10 Nisan 2012 Salı

Türkiye malına sahip çıktı kabahatli oldu!

Türkiye’nin kaçırılan tarihi eserlerin geri getirilmesiyle ilgili mücadelesi uluslararası alanda yankı buluyor. Bu konuyu haberleştiren Newsweek dergisine konuşan Batılı müzeciler ise Türkiye’nin tutumunu eleştirdi... Dergi yazıda Türkler için “arsız” ifadesini de kullandı.

DIŞ HABERLER SERVİSİ
ABD’nin önde gelen haber dergilerinden Newsweek, son sayısında Türkiye’nin Batılı müzelerle giriştiği, kendi sınırlarından kaçırılmış tarihi eserlerin geri döndürülmesi mücadelesini “milliyetçilik” olarak yorumlayarak, Türk yetkilileri eleştirdi. 
Dergiye göre, Türk hükümeti, yabancı müzelerdeki eski Anadolu eserlerini geri kazanmak için yürüttüğü sözlü kampanya ile milliyetçi puan toplamaya çalışıyor. Geçen sene Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı, yabancı arkeoloji ekiplerinin kazı izinlerini askıya alabileceği tehdidinden, müzelere sergiler için eser gönderimini bloke edebileceğine kadar “agresif” önlemlere başvurdu. Son olarak geçen ay, New York’taki Metropolitan Müzesi, Londra’daki British ve Victoria and Albert Müzeleri’ne sergiler için eser gönderme lisansı vermeyeceğini açıkladı. Bunun ardından müzeler Bizans ve İslam, Hac gibi önemli sergilerini ertelemek ya da Türk olmayan eserlere başvurmak zorunda kaldılar. Dergiye, adını vermeden konuşan Batılı bir müze yöneticisi Türkiye’nin yaklaşımını, “Buna şantajdan başka bir şey demek zor. Tartışmalı eserleri geri almak için uluslararası arkeolojik çabaları tehdit etmek etik dışı” diye değerlendirdi.  Dergi yazıda Türkler için “arsız” ifadesini de kullandı. 
Sfenks nasıl geri geldi? 
Türkiye’nin ülkesinden yasadışı yollarla çıkartılan tarihi eserleri geri kazanmaya hakkı olduğunu kabul ettiğini vurgulayan dergi, son olarak bu çabaların bir sonucu olarak Yorgun Herkül heykelinin Türkiye’ye geri getirildiğini, 1998’den bugüne kadar Türkiye’ye 4 bin 519 kaçırılan eser geri getirildiğini hatırlattı.  Yazıda Alman arkeologların Boğazköy’de çıkartıp, 1917’de restorasyon için Berlin’e gönderdikleri 3 bin 500 yıllık iki sfenksin öküsü de yer aldı.  Geçen sene Türkiye’nin Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün (DAI) arkeoloji lisansını askıya alma tehdidi ile olayı hızlandırmaya çalışmıştığını yazan dergiye göre bu tehdit çok ciddiydi ve Alman hükümeti teslim oldu, sfenks kasım ayında geri alındı. Yine derginin yorumuna göre, Türkiye’nin DAI’nin altı kazı alanını kapatması, “şoke edici kültürel bir barbarlık olurdu”.
 
İddia: Baskı yapılıyor
Fakat derginin haberine göre, Almanların Bergama’daki neredeyse yüzyıllık yatırımına karşın yerel yetkililer Almanlara hala şüpheyle yaklaşıyor. DAI, turizm yetkililerinden, yıkılan tapınakları yeniden inşa ederek ziyaretçiler için daha fotojenik bir hale getirmesi için baskı görüyor.  Dergi yazısına şöyle devam ediyor: “Fakat kendi miraslarını hırsızlar ya da şehir planlamacılarına karşı koruma konusuna gelince Türk yetkililer daha az heyecanlılar. DAI’nin Türkiye projesi direktörü Doktor Felix Pirson sık sık yerel polis tarafından çağrılarak, Bergama civarında yerli hazine avcıları tarafından parçalanmış antik mezarlarda “kurtarma kazıları” yapmalarını istiyor. 
Mezar hırsızları organize, sistemli ve büyük ihtimalle yerel halka entegre olmuş durumda ve çok azı yakalanıyor. 
Türk hükümeti aynı zamanda Allianoi’deki multimilyonlarca dolarlık baraj projesine izin verirken etrafındaki çok önemli arkeolojik alanların yıkılmasından hiç endişe duymadı. Yorgun Herkül heykelini isterken çok gayretli olan Başbakan Erdoğan, geçen sene İstanbul Yenikapı’daki Bizans arkeolojik kazılarına, Boğaz’dan geçecek tünel projesi için sonlandırılmasını emretti, tüm alan sonsuza dek yok oldu.”
Türkiye’nin Osmanlı İmparatorluğu’nun uzak sınırlarından getirilen eserleri müzelerinde tutması da eleştiri konusu oldu. Dergiye konuşan Avrupalı bir bürokrat, “Bir kere eserlerin orijinal yerlerine geir döndürülmesini istediğinizde absürd sonuçlara ulaşırsınız” diyor.

Süresiz ödünç teklifine ret
The Times gazetesi British Museum’dan tarihi eserlerini geri isteyen Türkiye’nin taş levha Samsat Steli talebini sayfalarına taşıdı. Habere göre Türkiye, ocakta stelin iadesini isteyerek, ‘Yunanistan’dan sonra müzedeki bir obje üzerinde hak iddia eden ikinci ülke oldu’. Gazete, Türkiye’nin son iki yılda müzelerdeki hak iddialarına hız verdiğini belirterek, müzenin iade yerine, süresiz ödünç teklifini de geri çevirdiğini yazdı. Yunanistan’ın talep ettiği Elgin Mermerleri ise 30 yılı aşkın süredir anlaşmazlık konusu. İngilizler önce bu mermerleri Yunanistan’ın sergileyecek yeri olmadığı için vermeyi reddetti, Yunanlılar özel müze inşa etti. Bunun üzerine, Yunanistan’ın havasının eserlere zarar verebileceği iddia edildi. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var