24 Nisan 2012 Salı

Piyasalarda Mehter Marşı zamanı

Dünya ekonomileri yine kara bulutlar altında yön bulmaya çalışıyor. Ekonomilerde düzeltme hareketinin devam etmesi beklentisinin yanı sıra bu hareketin çok yavaş olacağı görüşü ortak.
THE LİRA/ÖZEL-2007 sonunda alarm veren ve 2008’de başlayan ekonomik kriz 2009’da zirve yapmış, 2010 nispeten toparlanma yılı olarak kayda geçmişti. 2011’e gelindiğinde ise Avrupa’nın borç krizi ayan beyan ortalığa döküldü ve inkar edilmeyecek bir şekilde boyutlara geldi.

Artık küresel ekonomide iyileşmede bahsetmek çok zor bir hale geldi. İki iler bir geri giderek akıllara ‘Mehter Marşı’nı getiren piyasa hareketleri ilkbaharda daha kötümser bir faza girdi.
Son haftalarda Avrupa’da bono faizlerinin tırmanması, ABD’de artan petrol fiyatlarının harcama gücünü sarsması ve buna bağlı olarak tüketici güveni alt üst etmesi işçi alma konusundaki ürkeklik daha belirgin hale gelirken endekslerde de bunun etkisi gözleniyor.
Son dönemde varlığının hissedilmediği ekonomideki düzeltme hissi bahar rüzgarları ile uçup gitti. Yeniden siyah bulutların geldiği en yetkin ağızlardan da doğrulandı. IMF Başkanı Lagarde'ın bile iş konusunda kendi oğlu için endişelendiğini açıklaması beklide son damla oldu.
Ekonomik düzelmenin bu yıl çok zayıflayacağını ama devam edeceğini öngörüsünü paylaşan piyasa uzmanları iyi gelen Ocak Şubat verileri sonrasında baharla birlikte havanın yeniden bozduğunu kaydediyorlar.
Finans dünyasındaki zayıflık büyüme tarafında beklentilerin altında kalan veriler ve geçtiğimiz hafta IMF’den gelen görünüm raporunda Euro bölgesi banklarının 2.6 trilyon dolarlık küçülme öngörüsü ile birlikte analistler düşük maliyetli ve uzun vadeli refinansman operasyonun etkisinin çok geçtiğini savunuyorlar. Avrupa ve ABD finans sisteminin birbirlerine göbekten bağlı olması ve geçtiğimiz hafta zarar yazan bilanço sonrasında krizde ilk gidecek olan Morgan Stanley olabilir mi sorularının yükselmesi düzelme için daha uzun bir yol olduğunu algısını güçlendirdi.
Mart ayında istihdam datası ile ilk hayal kırıklığını yaşayan piyasalar, petroldeki sert yükseliş ile sallanırken, üçüncü hayal kırıklığını seçim sürecinin yarattığı bilinmezlik oluşturdu.
Pek çok piyasa oyuncusu Avrupa’daki İspanya, İtalya gibi büyük ekonomilerin büyüme konusunda zorlukları ABD tarafında kötü gelen veriler ile birleşmesini bahar için daha fazla beklenmesi gerektiği yönünde yorumluyor. Tek bir doğrultuda gidemeyen ekonomini iki ileri bir geri teposunun devamı öngörülüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var