21 Nisan 2012 Cumartesi

TMMOB: '2B yasasını geri çekin'

Meclisten geçen 2B yasasıyla ilgili, meslek odalarının ardından TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı da bir açıklama yaptı ve yasa ile satılanın ormanlar değil, ülkenin geleceği olduğunu söyledi. Soğancı ayrıca yasanın geri çekilmesini istedi ve bu konuda mücadeleyi sürdüreceklerini belitti.
Tüm itirazlara rağmen ormanları yağmaya açan 2B yasasının meclisten geçmesi üzerine TMMOB yasaya tepki gösterdi. Konuya ilişkin bir basın açıklaması yapan TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı, yasanın, hukuksuz, halk sağlığını hiçe sayan, ormanları talana açan ve köylüleri göçe zorlayan içeriği dolayısıyla geri çekilmesini istedi.
"AKP’nin yağma politikalarında son nokta"
Ülke geleceğinin satışa çıkarıldığı son düzenleme olan, kamuoyunda 2B olarak bilinen kanunun, AKP iktidarının yağma, talan ve peşkeş politikalarının son noktası olduğunu belirten Soğancı, “Rant söz konusu olduğunda hiçbir değeri gözü görmeyen AKP zihniyeti, sonunda ülkenin ormanlarını da yağmaya ve talana açmıştır” dedi.
Bu kanunla, türlü gerekçelerle gasp edilen neredeyse metropol bir kent büyüklüğüne ulaşan yüz binlerce hektar büyüklüğünde orman alanının "orman niteliğini yitirmiştir" gerekçesiyle sadece şimdiki işgalcilere satılmayacağını vurgulayan Soğancı, düzenlemenin yeni orman talanları için de cesaretlendirici olduğunu dile getirdi.
“Kanunla yeni orman alanları da talana açılacak”
“Kanunla sınırları belirsiz miktarda yeni orman alanlarının talanının yolu açılmaktadır” diyen Soğancı, “2B alanlarında bütünlük sağlanarak" kentsel dönüşüm alanı ilan edilmesine olanak sağlanmasının, 2B niteliğine sahip olmayan orman alanlarının da yapılaşmaya açılması anlamını taşıdığını söyledi.
“Ayrıca bütünlüğü sağlanacak 2B alanlarının çevresindeki mera, tarım alanı ve sulak alan gibi doğal alanların bulunduğu da göz önüne alındığında ne kadar büyüklükte ve hangi nitelikteki alanların yapılaşmaya açılacağı da belli değildir” diyen Soğancı, orman alanlarından çıkarılacak yerlere ilişkin talan işlemlerinin sürekli hale getirildiğini kaydetti.
“Zorunlu göç yaratılacak”
Kanunla birlikte “köylerin taşınması” adı altında zorunlu göç için meşru zemin oluşturulacağını vurgulayan Soğancı, düzenlemeyle, orman köylerinin yanı sıra, "...baraj veya gölet rezervuar alanlarında kalan..." köylerin taşınması için de meşru zemin oluşturulduğunu, baraj gerekçesi ile birçok köyün yerinden taşınıp, köylülerin de sürüleceğini ifade etti
“Hukuk hiçe sayılmış, adeta hukuksuzluk kural haline getirilmiştir”
Anayasanın ve genel hukuk kurallarının gereği olarak yargı kararlarının uygulanmasının zorunluluğunun ihlal edildiğine dikkat çeken Soğancı, şöyle konuştu:
“Hukuksuzluk, kesinleşmiş yargı kararlarının bulunduğu alanlardaki geçmiş hak sahiplerine (!) tapularını alma hakkının verilmesi noktasına taşınmıştır. Yapılan işleme itiraz hakkı tanınmayarak dava yolunun kapatılmasıyla evrensel bir hukuk kuralı olan idarenin kararlarının yargı denetimine tabii olması hükmü yok sayılmaktadır.”
“Elde edilen gelir rant alanlarına aktarılacak”
Satıştan elde edilen gelirlerin yüzde 90‘ının kentsel dönüşüme kaynak olarak aktarılacağını belirten Soğancı, “İşgalcilere rayiç bedelin yüzde 70‘ine, peşin ödeme halinde de yüzde 20 daha indirim yapılarak satış gerçekleştirilirken, kamu hizmetine tahsisi gereken alanların kamulaştırılmasında rayiç bedelin yüzde 100‘ü ödenerek geri alınacaktır” dedi.
“Bu kanunla halk sağlığı da hiçe sayılıyor”
“İçme ve kullanma suyu barajları için 700 metrelik sınır içinde tarım bile yapılmasını engelleyen "mutlak koruma bandı" bu kanun özelinde 300 metreye indirilerek "göl manzaralı villalara" tapu dağıtımı mümkün kılınmaktadır” diyen Soğancı, Cumhurbaşkanına yasayı iade etmesi çağrısında bulundu.
(soL)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var