28 Mart 2012 Çarşamba

Kadifekale’de evleri kamulaştırılanlar endişeli



Emine Uyar / Kadir Çetrez
28.03.2012

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Kadifekale’nin eteklerinde bulunan antik tiyatronun gün yüzüne çıkarılması kararı bir süre önce alınmıştı. Bu kapsamda tiyatro alanında ve çevresinde bulunan 200 dolayında ev yıkılacak.
Afrika kökenli İzmirlilerin “Dana Bayramı”nı kutladıkları Dana Meydanının da içinde bulunduğu bölgede oturanlar, evlerine verilen bedellerin yeni bir ev almaya yetmeyeceğini, borçlanabilecek durumda da olmadıklarını dile getiriyor.
Kadifekale’de bir değişim süreci yaşanıyor bu günlerde. Zorunlu göçle gelen ve yıllardır bölgede oturan, çoğunluğunu Mardinlilerin oluşturduğu halk, önce heyelan şimdi de antik tiyatrodan kaynaklı kamulaştırma nedeniyle yeni bir zorunlu göçe maruz kalıyor.  
Bölgenin eskilerinden Tülay Tiryakiler, doğma büyüme İzmirli ve Konak Belediyesinden emekli. Kamulaştırma nedeniyle toplantılar yapıldığını belirterek, “Evlerin değerleri veriliyor. Uzun yıllardır burada oturuyoruz, mağduriyetimiz ondan” dese de herkesin ödenen bedellere itiraz ettiğini ve kendi evine biçilen 60 bin lira bedelin az olduğunu söylüyor.
Kibar Durdu 30 yıldır bölgede yaşadığını belirterek, “Kiracıydık. Ev sahibi öldü. Evi tamir ettirdik. Şimdi burada oturuyorum. Buradan çıkartılırsam nereye giderim bilmiyorum. Yaşlı aylığı alıyorum. 200 hane gidecek. 30-35 yıllık alışkanlığımız var, üzüntülüyüz” diyor.
‘MAĞDURİYETİMİZİ GÖRSÜNLER’
İbrahim İnci, 12 Eylül 1980 darbesinin hemen ardından 12-13 yaşlarında iken gelmiş buraya. Mardinli İnci’nin 4 çocuğu var ve hepsi de okula gidiyor. 36 bin lira vermişler evine. Kendisinin aylık kazancı ise 800 lira. Bu para ile 4 çocuk okutup ev sahibi olabilmesinin imkansız olduğunu belirtiyor. “İzmir güzelleşecekse başımızın üzerinde yerleri var, vereceğiz. Ama bizim mağduriyetimizi de görsünler. Eve karşılık ev versinler. TOKİ’yi gösteriyorlar. Borçlandıracaklar üstelik 2+1 eve 5 nüfusla sığmam mümkün değil” diyor.
Neslihan Fidan, kayınpederi ile birlikte iki katlı bir evde 11 kişi yaşadıklarını söylüyor.  “Toplam verilen değer 65 bin lira. Bir kat parası bile değil. Kabul etmedik” diyor.
Kudbeddin isimli vatandaş da, “Heyelan, antik tiyatro, yeşil alan derken burayı tamamen boşaltacaklar. 40 yıldır burada yaşıyoruz. 10 yıldır yolumuz kapalı. Çocuklarımız birkaç kilometre ötedeki okula gidiyor. Bizi görmüyorlar, sorunlarımızı çözmüyorlar. Buradan atmak istiyorlar” diyor.  Görüştüklerimizin dışında belediyenin sözleşmesini kabul edip imza atanlar da var. Onlar da kendilerine taahhüt edilen miktarların bir an önce ödenmesini talep ediyorlar.
(İzmir/EVRENSEL)   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var