19 Nisan 2012 Perşembe

İşte fırtınanın gerçek nedeni

Öğle saatlerinde aniden etkili olan lodos fırtınası İstanbul’da yaşamı felç etti. Hızı saatte 117 kilometreye ulaşan rüzgar, ağaçları yerinden söktü, çatıları uçurdu, ulaşımı durdurdu. Yaklaşık 1 saat boyunca kentte afet manzaraları yaşanmasına neden olan fırtına sırasında 350 binanın çatısı uçtu.

MİLLİYET.COM.TR/ÖZEL
Meteoroloji Mühendisleri İstanbul temsilci Ahmet Köse:
"Beklenen bir fırtınaydı. Meteoroloji uyarıyı yapmıştı. Fırtınanın en çok Akdeniz'e yakın kesimlerde etkili olması bekleniyordu ve öyle de oldu.
İstanbul'da rüzgarın hızı ilk vurduğu anda 102 kilometreye çıktı.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi'nden Meteoroloji Mühendisi Adil Tek:
İtalya üzerinden Akdeniz'e ulaşan soğuk hava dalgası Ege denizi üzerinde bir alçak basınç sistemi oluşturdu. Bu alçak basınç sistemiyle birlikte cepheler meydana geldi. Soğuk hava sıcak havayı önüne katıyor ve siklonik yapı meydana geliyor. Çok büyük sıcaklık farkları oluşmadığı sürece bu yapı bizim bölgemizde pek görülmez.
Bu siklonik yapı Ege üzerinde oluştu. Sıcak ve soğuk cepheler oluşuyor. Sıcak cephe geçişi esnasında bu kuvvetli rüzgar oluştu. Rüzgar tek bir yönden esmedi. Çok yönlü ve karışık esti.
Bu yapı önce Ege'de etkili olmaya başladı daha sonra Ege'nin iç kesimlerine doğru. Marmara Denizi yönünden geldiği için hiçbir sürtünme ve zayıflamaya maruz kalmadan fırtına daha da şiddetini arttırdı.
Kara üzerinde en yüksek hızını satte 90 kilometre olarak ölçtük. Marmara üzerinde 120 kilometre üzerine çıktığını tahmin ettik. Bu tür yapılar senede 1-2 kere veya iki yılda bir olur. İklim sistemi öyle ki. Sistemi tek bir durumla değerlendirmek doğru değil. Balonun içindeki hava gibi.
Küresel ısınmanın etkileri tabi ki vardır. Bu tür olaylar önümüzdeki süreçte biraz daha sıklıkla yaşanacaktır. Bugünkü tahminlerde rüzgarın hızının fırtına değerine erişeceğini tahmin ediyorduk ama 120 kilometreye ulaşacağını tahmin etmiyorduk. Basınç değişimi değeri büyüdü. Hava basıncı 970 milibara kadar düştü.
Karayolları Genel Müdürlüğü'yle 1 yıl önce bir çalışma yapmıştık. Rüzgar hızına göre kriterler belirlenmişti. 72 kilomotrenin üzerine çıktığı zaman yüksek kasalı araçların trafiğe çıkmaması ve köprüden geçirmemesi gerekiyor. 100 kilometrenin üzerine çıktığı zaman rezonansın sona ermesi için tehlikeyi önlemek için tedbiren trafiğe kapatılması kararlaştırılmıştı bu da çok doğru bir şekilde yapıldı. Köprüler salınım yapıyor. Karayolları otomatikman trafiğe kapatıyor. Köprü halatları koparsa veya trafik kazası yaşanmaması için.
Büyükçekmece açıklarında 1 metre çapına yakın hortum oluştu. Lodos sıcak rüzgar olduğu için alttan yukarı denizden yukarı estiği için çatılar büyük zarar görüyor. En büyük etki de özellikle soba ve doğlgaz zehirlenmeleri. Gece saatlerinde soba yakılmasıyla ilgili soba gazı ve baca gazı zehirlenmesi olur. Yatarken mutlaka herkesin soba ve doğalgazını kapatılarak yatılması lazım. Geceye kadar devam edecek. Yağmur başladıktan sonra etksini yitircek.
Önümüzdeki 2-3 gün boyunca risk var. Libya üzerindeki sahradan tozları alıp ülkemize kadar getirebiliyor. Toz var havada. Yağışla birlikte çamur şiklende yağıyor. Doğaya çok yararlı. Doğal gübre görevi görüyor. Verimli topraklar ülkemizin üzerine kadar geliyor. Nisan yağmurlarında çamurun saça bile iyi geldiği söylenir.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü İstanbul'a özgü bir uyarı yapılmayınca kimse dikkat kesilmedi. Uyarı vardı ama ciddiye alınmadı. Fırtınaya da yapabileceğiniz sınırlı birşey var. Alttan yukarı doğru estiği için çatı sağlam değilse fırtına onu söker gider. İklim değiştiği için bu tarz hadiselere İstanbul'un alışık olması gerekiyor.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var