Hayber Gürsoy : Hangi yabancı nereden mülk alıyor?

4 Nisan 2012 Çarşamba

Hangi yabancı nereden mülk alıyor?

Türkiye'de yabancılara en fazla gayrimenkul satışı yapılan illerden Antalya'da Almanlar, Muğla'da ise İngilizler öne çıkıyor.

Yabancılara gayrimenkul satışını yeniden düzenleyen yasa tasarısı Meclis gündeminde tartışılırken, mevcut düzenlemeye göre, Türkiye'de 125 bin 452 yabancının toplam 89 milyon 296 bin 390 metrekare taşınmazı bulunuyor.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü verilerinden yapılan derlemeye göre, toplam alan açısından bakıldığında yabancıların en fazla gayrimenkul satın aldığı illerin başında 6 milyon 484 bin 158 metrekare ile Konya geliyor. Bu kenti 6 milyon 396 bin 111 metrekare ile Antalya, 5 milyon 940 bin 969 metrekare ile Muğla izliyor.

Gayrimenkul edinen yabancı sayısı değerlendirildiğinde ise Antalya 42 bin 165 kişi ile başı çekiyor. Listede sırasıyla Muğla (20 bin 657), Aydın (18 bin 89), İstanbul (13 bin 7), Bursa (5 bin 575), İzmir (5 bin 432) yer alıyor.

Ağrı, Bitlis, Hakkari ve Şırnak'ta ise yabancılara ait gayrimenkul bulunmuyor. Gümüşhane ve Siirt'te yalnızca 1'er Almanın, Van'da da 1 İngilizin gayrimenkul sahibi olduğu görülüyor.

-Kimler nereyi tercih ediyor?-

Yabancılara en fazla gayrimenkul satışı yapılan kentler arasında Antalya'da Almanlar, Muğla'da İngilizler başı çekiyor.

Verilere göre, Antalya'da yabancılara satılan toplam 6,4 milyon metrekare taşınmazın 2,3 milyon'u Almanlar'a ait. 7 bin 834 Alman vatandaşı, Antalya'da 6 bin 847 gayrimenkule sahip.

İngilizler bu kentte 1 milyon 21,1 bin, Danimarkalılar 473,4 bin, Hollandalılar yaklaşık 469 bin metrekare emlak satın aldı. Yabancıların gözde kentlerinden Muğla'da ise 20 bin 657 yabancının 5,9 milyon metrekare taşınmazı bulunuyor.

Kentteki yabancı nüfusun dörtte 3'ünü (15 bin 741) oluşturan İngilizlerin 3 milyon 603 bin metrekare taşınmazı var.

İngiliz uyrukluları sırasıyla Almanya, Hollanda, İrlanda ve Danimarka takip ediyor.

-İstanbul, Almanların gözdesi-

İstanbul'da ise Almanların yoğunluğu göze çarpıyor. 4 bin 380 Alman uyruklu, kentte 5 bin 146 emlak satın aldı. Bunun toplam alanı ise 1 milyon 633 bin 990 metrekareyi buldu.

Yabancılara ait 13 bin 58 gayrimenkulün bulunduğu İstanbul'da, 3 bin 656 Yunan, 789 İngiliz, 691 Avusturyalı, 427 İtalyan'ın taşınmazı bulunuyor.

Bursa'da en çok Yunanların gayrimenkulü bulunuyor. Kentte 5 bin 575 yabancının satın aldığı 1,8 milyon metrekare taşınmazın yaklaşık 1,1 milyon metrekaresi Yunanlara ait. Ancak Türkiye'de gayrimenkul edinen Yunanların özel bir durumu da bulunuyor. Ülke genelinde Yunanlara ait toplam 9 bin 955 taşınmazın 8 bin 420'si Türk asıllı Yunan uyruklulara ait görünüyor.

-Aydın'da İngiliz, İzmir'de Almanlar-

Aydın da İngilizlerin tercih ettiği iller arasında yer aldı. Kentte gayrimenkul edinen 18 bin 89 yabancının 12 bin 648'ini İngilizler oluşturdu. İngilizlerin sahip olduğu toplam alan 1 milyon 612 bin metrekare.

İzmir'de de 5 bin 432 yabancı, 3 milyon 614,4 bin metrekare gayrimenkul satın aldı.

Almanların öne çıktığı kentte, yaklaşık 2 milyon 20 bin metrekare gayrimenkul Almanlar, 278,7 bin metrekare gayrimenkul Yunanlar, 157,9 bin metrekare gayrimenkul İngilizler'in elinde bulunuyor.

-Güneşe hasret ülkelerden-

Türkiye'de İngiltere, Almanya, İrlanda, Hollanda gibi güneşe hasret Avrupa ülkelerinin ağırlığı gözükse de toplamda 92 ülkeden vatandaşın emlağı bulunuyor.

Verilere göre, Tunus, Tacikistan, Ruanda, Reunyon, Peru, Nijer, Monako, Malta, Libya, Fransız Polenazyası, Filipinler ve Andorra uyruklu birer kişinin de Türkiye'de gayrimenkulü bulunuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları (Atom)

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.

O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.

Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.

Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...

Avukat 1

Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.

Avukat 2

George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".

Avukat 3

Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''

Avukat 4

Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''

Avukat 5

Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”