Sayfalar
- Ana Sayfa
- Mortgage
- Konut Kredisi
- Refinansman Nedir?
- Kira Nedir?
- Sigorta
- Faiz Nedir?
- Fıkralar
- Kefillik Nedir?
- Arsa Payı Nedir, Nasıl Hesaplanır?
- Gayrimenkul Satış Vaadi Nedir?
- Tahliye Taahhütnamesi nedir?
- DEĞER ARTIŞ KAZANCI NEDİR?
- DOP (Düzenleme Ortaklık Payı) NEDİR?
- EMLAK-EMLAKÇILIK NEDİR?
- HACİZ YOLU İLE TAKİP NASIL YAPILIR?
- TAPU NEDİR ?
- Emlak Vergisi
- Sözleşme ve Şekil Şartı Nedir?
- ÖRNEK DANIŞMANLIK VE KOMİSYON SÖZLEŞMESİ
- Emlak Terimler Sözlüğü
Hakkımda
3 Nisan 2012 Salı
Isparta’dan ‘su savaşları’ uyarısı
Yusuf Yavuz
Sütçüler ilçesi sınırındaki Yukarı Köprüçay Havzası’nda, Kasımlar Barajı ile Başak ve Bora HES’leri başta olmak üzere Kartoz Çayı, Isparta Çayı, Ağlasun Çayı, Çukur Çayı, Gökbel, Kovada Çayı ve Aksu Çayı gibi bölgenin belli başlı su kaynakları üzerinde çok sayıda proje bulunuyor.
Bölgedeki HES’lere karşı mücadele etmek amacıyla kurulan Yukarı Köprüçay Havzası Koruma Platformu önceki gün bir açıklama yaparak Türkiye’nin de içinde bulunduğu coğrafyada yakın gelecekte su savaşlarının beklendiği uyarısında bulundu ve bölgedeki önemli su kaynakları üzerinde planlanan bu HES projelerinin iptal edilmesini istedi.
Platformdan yapılan yazılı açıklamada, bölgede projelendirilen HES’lerin tamamının üretime geçmesiyle birlikte içilebilir su kaynaklarının yok edileceği belirtilerek; “Enerji bahanesiyle bölgenin ve halkın geleceğiyle oynamayın” uyarısı yapıldı.
‘SU, SAVAŞ NEDENİ OLACAK’
ABD istihbarat birimlerinin hazırladığı ve geçtiğimiz hafta dünya basınında geniş yer bulan bir raporda, dünyayı “su savaşları”nın beklediği; kuraklık, seller ve taze su eksikliğinin önümüzdeki yıllarda önemli bir küresel istikrarsızlık ve çatışmalara yol açacağı belirtildi. Su ve su kaynaklarının önümüzdeki 10 yıl içinde devletler arasında gerilimler yaratabileceği, ulusal ve küresel gıda piyasalarını bozacak tehditler oluşturabileceği belirtildi.
Türkiye’nin de içinde bulunduğu coğrafyayı bekleyen su savaşları tehdidine dikkat çeken Yukarı Köprüçay Havzası Koruma Platformu açıklamasında, “UNICEF’in açıkladığı verilere göre yaklaşık 1 milyar insanın bir damla suya muhtaç olarak yaşamını sürdürdüğü belirtiliyor.
Dünyayı bekleyen su krizinden ülkemiz ve bölgemizin de derinden etkileneceği bilimsel verilerle de ortaya konulmakta. Nehirler, göller ve yeraltı su kaynakları açısından kendine yetebilecek potansiyele sahip olan Isparta ve çevresinde projelendirilen HES’ler su kaynaklarımızı tehdit etmektedir” denildi. (Isparta/EVRENSEL)
ÜNİVERSİTE’NİN DİBİNDE TAŞ OCAĞI AYIBI
Öte yandan Isparta’da faaliyetine izin verilen onlarca taş ocağının, dinamitli çalışmalar nedeniyle yeraltı suyu dengesini, bozduğuna da dikkat çekilen açıklamada, “Kentin her yerinde gelişigüzel dağıtılan taş ocağı ruhsatlarının en çarpısı örneklerinden biri de, bir bilim yuvası olması beklenen Süleyman Demirel Üniversitesinin yerleşkesinin hemen yanı başında verilmiştir. Kentine ve doğasına karşı sorumlu olan bir üniversitenin burnunun dibinde yürütülen taş ocağı faaliyeti o üniversitenin yetiştireceği bireylerin vicdanlarında derin yaralar açmaktadır. Bu ayıp, sektördeki plansızlığın en somut göstergesidir” denildi.
İki güzellik bir arada
Ya üçüde olmasaydı
Mehmet Akif Ersoy'dan
Gezi Parkı
Ne Denilebilir!...
Gezi
Günün Fıkrası
1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.
O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.
Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.
Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...
Avukat 1
Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.
- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...
Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş
- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.
Papaz utana sıkıla mırıldanmış.
- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.
Avukat gülümsemiş.
- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.
Avukat 2
George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:
"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "
Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"
George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.
Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.
"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".
Avukat 3
Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:
“İki kere iki kaç eder?”
Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''
Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş
En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:
''Kaç olmasını istersiniz?''
Avukat 4
Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:
Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.
Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.
Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.
“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''
Avukat 5
Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:
“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”
Avukat açtı ağzını:
“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”
Görevli yerin dibine geçmişti.
Sadece:
“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.
Avukat onun sözünü keserek devam etti:
“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”
Günün Sözü
İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder