14 Nisan 2012 Cumartesi

Günay'dan İnönü Stadı ve İstanbul Modern Açıklaması

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İnönü Stadı ve İstanbul Modern ile ilgili açıklama yaptı.

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İnönü Stadı ile ilgili olarak, ''Önümüzdeki günlerde stadın tarihi eser niteliğini koruyacak şekilde, İstanbul'un ilk kültür varlığı niteliğini koruyacak şekilde, denizden biraz daha mümkün olduğu kadar içeriye çekilmiş şekilde, boyutlarını büyütmeksizin ve altına herhangi bir AVM sokmaya kalkmaksızın bir spor kompleksi, ama aynı zamanda tarihsel ve sanatsal değeri olan bir spor kompleksi olarak yeniden ihyası konusunda bir ortak projede çalışacağız'' dedi.
Okan Üniversitesi'nin düzenlediği ''Kültür Turizmi ve İstanbul'' konulu panelde yaptığı konuşmanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Günay, Newsweek Dergisi'nin, Türkiye'nin, tarihi eserlerinin yurt dışından iadesiyle ilgili çabasını ''milliyetçi'' bir söylemle sunan haberin hatırlatılması üzerine, tarihi, kültür varlıklarını korumanın, ''milliyetçilik'' diye suçlanacak bir yaklaşım tarzı olmadığını söyledi.

Günay, bunun kendine, dünyaya, tarihe saygının doğal sonucu olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

''Bizden herhangi bir biçimde geçerliliği tartışılır belgeyle gitmiş olan eseri tartışma konusu yapmıyoruz. Bizden hiçbir belgeye dayanmaksızın, tam anlamıyla çalıntı tarzında götürülmüş olan eserleri bir müze, envanterinde bulunduruyorsa ve bu müze bizimle bir işbirliği talebinde bulunuyorsa, önce eserin bize verilmesini istiyoruz. Bu tabi Batı'nın birçok müzesini rahatsız ediyor. Çünkü sadece Türkiye'den değil,
Mısır, Suriye, Irak, Yunanistan, Balkan ülkelerinden bu şekilde götürülmüş çok sayıda eser var bu müzelerde. O yüzden bir kamuoyu karartması yapmaya çalışıyorlar ve yakışıksız bazı tabirler de kullanmışlar. Kendilerine hak ettikleri cevabı önümüzdeki günlerde elbette vereceğim.

Orada bir başka cümle arası suçlama var, 'bizim arkeolojik kazıları, eserleri geri almak için bir baskı unsuru olarak kullandığımız' söyleniyor. Bu tamamen gerçek dışıdır. Biz arkeolojik kazılarla müzelerdeki, envanterdeki eserlerin geçerli belgeye dayanıp dayanmamasını dikkatle ayırıyoruz.''

Türkiye'de yerli ve yabancı 200'e yakın
arkeolojik kazı olduğunu, ister yerli ister yabancı olsun, dikkatli bir gözle irdelediklerini ifade eden Günay, geçen yıllarda bakanlığın yaptığı incelemeler sonucunda bazı yerli ve yabancı kazıları iptal ettiğini, bu arada da bazı yabancı kazı başkanlarına da Cumhurbaşkanı'nın huzurunda teşekkür plaketi verdiğini anlattı.

-İnönü Stadı-

Ertuğrul Günay, İnönü Stadı ile son gelişmelerin ne olduğunun sorulması üzerine, başından itibaren İnönü Stadı'nın yerine bir AVM, bir rant merkezi yapılmasını doğru bulmadığını, tarih içinde de İnönü Stadı'nın yerinin gelecek için son derece sıkıntı verici olabileceğini belirterek, en azından stadın spor kompleksi olarak mevcut haliyle ancak iyileştirilerek korunabileceğini söylediğini bildirdi.
Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman'la nezaket gösterdiğini ve kendileriyle birlikte Çin'e kadar geldiğini dile getiren Günay, ''Sayın Başbakan ve benimle görüştü, karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Önümüzdeki günlerde, stadın tarihi eser niteliğini koruyacak şekilde, İstanbul'un ilk kültür varlığı niteliğini koruyacak şekilde denizden biraz daha mümkün olduğu kadar içeriye çekilmiş şekilde, boyutlarını büyütmeksizin ve altına herhangi bir AVM sokmaya kalkmaksızın bir spor kompleksi, ama aynı zamanda tarihsel ve sanatsal değeri olan bir spor kompleksi olarak yeniden ihyası konusunda bir ortak projede çalışacağız'' diye konuştu.

Bir gazetecinin ''
Berlin'deki model mi uygulanacak?'' sorusu üzerine Günay, Berlin'deki modelin önlerinde olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

''Ama Berlin'deki model,
Roma Kolezyumu veya stadın özgün, o deniz tarafındaki tarihi duvarlarının biçimi ki bizim elimizi bağlayan geçmiş kararlar da var. Tescil edilmiş bir varlık ve eski yapıya uygun olarak yapılması gerekiyor. Yani boyutları büyütülemez, altına bir AVM yapılamaz. Sanıyorum, Büyükşehir Belediyesi'nin yaklaşımı da bu, sayın Başbakan'ın talimatı da bu. Bu doğrultuda bir çalışma yapacağız. İstanbul, böylece hem bir spor yapısının bir deprem sırasında bir tehlikeden kurtulmasını sağlamış olacak hem de o vahaya yakışır bir tarihsel ve doğal dokuya yakışır, daha düzgün bir mimariyi, bir mimari eseri İstanbul'a kazandırmış olacağız. İstanbul'un artık daha estetiğe, daha zerafete ihtiyacı var.''

Tartışmaların son bulup bulmadığı yönündeki bir soru üzerine Günay, umutlu bir yılda olduklarını, bu konuyu ne kadar az tartışma konusu yaparlarsa o kadar çabuk sonuç alacaklarını söyledi.

-İstanbul Modern-

Kültür ve Turizm Bakanı Günay, ''Galataport Projesi' nedeniyle İstanbul Modern'in yerinden kaldırılabileceğine'' ilişkin iddiaların hatırlatılması üzerine, bu konunun daha önce kendilerine çeşitli biçimlerde geldiğini ifade ederek, ''İstanbul Modern'in içinde bulunduğu binanın tescilli olmadığı, kaldırılması gerektiği'' konusunda önüne bazı raporların geldiğini kaydetti.

O bölgede kaldırılması gereken öncelikli çok yapının olduğunu belirterek,  şunları söyledi:

''Bunların arasında İstanbul Modern, İstanbul'un kültür yaşamına en fazla katkı yapan yapıdır. O yüzden İstanbul Modern ile ilgili kalıcı bir formül üretmeksizin İstanbul Modern'i tehlikeye sokacak bir yazıyı bizim bakanlıktan çıkaramayacaklarını defaatle söyledim. Bunu
İKSV'nin yöneticisi arkadaşlarım da biliyor. Şu anda basında yazdığı gibi, Kurul'un aldığı bir yıkım kararı yok. Hatta Kurul'un resmen yaptığı bir görüşme de yok. Projenin bütününü inceleyeceğiz. Ben de Dolmabahçe'den Kılıç Ali Paşa Camii'ne kadar, hatta Karaköy'e kadarki muhdes yapıların kaldırılması gerektiğini düşünüyorum.''

Günay, İstanbul Modern'in 8 yılını doldurduğunu, kentin kültür ve yaşamına önemli katkılarda bulunduğunu ifade ederek, ''İstanbul Modern ile ilgili daha iyi bir formül bulmadıkça mevcut yapıya kimsenin el sürmesine, Bakanlık olarak izin ve imkan vermeyiz'' dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var