12 Mart 2012 Pazartesi

Kentsel Dönüşüm’de Rant Tescillendi.








Sulukule için 3. kez aynı rapor

Sulukulelilerin açtığı davada bilirkişi üçüncü kez "Yapılan inşaat kamu yararına değil. Tarihi doku da korunmadı" diye karar verdi.

Radikal 12/03/2012

İSTANBUL- Sulukule’de yıkılan evlerin yerine TOKİ ihalesiyle Özkar İnşaat’ın yaptığı ‘Osmanlı evleri’ bitmek üzere.... Fakat Sulukule Roman Derneği ve mahallelinin 2007 yılında projenin iptali için açtığı davada görevli bilirkişi heyeti, üçüncü kez “Bu proje yasadışı” dedi.
Bilirkişi, 2010 Ekim tarihli ilk raporunda bölgenin ‘1/5000 ölçekli koruma planının olmadığını’ vurgulamış ve koruma planı olmadan projenin yapılmaması gerektiğini belirtmişti. Bunun üzerine mahkeme bilirkişiden projeyi 5366 sayılı kanun yönünden de değerlendirmesini talep etmişti. Projeyi bu yönden inceleyen bilirkişi, ikinci raporunda projeyi 5366 sayılı kanunun amaçlarına ve kamu yararına uygun bulmadığını belirtti.
Bilirkişi heyetinin ikinci raporundaki saptamaları şöyleydi: 

* UNESCO’nun belirlediği Sur Koruma Bandı Avan Proje’de yarıya inmiş.
* Özgün ada morfolojisi ve sokak dokusu korunmamış.
* Mevcut durumda kamuya ayrılmış alanlar projede yapılaşmaya açılmış, sokak kesitleri büyütülmüş.
* Yeşil alan ve parklara yer verilmemiş.
* Mevcut sokak dokusu ve tescilli yapılara uygun olmayan yapı tipolojisi oluşturulmuş.
* Fatih Belediyesi ve
Kültür ve Turizm Bakanlığı ise “Düzeltmeler yapıldı, bunları hesaba katmıyorsunuz” diyerek bu rapora itiraz edince bilirkişi üçüncü kez projeyi inceledi ve yine “Projede eleştirdiğimiz noktalar sabit” dedi.

‘Bu inşaat herhangi bir boş alana da yapılabilirdi, niye illa Sulukule’ye yapıldı?’
Davanın avukatı Hilal Kuey, bilirkişinin raporunu desteklediğini belirtiyor: “5366 sayılı yasa, tarihi dokunun günümüze aktarılması için çıktı. Yasa, ‘Bu binalar tarihi ama yıpranmış, günümüzün koşullarına uymuyor, yenilenerek kullanılsın ama o eski doku, ruh, tarih korunsun’ diyor. Oysa bu projede Sulukule’ye dair hiçbir tarihi unsur korunmadı. Birkaç tescilli bina dışında ne var ne yoksa yıkıldı. Bu inşaat bomboş bir alana da yapılabilirdi.”
Sulukulelilerin evlerinin yasal sürecin sonuçlanması beklenmeden yıkıldığını belirten Kuey, “İptal kararı hukuken ilk rapordan sonra da verilebilirdi. O zamanlar inşaat daha yeni başlamıştı” dedi.
‘Proje sil baştan yapılmalı’
Davanın birkaç ay içinde sonuçlanacağını beklediğini belirten Kuey, “Üç bilirkişi raporu da proje aleyhine. Bu durumda ya yürütmeyi durdurma ya da iptal kararı bekliyoruz. Bu durumda inşaat durur. Sonra da ya binalar yıkılır ya da projede eleştirilen noktalar giderilerek yasaya uygun hale getirilir. Ama bu yasanın gereklerini yerine gerçekten getirebilmesi için projenin sil baştan yeniden yapılması lazım” diye konuştu.
Kuey, üç bilirkişi raporuna rağmen mahkeme kararı proje lehine olursa davayı Danıştay’a götüreceklerini belirtti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2010’da mahallelinin yaptığı başvuruyu iç hukuk yolları tükenmeden kabul etmişti. Sulukulelilerin AİHM başvurusunda 41. madde uyarınca tazminat talebi de bulunuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var