10 Nisan 2012 Salı

Gazetecilik gitmediğiniz toplantıyı yazmak mıdır?

Semercioğlu, sinema yazarlarını eleştirmeden önce şu sorunun yanıtını vermeli: Gazetecilik, katılmadığınız bir toplantıyı PR'cıların tek taraflı bilgileriyle yazmak mıdır?

Cengiz Semercioğlu, Hürriyet Kelebek’te dünkü köşesinde 30 Mart’ta Kamer İnşaat’ın Emek Sineması ile ilgili sinema yazarlarına yönelik toplantısını yazmış. Semercioğlu, Kamer İnşaat yöneticilerinin toplantı boyunca sinema yazarlarına iyi niyetle dertlerini anlatmaya çalıştığını, ancak yazarların daha toplantı başlar başlamaz ayağa kalkarak “Emek’i yıktırmayız, ne yüzle buraya geliyorsunuz” diyerek bağırmaya başladıklarını belirterek yazısına şöyle bir başlık atmayı uygun görmüş: “Sinema yazarları gazeteci mi, aktivist mi?”
Önce bu başlığa kısa bir yanıt vererek başlayalım. Sinema yazarlarının bir kısmı gazetecilik yapar. Bir kısmı akademi üyesidir. Bir kısmı yazarlık, çevirmenlikle geçinir ve evet bir kısmı da aktivistlik yapar. Yani bunu yapmalarının önünde ‘etik’ bir engel yoktur.
Ama asıl problem bu değil. Problem, Semercioğlu’nun gitmediği bir toplantıyı yazmaya kalkmasında ve tamamen yanlış bilgiler vermesinde. Öncelikle SİYAD bu toplantıya katılmayacağını açıkladı ve üyelerini de katılmamaya davet etti. Yani toplantıda SİYAD üyeleri yoktu. Radikal’den ben, Sabah’tan Olkan Özyurt, Milliyet’ten Nil Kural ve Evrensel’den Çağdaş Günerbüyük ‘gazeteci’ kimlikleriyle oradaydılar ve bağırıp çağırmadıkları gibi, Kamer İnşaat yöneticisi Levent Eyübyoğlu’na gayet iyi sorular yönelttiler. Bu isimler dışında Vecdi Sayar oradaydı ve sakin bir şekilde toplantıyı dinledi. Yani 90 üyesi bululan SİYAD’dan ‘görevi gereği’ orada olmayan bir tek Vecdi Sayar bulunuyordu. Ama Semercioğlu’nun yazısına bakılırsa bütün SİYAD o toplantıya katılmış ve soru sormak yerine toplantıyı düzenleyenleri konuşturmamayı tercih etmişti. Toplantıda protestoyu gerçekleştirenler İsyanbul Kültür ve Sanat Varyetesi üyeleriydi ki, gazetecilerin orada soru sorma hakkı kadar onların da protesto etme hakkı var. Madem iş üzerinden tanım yapıyoruz, onların işi de bu. Semercioğlu’nun bütün SİYAD üyelerine atfettiği aktivistlik görevini ise tek başına Senem Aytaç üstleniyordu, ki kendisi gazeteci değildir.
Semercioğlu, ertesi gün gazetelerde SİYAD’ın toplantıya katılmadığına dair haberler yer almasına rağmen bu bilgileri de es geçiyor. O günün gazetelerini iyi okuyamamış olması anlaşılabilir ama hakkında yazı yazacağı bir konuda “Daha önce neler yazılmış” diye dönüp bakmamak ne kadar gazetecilik, bu soruyu da kendisi yanıtlasın.
Semercioğlu, çoğu gazeteci olmayan sinema yazarlarını ‘meslek ilkeleri’ konusunda eleştirmeden önce şu sorunun yanıtını vermeli: Gazetecilik, katılmadığınız bir toplantıyı PR’cıların verdiği tek taraflı bilgilerle yazmak mıdır?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var