31 Temmuz 2012 Salı

Planlama Öğrencileri "Planlı" Kent Sömürüsüne Karşı Örgütlendi

Şehir Planlama Öğrencileri, piyasacı ve rantçı planlama anlayışına karşı, sermaye taleplerini değil kamu yararını gözetmek için örgütlendi.
İstanbul - BİA Haber Merkezi
TMMOB'a bağlı Şehir Plancıları Odası (ŞPO) bünyesinde Şehir Planlama Öğrencileri için "Öğrenci Komisyonu" kuruldu.
Kuruluş deklarasyonunda, öğrenciler  piyasacı ve rantçı planlama anlayışına karşı, sermaye taleplerini değil kamu yararını gözetmek ve demokratik bir üniversite kurmak için örgütlendiklerini açıkladı.

"Bu kentten sorumluyuz"

Kent mekanların yapılan her müdahalenin toplumu ve kentin ruhunu etkilediği belirtilen deklarasyonda, "şehir plancıları olarak bu bedenden sorumluyuz" dendi.
"Mevcut sistemin dayattığı piyasacı planlama anlayışına, yalnızca kentlerin pazarlanması için planlama yapılmasına, planlamanın adaletsiz kaynak aktarım aracı olmasına, 'planlı' bir şekilde doğanın tahrip edilmesine karşıyız."
"Doğal kaynaklar ne tüketilecek sonsuz metalardır ne de hükmedilecek düşmanlardır. Planlama kararları ile bu anlayış meşrulaştırmamalı. Kentler doğaya karşı oluşumlar olarak değerlendirilmemeli, mekânsal planlamada alınacak kararlarla doğa ile kent arasındaki duvarlar kaldırılarak insanın doğanın bir parçası olduğu anlayışı benimsenmeli.
"Kentler yalnızca üst gelir gruplarına yönelik olarak tasarlanan mekânlar değil. Kenti pazarlanabilen obje olarak gören mevcut anlayış; kent yoksullarının yaşadığı mekânları, kentin gizlenmesi, dönüştürülmesi, 'soylulaştırılması' gereken 'kusurlu' alanlar olarak görmekte. Kentler içinde yaşayan tüm insanlar için tasarlanır ve planlama, toplumun bütününü kapsamalı. Bu bağlamda kent yoksulluğu ve yoksunluğu dikkate alınarak, kamusal hizmet sunumu adil bir şekilde sağlanmalı.
"Planlama, mülkiyetin nasıl özelleştirileceğini düzenleyen ve rantı muktedirlerin hizmetine sunmak aracıyla barınma hakkını gasp eden bir araç değil. Günümüzde hemen her kentte konut stoğu fazlası olmasına rağmen birçok insanın temel insani bir hak olan barınma hakkından mahrum bırakılması bu anlayışın bir sonucu. Biz plancıların rolü temel hakların sağlanması sürecinde sosyal adalet dengesini gözetmek."

"Aciz teknokrat olmayacağız"

Şehir plancılarının günümüzde önceden hazırlanmış planlara imza atan memurlar olarak kullanıldıkları belirtilen deklarasyonda şöyle dendi: "Bürokraside niteliksiz ve aciz bir teknokrat olmamalıyız, akademide toplumdan kopuk pasifist bir tavırla bilgi birikimimizi yalnızca rekabet aracı olarak görülen makalelere dökmemeliyiz, piyasada ise rantı muktedirlere dağıtan piyasanın kirli bir eli olmamalıyız."
Deklarasyonda, bilimsel üretim mekânları üniversitelerin rekabetçi bir anlayışla piyasaya açılmasına karşı da  öğrenciler olarak örgütlü bir tavır geliştirmenin gerekliliği vurgulandı. (NV)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var