprakları NATO toprağı olamaz. Kaldı ki böyle bir ifade NATO sözleşmesinde dahi yoktur. Bir yanlış daha var Türkiye’ye yerleştirilecek füzeler NATO’nun değil, ABD, Hollanda ve Almanya’nın NATO’ya tahsis ettiği füzelerdir.”   
    SINIRA PATRIOT KONULAMAZ
    İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel, hükümetin, Suriye sınırına patriot füzesi yerleştirmek için NATO’ya başvurmasını eleştirdi. Tüzel, Meclis’te yaptığı konuşmada, bu  başvurunun, “Halkın ve sınırların güvenliğini sağlamayacağını aksine ülkeyi savaşa bağlayacağını” söyledi. Tüzel, “AKP Hükümeti AB ve NATO güçleriyle, komşu ülke rejimlerini değiştirmeye kalkmak gibi bir maceradan uzak durmalıdır” dedi. Türkiye halkının ve Meclis’in onayı olmadan böyle bir girişimde bulunulamayacağını belirten Tüzel, “Ülkemizde ve bölgemizde savaş ve yabancı silahlı güçler istemiyoruz” dedi.
    SİLAHLANMA YARIŞI
    HDP Eş Genel Başkanı Yavuz Önen, öteden beri Türkiye’nin NATO üyeliğinin, Türkiye’nin bağımsızlığına darbe vurduğunu savunduklarını söyledi. HDK olarak bu durumu ve Suriye ile ilgili süreci ve politikaları doğru bulmadıklarını belirten Önen, sürecin Türkiye ve Suriye halklarının yararına olmadığını ifade etti. Militarizmin giderek artığının altını çizen Önen, bu durumun silahlanma  yarışını beraberinde getirdiğini belirtti. Silahlanma yarışına da karşı olduklarını vurgulayan Önen şöyle konuştu: “ABD  Suriye’ye müdahale etmeyi düşünmüyor. Çünkü  Suriye, Libya değil, petrol yok, ordusu Libya ordusu değil. ABD Türkiye’nin bölgede siyasi aktör olmasını, güçlü olmasını istemiyor. Filistin İsrail meselesinde de bölge liderliğini Mısır’a devretmesinin tek nedeni de budur. Başbakanın açıklamaları Türkiye halkları  açısından utanç verici bir durum. Bağımsızlık anlayışı ile ters düşen bir açıklama.”
    DAR ZİHNİYETİN SONUCU
    ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, bölgede büyük bir saflaşma ve çatışma olduğunu, bu füzelerin de bölgesel savaşlardan bağımsız olmadığını söyledi. Füzelerin, silahlanma ve savaş hazırlıkları için sınıra yerleştirildiğini belirten Taş, “Füzelerden önce Malatya’nın Kürecik ilçesine yerleştirilen kalkanın da amacı buydu. Bu tür adımlar daha büyük savaşların hazırlığı anlamını taşıyor” dedi. Başbakanın açıklamalarının şaşırtmaması gerektiğini ifade eden Taş, “Dar zihniyetin sonucu bu toprakları NATO’nun ve ABD’nin toprakları saydı. Bu açıklama da onun bir sonucudur” diye konuştu. (İstanbul/EVRENSEL)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var