Sayfalar
- Ana Sayfa
- Mortgage
- Konut Kredisi
- Refinansman Nedir?
- Kira Nedir?
- Sigorta
- Faiz Nedir?
- Fıkralar
- Kefillik Nedir?
- Arsa Payı Nedir, Nasıl Hesaplanır?
- Gayrimenkul Satış Vaadi Nedir?
- Tahliye Taahhütnamesi nedir?
- DEĞER ARTIŞ KAZANCI NEDİR?
- DOP (Düzenleme Ortaklık Payı) NEDİR?
- EMLAK-EMLAKÇILIK NEDİR?
- HACİZ YOLU İLE TAKİP NASIL YAPILIR?
- TAPU NEDİR ?
- Emlak Vergisi
- Sözleşme ve Şekil Şartı Nedir?
- ÖRNEK DANIŞMANLIK VE KOMİSYON SÖZLEŞMESİ
- Emlak Terimler Sözlüğü
Hakkımda
14 Nisan 2012 Cumartesi
Kentsel dönüşüm projesi mağdur ediyor
Emre Kanlıoğlu
1992 yılında 775 sayılı gecekondulaşmayı önleme projesi kapsamında iskanlı, tapulu, imarlı ve projeli olan evlerinde oturan Emek Evler sakinleri ve Kestanelik Mahallesi’ndeki roman vatandaşlar bugün ‘yeniden yapılandırma’ adı altında TOKİ ve belediye tarafından evlerine değerlerinden çok daha düşük değerler biçilerek kentsel dönüşüme zorlanıyor. TOKİ’nin yapmak istediği proje ile orada yaşayan Roman vatandaşların yapılmak istenen sitenin duvarları dışına taşınması planlanıyor. Bu durumdan rahatsız olan halk mahallelerinde bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını okuyan Gönül Taş, Belediye Başkanı İbrahim Uslu’nun kendilerine proje kapsamında hiç kimsenin mağdur edilmeyeceğini söylediğini belirterek, “Ama görüşmeler yapıldığında çok büyük bir mağduriyetle karşı karşıya kaldık. Tapulu arazilerimiz kamulaştırılmak isteniyor” dedi. Projenin kendilerini hiçe sayarak yapıldığını vurgulayan Taş, “Biz bu koşullar altında TOKİ’yi kabul etmiyoruz. Bizim isteğimiz dışında kamulaştırılırsa biz hukuki açıdan davamızı bırakmayacağız” dedi.
TOKİ’Yİ İSTEMİYORLAR
Basın açıklaması sonrası görüşlerini aldığımız mahalle sakinleri ise hem TOKİ’yi istemediklerini hem de mağdur edildiklerini dile getirdi. 40 yıldır aynı mahallede yaşayan Yaşar Karaçoban Başbakanın, kendilerini mağdur etmeyeceklerine dair söz verdiğini hatırlatarak, “Ama herkes mağdur ediliyor. Mahallede yaşayan insanların birçoğu yoksul insanlar. TOKİ ileriye dönük olarak borçlandırmak istiyor” dedi.
71 yaşında ki Leyla Yaman ise tek katlı ve bahçeli bir evde 6 kişi ile birlikte yaşadığını aktararak evi kendisine 12 bin liraya verdiklerini ve o parayla başka bir ev alamayacağını vurguluyor. Behçet Taş ise kalabalık bir aileye sahip. 110 metre karelik bir evde 10 kişi ile birlikte yaşadıklarını söyleyen Taş kendilerine 85 metre kare bir ev verilmeye çalışıldığını anlatıyor. Fatma Arıcıoğlu ise belediyenin kentsel dönüşüm yapacağına deprem zamanı yapıp kiraladığı barakaları düzenlemesini söylüyor. Son olarak konuşan Cüneyt Aydın ise TOKİ’nin kendilerine haklarını vermediğini belirtiyor. Kendi evi için arsa parası bile ödenmediğini belirten Aydın mağdur olduklarını da sözlerine ekliyor. (Kocaeli/EVRENSEL)
TALAN POLİTİKASI
Emek Partisi Sapanca İlçe Yöneticisi Hayrettin Ceyhan: Burada halk mağdur edilmekte evleri ve emekleri yok pahasına satın alınmak istenmektedir. İkincisi bahsi geçen yer gecekondu önleme projesi ile imara açılmış, belediyece satışı yapılmış, tapulu, projeli ve planlı bir yerleşim yeri. Hazine arazisi değil, gecekondu değil. Bu hangi akla hizmettir ki planlı projeli ve tapulu bir yer vatandaşlarımızın ellerinden kamulaştırma yoluyla alınmak istenmektedir. Yerine koyacağınız, yeşil alanların bile yok edildiği, kat kat üstüne beton yığınlar. Bu mudur yeniden yapılandırma? Bu mudur kentsel dönüşüm? Aksine talan, yağma ve rant politikası başta AKP Hükümeti ve onun AKP’li belediyelerince bu politikalar TOKİ üzerinden, kentsel dönüşüm üzerinden yapılmak istenmektedir. Ateş düştüğü yeri yakar misali, biz ancak yaşadıkça öğrenmeye başlıyoruz. Kimin dost, kimin düşman olduğunu.”
İki güzellik bir arada
Ya üçüde olmasaydı
Mehmet Akif Ersoy'dan
Gezi Parkı
Ne Denilebilir!...
Gezi
Günün Fıkrası
1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.
O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.
Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.
Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...
Avukat 1
Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.
- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...
Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş
- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.
Papaz utana sıkıla mırıldanmış.
- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.
Avukat gülümsemiş.
- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.
Avukat 2
George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:
"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "
Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"
George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.
Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.
"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".
Avukat 3
Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:
“İki kere iki kaç eder?”
Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''
Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş
En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:
''Kaç olmasını istersiniz?''
Avukat 4
Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:
Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.
Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.
Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.
“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''
Avukat 5
Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:
“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”
Avukat açtı ağzını:
“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”
Görevli yerin dibine geçmişti.
Sadece:
“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.
Avukat onun sözünü keserek devam etti:
“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”
Günün Sözü
İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder