26 Temmuz 2012 Perşembe

ŞİŞLİ SOKAKLARI'NDA BİR KEDİ MECNUNU: KERKÜKLÜ MUZAFFER


Hayber Gürsoy


'Hayvan sevgisi olmayanlarda insan sevgisi olur mu?'

Kerküklü Muzaffer 72 yaşında

    Şişli, Bilgiç Sokakta kedileri aşk derecesinde seven ve emekli maaşını kedilere harcayan, hayatını kedilere adayan  Kerküklü Muzaffer'in öyküsü...


   Yıllar önceKerkük’ten önce Gaziantep’e,sonra da İstanbul,Bakırköy’e gelmişler. Ayakkabıcı ve tekstil toptancılığına başlamış. Hali vakti yerinde iyi kazanıyormuş.

Kızının bir kedisi varmış. Kedi aniden ölünce kızı çok üzülmüş, bu durum dolayısıyla onu da çok etkilemiş.
-Evlat acısı gibi bir şeydi. Böyle etkileneceğimi ben de bilmiyordum. Kızım günlerce yemeden içmeden kesildi, diyor.

Bahçeli bir evde oturan 72 yaşındaki Muzaffer bey,sokak kedilerine sahip çıkmış. Zamanla bahçesinde 30 kadar kediye evsahipliği yapar olmuş.
-O zamanlar durumum iyiydi. Kedilere rahat bakabiliyordum, diyor yaşına rağmen hala bu enerjiyi kendinde bulan Muzaffer Bey.

2005’te Bağ-Kur’dan emekli olup Şişli’ye taşınmış. 850 TL civarında emekli maaşı alıyormuş.
-Yarısını kedilere harcıyorum. Yetmiyor tabi. İnsanlar çok duyarlı değil. Beni şikayet etmişler. Bu işlerle uğraşma. Niye kedilere bakıyorsun? Diye. Bakmayayım da aç mı kalsınlar? Bu insanlık mıdır? Televizyonlardan her gün söylüyorlar. Sokağınızdaki hayvanlara su verin,diye… Benimle uğraşıyorlar. Hayvan sevgisi olmayanların insan sevgisi olur mu?


Baktığı kedilerin sayısını 70 olarak hatırlıyor.
-40 tanesi Telekom sokağında. Önceleri ona yaşlı bir Ermeni kadın bakıyormuş. O ölünce bu işler bana kaldı. Bilgiç Sokakta 10-12 tane var. Kazım Orbay Caddesi’nde var. Sıracevizler Caddesi’nde var… Bak şuna yeni yavruladı. 4 tane yavrusu var. Bakmasan olmaz. Ben bakmazsam kim bakacak?
Bakımlı,temiz giyimiyle dikkati çeken Kerküklü Muzaffer Bey içi sızlayarak konuşuyor.
-Ortada bir pislik bırakmam. Temizliğe dikkat ederim. Kimseye rahatsızlık vermek istemem. Ben de şurada,Kazım Orbay Caddesi'nde oturuyorum.

Destek yapan bir hayvan koruma derneğinin adını anımsamaya çalıştı ama hatırlayamadı.
-Kasaplara rica ettim. Çöpe atılacak etleri toplayıp bana verin,dedim. Bu sefer benden para istemeye başladılar. Senin anlayacağın çöpe gidecek kırıntılar ben isteyince kıymete bindi.
Konuşurken aradığı huzuru bulmuş ses tonuyla konuşuyordu.
-Böyle sevgimi kedilere vererek mutlu oluyorum. Beni anlıyorlar, tanıyorlar. Beni görünce bir çocuk gibi seviniyorlar. Kimi zaman onlarla konuşuyorum..Öyle zaman geçiyor. Memnunum,ne diyeyim? İnsanlardan görmediğim sevgiyi kedilerden görüyorum. 20 yıldır kedilere bakıyorum. Ayaktayım,kendimi iyi hissediyorum. Beni sokaklarda görürsün. Çoğu insan tanır.
26.07.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var