Sarıyer Derbent'te kentsel dönüşümle uğraşan mahalleli, bir sabah özel harekatçılar tarafından evleri basılarak, "Çıkar amaçlı örgüt kurmak" suçlamasıyla gözaltına alındı. Mahallelinin anlattıkları, yoksul olduktan sonra AKP'li olmanın da saldırıya uğramak için engel olmadığını gözler önüne serdi.
Sarıyer Derbent mahallesinde kentsel dönüşümle başlayıp bir sabah operasyonuna kadar dayanan süreç, yaşananlara "insanlık dramı" dedirtiyor. Derbent’ten ayrılmamak için mücadele eden mahalleli, süreci en son Büyükşehir Belediyesi ile uzlaşmaya değin vardırmalarına rağmen kısa bir süre önce evlerine yapılan bir şafak operasyonuyla, “çıkar amaçlı örgüt kurmak” suçundan gözaltına alınıyorlar. Aralarında AKP’li, MHP’li mahallelilerin de bulunduğu “şafak operasyonu”, artık yoksul olduktan sonra AKP’li olmanın da bu süreçten sağ salim çıkabilmek için yeterli olmadığını gösteriyor.
Mahalleli, yerinde çözüm için senelerdir uğraşıyorSarıyer Derbent’in hikâyesi yine bir kentsel dönüşüm vurgunuyla başlıyor. Bilindiği üzere hayli zamandır kentsel dönüşüme karşı yaşam alanlarını terk etmemek için bin bir mücadele eden mahalleli, son olarak süreci yerinde çözüm için Büyükşehir Belediyesi ile uzlaşmaya kadar vardırıyor. Önce, 1950’lerde Sarıyer Derbent’e yerleşen birçok aileye 1988’de tapu tahsis belgeleri veriliyor. Bölgede imar söz konusu olduğunda belgeleriyle tapu sahibi olabilme hakkı bulunan aileler, Derbent’te yaşanan “rantsal” kriz sonucu tapularını elde edemiyorlar. Kamu arazisine, kooperatife, vakıflara, şahıslara ait olmak üzere dörde bölünmüş Derbent’te işgalci olarak gözüken yılların mahallelilerinin kapıları son olarak kentsel dönüşüm için çalınıyor. Bölgenin yapılandırılacağını öğrenen mahalleli de haklarını tanımlamak, kullanabilmek için Derbent Güzelleştirme Derneği çatısı altında buluşuyor. Aralarında Sivaslılardan Sinoplulara, bölgenin "yüzde 60" oyuna sahip AKP’lilerden BDP’lilere kadar tüm yoksul mahalleli, evlerini bırakmamak için yerinde çözüm için uğraş veriyor.

Aile arası kavga çıkıyor, çevik kuvvet müdahale ediyorMahallelinin bir kısmı yaşam alanlarına sahip çıkarken, bir kısmı da mahalleye gelip mülk sahipleriyle görüşen bir şirkete evlerini satarak bölgeyi terk ediyor. Yaklaşık 44 kişinin evlerini satıp gitmeleri arifesinde ise evlerini satan Yıldırım ailesinde bir kavga çıkıyor. Aynı ailenin üyelerinden bir kısmı evlerini satmayı kabul edip, bir kısmı karşı çıktığı için çıkan kavgada mahalleli de tarafları sakinleştirmek için araya girince olay büyüyor ve çevik kuvvet ekipleri mahalleye gelerek gaz bombalarıyla müdahale ediyor. Ancak o dönem mahalleli, yaşanan bu kavganın bir “şafak operasyonu” için gerekçe gösterileceğinden habersiz olarak yaşam mücadelelerine devam ediyor.
Büyükşehir Belediyesi ile görüşmeden bir gün önce operasyon...Operasyondan birkaç ay önce kentsel dönüşüm uygulamaları için mahallenin muhtarı tarafından mahalleli ile görüştürülen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kadir Topbaş, yardımcısı Sami Kılıç’a, “Kooperatif kursunlar, muhatap olarak da muhtarı görmek istiyorum” deyince mahalleli bu sefer kooperatif kurmak için kolları sıvıyor, bir de ortak komisyon kuruluyor. Mahalleli kendilerine, “Kentsel dönüşüm yapılacak, size evlerinizi vereceğiz, bunun için projeler getireceğiz, bekleyin” diyerek yerinde çözüm vaadi veren Büyükşehir Belediyesi ile de nihayet 15 Mart’ta bir görüşme ayarlıyor. Ancak Büyükşehir Belediyesi ile yapılacak bu kritik görüşmeden bir gün önce sabahın erken saatlerinde mahalleye bir “şafak operasyonu” gerçekleşiyor.
AKP'liler bile şaşırıyorOperasyonun “nedeni” ise, kavgaya konu olan Yıldırım ailesinin, eşyalarını kırıp tehdit ettikleri iddiasıyla mahalleli hakkında yaptıkları şikayet olarak gösteriliyor. Halbuki şikayete uğrayan ve bir sabah evlerinden “çıkar amaçlı örgüt kurmak” suçlamasıyla gözaltına alınan mahalleli, şikayetçi aile hakkında, “Onlar bizim çocukluk arkadaşlarımız” diyerek yaşananların Büyükşehir Belediyesi ile yapılacak görüşme zamanına denk getirildiğine dikkat çekiyor. Hatta mahalleli, AKP Sarıyer İlçe Başkanı’nın da olaydan sonra kendilerine, “Uzlaşma aşamasında bu operasyonun yapılması şaşırtıcıdır” dediğini ekliyor.
Sabahleyin özel harekatçılar evlerini basıyorÖnce, evi basılıp gözaltına alınan ve “örgüt yöneticiliği” ile suçlanıp mahkemece serbest bırakılan 42 yaşındaki Kemal Engül, o sabah yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Sabahleyin saat 5, 5.30 gibi binaya bağırarak giriyorlar. Ellerindeki balyozlarla kapıyı kırmaya çalıştılar. Hatta eşim, ‘çocuğu al kaçalım deprem oluyor’ dedi. Biz uyuyorduk, ne olduğunu algılayamadık. Kapıyı açar açmaz baldırlarımdan basılarak ters yatırıldım, sağ kolum alçılı olduğu için kelepçe takamadılar. 8 yaşındaki kızımı yere yatırmaya çalıştılar, eşime, 78 yaşındaki anneme bağırdılar. İçeri girer girmez yatak odasına daldılar. Bir başka eşzamanlı evine operasyon yapılan arkadaşı da yere yatırıp sırtına basarak eve giriyorlar, bir arkadaşın çocuğunu da kapıyı niye geç açtığı için tekmelerle dövüyorlar. Evlerimiz didik didik arandı, sonra alıp emniyete götürdüler.”

Yaşları 50'yi geçkin mahalleli kadınlar da "örgüt üyesi"“Örgüt yöneticisi olmak” ile suçlanan Kemal Engül ile birlikte iki kişi daha aynı suçlamaya maruz kalıyor. Gözaltına alınıp serbest bırakılan diğer 13 kişinin arasında ise yaşı 50’yi geçkin mahalleli kadınlar da bulunuyor. 1961 doğumlu Hatice Çınar da hem eşi, hem çocuğuyla o sabah özel harekâtçılar tarafından evi basıldıktan sonra gözaltına alınanlardan biri. 52 yaşındaki Çınar, yaşadıklarından dolayı duyduğu şaşkınlığı şu sözlerle dile getiriyor: “Sabahın köründe evimize maskelerle gelip bizi alıp götürdüler. Ben ev kadınıyım, hayatımda mahkeme görmemişim. Bizi şikayet edenler de kaç yıllık komşumuz yani, hem kim nereye gitmek istiyorsa gitsin niye engel olayım. Bizim bu mahallede yaşamak istemekten başka bir derdimiz yok.”
Telefonda oğluna, "Eve gel, kafanı kırarım" dedi, delil olduPeki, bahsi geçen, “çıkar amaçlı örgüt kurmak” suçlamasıyla sabah saatlerinde özel harekâtçılar tarafından ansızın evleri basılıp gözaltına alınan mahalleli hangi delillerle suçlanıyor? Avukat Özgür Deniz Özsatıcı, evde el konulan ve dinlenen telefon görüşmelerinden sunulan “delilleri” şöyle aktarıyor: “Bir evde kooperatifin yıllık olağan toplantısı için hazırlanan gündeme el koyuyorlar. Gündemde yazan, 'saygı duruşu' ifadesinin şifre olup olmadığını sordular. İki aydır telefonları dinlemişler. Mesela, Kemal Engül telefonda, Kırklareli-Sarıyer maçında, 'Sarıyer yenilir mi?' dedi diye suç oldu. Bir diğeri de oğluna telefonda, 'Eve gel, kafanı kırarım' demiş diye delil oldu.”
"KCK'li misin diye sordum, MHP'liyim dedi"Özsatıcı, bir de operasyonun bazı haberlerde, “Derbent’te KCK operasyonu” olarak geçtiğini ve dosyada zaten gizlilik kararı bulunduğunu da hatırlatarak şunları ekliyor: “Haberlerde, ‘Derbent’te KCK operasyonu’ diye geçti. Ben de gözaltına alınanlardan birine ‘KCK’li misin’ diye sordum, adam, ‘Hayır, MHP’liyim’ dedi. Meğer MHP ilçe yöneticisiymiş. Gözaltına alınanlar arasında AKP’liler de var. Baktılar olmadı, ertesi gün de haberlerde arazi mafyası diye geçmeye başladılar.”

Mahalleli, belediye ile yapamadığı görüşmeyi düşünüyorNihayet, mahalleli, mahkemenin kararıyla, “Her ne kadar üzerlerine atılı suçu işlediklerine ilişkin olgular bulunuyorsa da delilleri karartacakları, kaçma şüphesi olguları bulunmadıkları için tutuksuz yargılanmak üzere” serbest bırakılıyor. Ancak tüm yaşananlara rağmen mahalleli, belediye ile görüşemedikleri için, bundan sonra neler olacağını düşünüyor.
"Yoksulsan, AKP'li olmak da kurtarmaz!"Sadece yıllarını geçirdikleri mahallelerini terk etmeden başlarını sokacakları bir evleri olsun isteyen onlarca insanın yaşadıkları ayrı bir dramı da gözler önüne seriyor. Yoksul olup evi için mücadele ettikten sonra AKP’li olmanın bile bir sabah operasyonuyla gözaltına alınmayı engelleyemediği görülen koşullarda yaşam mücadelesi veren mahalleli, kentsel dönüşümüyle, operasyonuyla, baskınıyla yılmadan mücadele etmeye devam ediyor.
Selin Asker
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder