- MİMARLAR ODASI GENEL BAŞKANI EYÜP MUHÇU SAMSUN FELAKETİNİ DEĞERLENDİRDİ
- Elif Görgü/Evrensel
- Samsun’da yaşanan ve 13 kişinin yaşamını yitirdiği felaketi gazetemize değerlendiren Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhçu, “AKP’nin çok övündüğü ‘Kentsel dönüşüm’ modeli çökmüştür” dedi. TOKİ’nin hatalarının bedelini toplum can ve mal kayıpları ile ödemeye başladığına vurgu yapan Muhçu, TOKİ’nin hemen tüm konut projelerinin sağlıklı kentleşme bakımından sorunlu olduğu uyarısı yaptı.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar son açıklamasında, “TOKİ konutları dere yatağında değil” dedi. Dere yatağında olduğu herkes tarafından kabul edilen, meslek örgütlerinin de raporlarında ortada olan bir durum için nasıl oluyor da bir bakan böyle rahat “Hayır, öyle değil” diye açıklama yapabiliyor?
Eski TOKİ Başkanı şimdi ise Çevre ve Şehircilik Bakanı olan Erdoğan Bayraktar, TOKİ’nin bütün karar ve uygulama süreçlerinde birinci derecede sorumluğu olan kişidir. Benzer şekilde Kuzey Yıldızı Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında yapılan hataların da asıl sorumlusudur.
TOKİ ve DSİ tarafından alınan kararlarla dere bir kanala alınarak istikameti değiştirilmiş, doğal dere yatağına konutlar yapılmıştır. Bir doğa olayı olan yağışların afete dönüşmesinin asıl nedeni budur. Ayrıca yüksek yoğunluklu ve fenni kurallara uygun olmayan yapılaşma afetleri davet eden diğer hususlardır.
Yer seçiminde bilimsel süreçlere ve planlama ilkelerine bağlı kalınmaması; arsa spekülasyonu ve rantın esas alınması yönetimlerin affedilemez kentleşme politikaları ürünüdür. Bu nedenlerle afet ve can kayıplarında birinci derecede sorumlu olan Bayraktar’ın, “TOKİ konutları dere yatağında değil” şeklindeki açıklaması; “örnek kentsel dönüşüm projesi” olarak sunulan modelin çökmesi ve bağlı olarak “suçluluk psikozu” içerisinde sorumluluğu üzerinden atma telaşı ile söylediği anlaşılıyor.
Nitekim, Samsun Milletvekili ve Spor Bakanı olan Suat Kılıç’ın 10 Temmuz tarihinde yaptığı “Dere yatağında yapılan konutların tahliye edileceği” şeklindeki açıklamasıyla “yer seçimi” hatası kabul edilmiştir.
Samsun’daki TOKİ konutları savunulurken, “TOKİ konutları imarlı konutlar, ÇED raporu var, TOKİ olmasaydı daha büyük felaket olurdu” gibi açıklamalar yapıldı, bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
1984 yılında 2985 Sayılı kanunla; yoksul ve dar gelirlileri konut sahibi yapmak, örnek yapılaşmalar gerçekleştirme gibi amaçlarla kurulan TOKİ, zamanla amaçlarından uzaklaştı. AKP’nin iktidara gelmesinden sonra; 30’un üzerinde yasa değişikliği ve KHK’lar çıkarılarak TOKİ ülkede adeta tek imar otoritesi haline getirildi. Bu düzenlemelerle TOKİ’ye engelsiz yapılaşma yetkisi tanındı.
Hukuka, şehircilik ilkelerine ve bilime aykırı bu yetkilerini kullanarak TOKİ planlar yapmış, uygulamalar gerçekleştirmiştir. Bu çerçevede AKP iktidarları döneminde 500 bin konut üretilmiştir. Samsun’daki Kuzey Yıldızı Dönüşüm Projesi de aynı yöntemle gerçekleştirilmiştir. Söylendiği gibi ortada, imar planı ve ÇED raporu vardır. Fakat hiçbir kimse bunların “sipariş belge” olmadığını ve bilimsel gerçeklerle bağdaştığını söyleyemez.
Dere yatağına yapılaşma getirilemeyeceğini bilmek için mimar, plancı olmak gerekmez. Buna karşın “rant hırsı” nedeniyle sipariş “planlar ve ÇED raporları” ile cinayetler işlenebilmektedir.
Gerek facianın boyutları, gerek tüm hükümet yetkililerinin konuya yaklaşımı açısından bakıldığında Samsun’da ortaya çıkan tabloyu bugün ve gelecek açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
Samsun’da yaşanan afetle birlikte iktidarın çok övündüğü “Kentsel dönüşüm” modeli çökmüştür. Kentsel dönüşüm projeleri gerçekleştirmek amacıyla TOKİ ile işbirliği yapan yerel yönetimler süreçten büyük zarar görmüş ve görmeye devam edecektirler. TOKİ’nin hatalarının bedelini toplum can ve mal kayıpları ile ödemeye başlamıştır. Sağlıklı kentleşme açısından yaratılan kaos ise işin çok önemli başka bir boyutu…
Bu koşullarda iktidar tarafından yakın bir gelecekte yapılması düşünülen 6.5 milyon konutun yapım veya organizasyonunun bu anlayış ve yapıdaki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl TOKİ tarafından üstlenilmesinin bedellerinin çok ağır olacağı kesindir.
Durum böyleyken, belediyelerin TOKİ’nin hatalarına ortak olmamaları gerekir. Buna karşın, yerel yönetimlerin bu kuruluşlara bel bağlamaları ve protokol yapmaları yönünde istekli gözükmelerini “hukuk, demokrasi, yerellik, şehircilik” normları bakımından anlamak olası değildir.
(İstanbul/EVRENSEL)
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ DEĞİL RANT HIRSISamsun’a giden tüm hükümet yetkilileri ve yerel yetkililer sık sık “iklim değişikliğine”, “yağışların normalin çok üzerinde olduğu”na vurgu yaptılar. Yaşanan felakette suçun ne kadarı iklim değişikliklerindedir?
Bunu “iklim değişikliği” üzerinden açıklamak suçu meşrulaştırma çabasından başka bir şey değildir. Zira Samsun ülkenin en çok yağış alan bölgesinde bulunmaktadır. Tarihsel süreç içersinde çok yoğun yağışların olduğu bilinmektedir. Geçmişte de can ve mal kayıpları bu nedenle olmuştur. Çarpık kentleşmeye bağlı olarak can ve mal kayıplarında önemli artışlar yaşanmaktadır.
Söz konusu Dönüşüm Projesi “örnek” yapılaşma olarak gerçekleşirken; afet risklerine karşı güvenli olduğu kabulüne bağlı olarak tanıtıldı. Proje Ayamama Deresi’nde yargı tarafından iptal edilen planın uygulanması sonucunda yaşanan sel felaketinde 31 yurttaşımızı kaybettiğimiz sıralarda yapılmaya başlandı. Artık ayamama faciası yaşanmayacaktı. Talimatlar bu yöndeydi…
Samsun’daki TOKİ felaketini eğer bir değişikliğe bağlı olarak yorumlamak gerekirse; bunu iklim değişikliği ile değil; AKP’nin “rant hırsı”ndaki dayanılmaz yükselişle açıklamak gerekir.
TOKİ’NİN BÜTÜN KONUTLARI SORUNLUTOKİ’nin Samsun’daki hatası münferit midir? Yoksa diğer TOKİ konutları için de benzer tehlikeler söz konusu mu?
TOKİ’nin hemen hemen bütün projeleri sağlıklı kentleşme bakımından sorunlu. Yapılış nedenleri kent toprakları ve kamu varlıklarının sömürüsüne dayanmaktadır.
TOKİ’nin benzer nitelikte pek çok projesi olduğu biliniyor. Bu projeler yer seçimi nedeniyle afet riskleri altında. İstanbul ve çevresinde yoğunlaşan bu yapılaşmalarla ilgili yeterince veri bulunmamakla birlikte; Ayamama’da yaşanan selde TOKİ’nin topografyaya müdahalelerinin etkisi olduğu, Kağıthane-Cendere’de sel riskleri olduğu ve kimi kuru dereler üzerinde siteler yapıldığı biliniyor.
Samsun’da yaşanan sel nedeniyle bugün yer seçimini tartışıyoruz. Bununla birlikte TOKİ yapılaşmalarının depreme karşı uygun zemin seçimi, kentle ilişkisi, kent dokusu, kimlik, sosyal ve ekonomik bağlam bakımlarından kabul edilebilir bir nitelikte olmadıkları açıktır.
Sayfalar
- Ana Sayfa
- Mortgage
- Konut Kredisi
- Refinansman Nedir?
- Kira Nedir?
- Sigorta
- Faiz Nedir?
- Fıkralar
- Kefillik Nedir?
- Arsa Payı Nedir, Nasıl Hesaplanır?
- Gayrimenkul Satış Vaadi Nedir?
- Tahliye Taahhütnamesi nedir?
- DEĞER ARTIŞ KAZANCI NEDİR?
- DOP (Düzenleme Ortaklık Payı) NEDİR?
- EMLAK-EMLAKÇILIK NEDİR?
- HACİZ YOLU İLE TAKİP NASIL YAPILIR?
- TAPU NEDİR ?
- Emlak Vergisi
- Sözleşme ve Şekil Şartı Nedir?
- ÖRNEK DANIŞMANLIK VE KOMİSYON SÖZLEŞMESİ
- Emlak Terimler Sözlüğü
Hakkımda
12 Temmuz 2012 Perşembe
AKP’nin kentsel dönüşüm modeli çökmüştür
İki güzellik bir arada
Ya üçüde olmasaydı
Mehmet Akif Ersoy'dan
Gezi Parkı
Ne Denilebilir!...
Gezi
Günün Fıkrası
1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.
O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.
Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.
Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...
Avukat 1
Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.
- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...
Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş
- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.
Papaz utana sıkıla mırıldanmış.
- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.
Avukat gülümsemiş.
- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.
Avukat 2
George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:
"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "
Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"
George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.
Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.
"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".
Avukat 3
Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:
“İki kere iki kaç eder?”
Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''
Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş
En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:
''Kaç olmasını istersiniz?''
Avukat 4
Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:
Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.
Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.
Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.
“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''
Avukat 5
Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:
“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”
Avukat açtı ağzını:
“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”
Görevli yerin dibine geçmişti.
Sadece:
“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.
Avukat onun sözünü keserek devam etti:
“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”
Günün Sözü
İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder