28 Nisan 2012 Cumartesi

'Turizmde umut' Göbeklitepe

Öğretim Görevlisi Hasan Kırmızı, Göbeklitepe'nin dünyaya yeterince tanıtılması halinde Türkiye'ye gelen turist sayısının yılda 100 milyona çıkarılabileceğini belirtti.
Şanlıurfa- Harran Üniversitesi (HRÜ) Şanlıurfa Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu Turizm ve Otel İşletmeciliği Programı Öğretim Görevlisi Hasan Kırmızı, yaptığı yazılı açılamada, işsizliğin diğer bölgelere oranla daha yoğun yaşandığı Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ''40 sektörün ortak lokomotifi görevini üstlenmiş olan'' turizmin istihdam arttırıcı bir sektör olarak, Türkiye'nin ekonomisinin daha iyi durumlara gelmesinde önemli rol oynayabileceğini ifade etti.


Yüksek turizm potansiyeli taşıyan bölgenin tarihi ve turistik değerlerine yönelik, verimli ve yenilikçi projelere ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Kırmızı, turizm konusunda yeni arayışlar, girişimler ve üretkenliğin arttırılmasıyla, bölge turizminin gelişebileceğini, bu çalışmaların genelde Türkiye'nin, özelde bölgenin kalkınmasını hızlandırabileceğine değindi.
Bu nedenle kamuoyunun dikkatini, bölgenin önemli bir turistik değeri olan Göbeklitepe'ye çekmeye çalıştıklarını anlatan Hasan Kırmızı, açıklamasında şunları kaydetti: ''Göbeklitepe'yi dünyaya tanıtma sorumluluğumuzu yerine getirirsek, her yıl Türkiye'ye gelen turist sayısını yılda 100 milyona, Şanlıurfa'ya gelen turist sayısını da 10 milyona çıkarabiliriz. Türkiye, 1980'li yıllardan başlayarak, dünya turizminde önemli yer edinmeye başlamıştır. 20 - 30 yıllık süre zarfında dünya turizm liginde, turizm geliri ve turist sayısı açısından 20. sıralardan ilk 10'a tırmanabilmiştir. 2011 yılında 30 milyondan fazla turistle dünya turizm sıralamasında 7, turizm geliriyle de 9. sırada yer almıştır.''

Neolitik dönem eseri

Türkiye'nin doğal, tarihi ve kültürel değerler açısından dünyanın hiçbir ülkesiyle kıyaslanamayacak potansiyele sahip olduğunu belirten Hasan Kırmızı, bu potansiyelle dünya turizm liginde ilk sırada yer alabildiğine işaret etti. Türkiye'nin, sahip olduğu turizm değerlerinden insanların ilgisini çekebilecek olanlarını sunma sorumluluğunu taşımak gerektiğini ifade eden Kırmızı, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: ''Dünyanın ilgisini çekebilecek eserlerin en başında şüphesiz Göbeklitepe gelmektedir. Eski dünyada, bilim adamları tarafından medeniyetlerin beşiği olarak kabul edilen Fırat ve Dicle nehirleri arasında yer alan Göbeklitepe, verimli toprakların olduğu yukarı Mezopotamya'da, Şanlıurfa sınırları içinde yer alan, erken Neolotik döneme ait yaklaşık 11 bin 500 yıl öncesi insanların atalarının anıtsal eseridir. Burası insanların ritüel (ayin) amacıyla toplandıkları, insanlık tarihi açısından çok önemli bir inanç merkezidir. Türkiye, sadece Göbeklitepe'yle dünya genelinden turistlerin ilgisini çekebilir. Tanıtım için çok fazla zaman kaybetmeden uluslar arası düzeyde projeler hazırlanmalıdır. Aksi taktirde bu dünya hazinesi paha biçilmez değerdeki eser, ülke ve bölge için katma değer üretmeden, kıymetsiz bir şekilde varlığını sürdürecektir.''


Göbeklitepe

Neolitik döneme ait yerleşim yeri Göbeklitepe, Şanlıurfa'nın 18 kilometre kuzeydoğusundaki Örencik köyü yakınlarında bulunuyor. İlk kez 1963 yılında İstanbul ve Chicago üniversitelerinden görevlilerinin yüzey araştırmaları sırasında fark edilen Göbeklitepe'deki kazı çalışmalarını, 1995 yılından bu yana Şanlıurfa Müzesi ve Berlin Alman Arkeoloji Enstitüsü ortaklaşa yürütüyor. Kazı çalışmalarında şimdiye kadar Neolitik döneme ait yabani hayvan figürlü ''T'' biçimli dikili taşlar, 8-30 metre çapında dairesel ve dikdörtgen şekilli dünyanın en eski tapınak kalıntıları, çok sayıda yabani hayvan figürü, insan heykeli, dikili taşlar ve yaklaşık 12 bin yıl öncesine ait olduğu belirtilen 65 santimetre uzunluğunda insan heykeli gibi tarihi eserler bulunmuştu. Dünyanın en eski ''tapınak merkezi'' olduğu belirtilen Göbeklitepe, bir süre önce UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınmıştı.
Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var