8 Nisan 2012 Pazar

Topbaş'ın 'radyolubüs' formülü


İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, ulaşım sorununu çözmek için 'akıllı sistemleri' devreye sokmaya hazırlanıyor.

Metrobüsler arasında özel radyo sistemi, 'mobil Beyaz Masa' ve 3 bin yeni otobüs bunlardan sadece birkaçı... İşte Başkan Topbaş'ın, ulaşım ve mobil hizmet stratejisi:

METROBÜSE ÖZEL RADYO SİSTEMİ: 
- İstanbul'da ulaşım sistemini çözmek istiyoruz. En çok gelen talep bu. Biz metrobüsü değerlendirirken, '300-400 bin yolcuyu geçmez' diyorduk. Şu anda yolcu sayısı 700 binleri geçti. Beylikdüzü'yle yolcu sayısı 1 milyonu bulacak. Burada sefer aralıklarını daraltamıyorsunuz. 300 tane daha otobüs koyamıyorsunuz. Sistem kaldırmaz. Katar tarzında 5-6 vagon birden gelmesi lazım ki bir anda bin 500 kişi binsin ve insin. Çünkü, bir tanesine bineyim derken arkadakiler bekliyor. Sistem sıkıntılı. O yüzden yeni çalışmalar yaptırıyorum. Özellikle bu otobüslerin kendi aralarında radyo sistemiyle şoförler arasında iletişim kurulacak. Çiplerle metrobüsler merkezden takip edilecek, iki araç arasındaki mesafe, sefer aralıkları hepsi sistematiğe bağlanacak.

OTOBÜSTE İZDİHAM OLMAYACAK:
- Rahat ve kaliteli ulaşım için İstanbul'da en az 3 bin otobüsü trafiğe sokacağız. Hedefimiz, İstanbul'da otobüs sayısını artırarak, sabah ve akşam en yoğun saatte bile otobüsün normal yolcu kapasitesini aşmaması. Normal sayı; oturan insan sayısının iki katı ayakta yolcu sayısı. Bu normal ve rahat otobüstür. İETT Genel Müdürü'ne, 'Buna göre otobüs sayınızı arttırın ve 2013 yılına kadar otobüsleri rahat hale getirin. 2 bin otobüs yetmedi, 3 bin otobüs, yetmedi 4 bin tane alın' dedim. Şu anda, 2 bin 800'ü İETT olmak üzere yaklaşık 5 bine yakın otobüs var. Hedef 7 bin otobüs... Tabii yakıttaki ÖTV'nin kaldırılmasını istiyoruz. Otobüslerin daha ucuz
taşıma yapabilmesi için. Zam yapamıyorsunuz, maliyetler ortada. ÖTV'nin kalkması daha iyi olur.

'MOBİL MASA' İLE ANINDA ÇÖZÜM:
- İstanbullu gördüğü bir sorunu, olumsuzluğu navigasyon özelliği olan cep telefonlarından çekerek, görüntüyü Beyaz Masa'ya gönderecek. Programda, 'Alo 153 Beyaz Masa' diye bir bölüm var. Harita karşınıza çıkacak. Haritada olduğunuz yerde algılamayı yapıp, başvurunuzu iletebiliyorsunuz. Bulunduğunuz yerde çöp, yol çökmesi gibi olumsuzlukların fotoğrafını çekip atıyorsunuz, anında size merkezden cevap geliyor. Yani vatandaş bu sistemle gördüğü bir sorunu, fotoğrafıyla merkeze gönderiyor. Merkezden, ilgili birimin ekipleri yönlendirilecek ve sorunun çözümü sağlanacak.
Ardından da İstanbullu'ya bilgi verilecek. Böylece otokontrol de sağlanmış olacak. Dünyada bu noktada teknolojiyi en iyi kullanan belediyeyiz.

VATANDAŞ GÖZÜMÜZ KULAĞIMIZ: 
- Bu sistemle herkesin kentte söz hakkı olacak. Çünkü şehir büyük bir yaşam alanı. Öyle bir yüzyılda yaşıyoruz ki, sadece şehirde ve ülkede değil dünyada bile tüm insanların kaderleri birbirine bağlı. İstanbullular da aynı durumda. Birinin yaptığı hatanın sonucunu, dünyanın başka ülkesindeki insanı bile etkileyebiliyor. Bu projeyle, vatandaş artık bizim gözümüz kulağımız olacak. Modern bir şehrin vatandaşlık anlayışı bu. Artık 'telefonla alo' şeklinde değil, olumsuzluğun anında fotoğrafını çekip, belediyeye gönderiyorsunuz.

USTALIK DÖNEMİ İÇİN BİR DAHA 
- Sayın Başbakanımızın başlattığı ustalık dönemi var. Partim ve İstanbullular 'Evet' derse bir dönem daha İstanbul'da başkanlık yapmak isterim. Böylece siyasi hayatımız da biter diye düşünüyorum. Tabii geleceği bilemiyorum. Bu konuda bana sorulan sorulara yanıtım, 'Ben siyasetimi İstanbul'da tamamlamak isterim. Burada noktayı koymak isterim' şeklinde oluyor. 

BİZ DE TEFTİŞ GÖRÜYORUZ 
- Biz de belediye olarak teftiş görüyoruz. Şu an bizde de müfettişler var. İktidar partisi olduğumuz için kalkıp bunları konuşmuyoruz. Binlerce dosyamız var. Dosya bazında şikayet olduğu zaman müfettişe inceleme diyemezsiniz. Hatta bazıları yargıya intikal ettiriliyor. Ayrıca Sayıştay denetimi var, bu denetimden de geçiyorsunuz.

OTOPARK İNDİRİMİ ŞART 
- Bina altına zorunlu garaj gerekli. 100-200 metrekarelik bina altına birkaç araç koyabilirsiniz. O yüzden, birkaç parsel birden düşünmek lazım. Ve ya gelirini alan belediyenin onun karşısına otopark yapması lazım. Ancak, otopark olan yerde araçları otoparka sokturmayı başarmak gerekiyor. Bütün mesele o. Vatandaş da buna itibar etmeli. Vatandaş arabasını sokakta, kapısının önüne bırakmayı yeğliyor. Otoparka gitmeli. Ama bölge sakinlerine de otopark için ciddi indirim olmalı. Başbakan'ın Kasımpaşa'da bahsettiği Okçular Tekkesi'nde, 300 metre mesafede, 700 araçlık otopark yapıyorum.

İMARDA ŞEFFAF DÖNEM ZAMANI
- Bir başka düşüncemiz de, İstanbul'daki tüm binaların imar haklarının şeffaf şekilde yayınlanmasın. Herkes, tüm inşaatların, binaların imar hakkını bilebilecek, sorgulayabilecek. İmar haklarıyla birlikte inşaatların ruhsatlı olup olmadığı da öğrenilebilecek. Böylece, kaçak kat, rüşvet gibi olumsuzların önüne geçilecek. Bununla, otokontrol sağlanmış olacak. Kimse yanlışa, kaçağa cesaret edemez, kimse de buna göz yumamaz. Her şey açık olur.

Kışla ihyasına karşı çıkanlar 'Hipodromu yapın' diyor
- Topçu Kışlası'nda yarışmalık bir şey yok. Zaten kışla belli, yapacaksın. Yarışması olmaz ki. Taksim Meydanı'yla ilgili Sayın Dalan bir yarışma yapmıştı. Sayın Başbakanımız proje ihalesi yaptı. Almanların içinde olduğu proje kazanmıştı. Bunlar daha önce var olan projeler. Onlara bakılıp, oradaki değerlendirmeleri dikkate alarak bugünkü şartlarda hangisi olabilire gidildi. 

- Kışla projesinde, Gezi kalıyor. Berlin'de şu anda bir yapı ihya ediliyor. Bir yapının ihyasına karşı çıkanlar, 'Bize Sultanahmet'teki hipodromu yeniden yapın, tarih yazarsınız' niye diyorlar? O zaman rekonstrüksiyon bilim dalını inkar ediyorsun demektir. Böyle bir bilim dalı niye var? Şehirde kaybolmuş olanları tekrar yerine koymayacak mısınız? Böyle şey olur mu? Dünyanın her yerinde var. 

- Karşı çıkanların 'O zaman ahırları da yapın' demesi, işin biraz demagojik tarafı. Kışla projesinde, yeşili görmek istiyorsunuz. Şu an herkes gelip geçiyor, orası yaşamıyor ki. Bizim kışla planlarımızda cami yok.

Kamu araçlarına yakın takip geliyor

Trafik Komuta Kontrol Merkezi aracılığıyla kamu araçlarının ekrandan takip edileceğini belirten Topbaş, ekledi:

'Nerede ne var? Kazayı vs göreceğiz. Telefonla ihbar gelene kadar itfaiyenize 'Şuraya müdahale et' diyeceksiniz

KAVŞAKLARA AKILLI SİSTEM:
- Bir şey daha, kavşaklardaki sinyalizasyonları akıllı hale getiriyoruz. Şöyle; siz gece gittiniz ya da herhangi bir saatte tek yönde yoğunluk var, diğer taraftan araç gelmediği halde sizi bekletiyor. Sistem, araçları sayarak, hangi tarafa ne kadar yoğunluk verecek, geçiş yaptıracak görecek. Sistem kendi kendine akıllı. Ayrıca toplu taşıma için otobüsler kavşağa yaklaşınca, 100 metre kala otobüsü okuyacak. Otobüs olunca sistem hemen yeşile dönerek, otobüse geçiş üstünlüğü sağlayacak. Yani toplu taşıma araçlarını bekletmeyecek.

HANGİ OTOBÜS KAÇTA GELECEK: 
- Başka bir ulaşım projemiz de, bulunduğunuz durağı ve beklediğiniz otobüsü mobil olarak cep telefonunuzda kodluyorsunuz. Otobüsün ne zaman ya da kaç dakika sonra geleceğini öğrenebileceksiniz. İkinci otobüs ne zaman gelecek onu da göreceksiniz. Öte yandan, bulunduğunuz noktadan bireysel olarak arabasız, mesela Göztepe'ye gitmek istiyorsunuz. Yine cep telefonunuzdan mobil olarak, hangi otobüse binmeniz, nerede inip bir başka araca binmeniz gerekiyorsa güzergah ve araçları, bunun süresini, ücretinin ne kadar olduğunu hepsini öğrenebileceksiniz.

DOLMUŞLAR İÇİN CALL CENTER: 
- Dolmuşlarla ilgili olarak da call center kuruyoruz. Artık dolmuşları öyle caddelerde yoğun şekilde görmeyeceksiniz.

İHBAR GELMEDEN MÜDAHALE:
- Trafik Komuta Kontrol Merkezimiz aracılığıyla, kamu araçlarının hepsini
ekranda görebileceğiz. Nerede ne var... Kazayı vs göreceğiz. Size telefonla ihbar gelene kadar, bunu öğrenebilecek ve hemen o bölgedeki ambulansa 'Kaza yerine gidin' denilebilecek. İtfaiyenize, 'Şuraya müdahale et' diyeceksiniz.

Akşam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var