28 Mart 2012 Çarşamba

Krom tesisleri açılınca köye tersine göç oldu

Adana Aladağ'daki köylerde kurulan krom tesisleri köylere de ciddi bir hareketlilik getirdi

Dedeman Madencilik Aladağ İşletme Müdürü Maden Mühendisi Yunus Soysal, yaptığı açıklamada, Adana'nın Aladağ ilçesinde, yaklaşık 50 yıldır krom işletmeciliği yapıldığını belirtti.

2006 yılında metal fiyatlarının artmasıyla kroma olan talebin de katlandığını vurgulayan Soysal, artan talebin de krom fiyatını yükselttiğini kaydetti.

Krom fiyatlarının artmasıyla gözlerin Aladağ'a çevrildiğini maden sektöründeki girişimcilerin bölgeye yatırımlara başladığını vurgulayan Soysal, 2006 yılına kadar ilçede 3 tesis olduğunu, 2006'dan sonra 7 tesisin daha açıldığını hatırlattı.

Aladağ'ın küçük bir ilçe olmasına rağmen, zengin maden kaynaklarıyla Türkiye'nin krom ihracatının yüzde 25'ini karşılar duruma geldiğini vurgulayan Soysal, “Dünyada artan talep sonrası kroma bakış açımız değişti. Eskiden direk doğadan alıp, tenör değeri dediğimiz yüzde 40 ve üzerini çıkarıp pazarlıyorduk. Şu an elimize aldığımızda hiç bir ekonomik değeri olmadığı gözüken cevherleri de yüksek kapasiteli tesislerde işleyip, satılabilir hale getirerek konsantre yapıyoruz” dedi.

BÖLGEDE TAHMİNEN 100 MİLYAR DOLARLIK KROM VAR
Bölgede Dedeman Madencilik olarak 2006 yılında faaliyete başladıklarını ve sondaj çalışmalarına devam ettiklerini vurgulayan Soysal, şöyle konuştu:

“50 bin metrelik sondajlama çalışması sonrasında, yaklaşık 3 milyar dolarlık yeni krom rezervi bulduk. Ocaktan çıkararak işleme tabi tutulmamış 100 milyon ton tüvenandan, zenginleştirme işlemine tabi tuttuğunuzda 10 milyon ton konsantre cevheri bulduğumuzu tahmin ediyoruz. Parasal olarak da 3 milyar dolar gibi bir potansiyeli yakaladık. Talep ve fiyat bu seviyede giderse benim öngörüm bölgedeki krom zenginliği 100 milyar dolar civarında.”

Kendisinin de madencilik sektöründe 20 yıldır hizmet verdiğini, krom işletmelerinin artık ferrokrom tesisine dönüştürülmesi gerektiğini belirten Soysal, “Şu an bölgeden 150 milyon dolarlık krom ihracatı yapılıyor. Gerekli ferrokrom tesisini kurarak ve ülkemizdeki çelik endüstrisini de buna uyarlayarak kendi kaynaklarımızı kendimiz kullanabiliriz. Ürettiğimiz ürünün ton fiyatı 300 dolar civarında. Bunu ferrekroma dönüştürdüğümüzde 3 bin ile 4 bin dolar arasında fiyatı değişiyor. Kromdan yaklaşık 10 kat daha fazla kazandırıyor” dedi.
Maden ocakları ve işletme tesislerinde yaklaşık 2 bin civarında işçi çalıştığını, nakliyeci ve servisçi gibi yan sektörlerle işçi sayısının 8 bini bulduğunu vurgulayan Soysal, bölgenin dışardan göç alan bir konuma geldiğini vurguladı.

Ancak bölgedeki enerji ve altyapı sıkıntısı nedeniyle yatırımların ötelendiğini vurgulayan Soysal, şunları kaydetti:

“Öncelikle yollarımızın iyileştirilmesini ve iş makinelerine dayanıklı yollara dönüştürülmesini istiyoruz. Biz özel sektör olarak yapılacak alt yapı yatırımlarına katkıya hazırız, makine anlamında ya da parasal anlamda. Ayrıca bölgede enerji sıkıntımız var. Şu an 2 milyon ton ham madde ve 150 milyon ton konsantre işleyeceğimiz bir projemiz var. Bölgeye ikinci bir hattan enerji sağlanmasını istedik. Çevresel mevzuatlara takıldı. Yatırımlarımızı ötelemek zorunda kaldık.”

“BU TAŞLARIN DEĞERİNİ BİLMİYORDUK”
Maden tesislerinin bulunduğu Kıcak köyünde akaryakıt istasyonu işleten Ahmet Akçay, Aladağ'ın küçük bir ilçe olmasına rağmen ülke ekonomisine önemli katkılarının olduğunu belirtti.

Krom işleme tesislerinin çoğunluğunun Kıcak, Büyüksofulu, Gerdibi ve Posyağbasan köylerinin etrafında yer aldığını vurgulayan Akçay, kromun değerinin son yıllarda daha da anlaşıldığını söyledi. Akçay, “Biz bu taşların değerini bilmiyorduk. Bunları birbirimize atar, duvar örerdik. Bu taşların çok kıymetli olduğunu ve çelik sektöründe değerlendirildiğinin farkına sonradan vardık” dedi.

Bölgeye maden ocaklarının kurulmasıyla köylerinden göçün durduğunu ve önceden göçenlerin de yeniden çalışmak için köye döndüğünü vurgulayan Akçay, “Köyümüzde 2000 yılında sadece 5 otomobil vardı. Şu an 70-80 otomobil, 30 kamyon 10 civarında TIR var. Köyümüzde madende çalışarak emekli olan 40-50 kişi var. Hepimizin refah seviyesi yükseldi” diye konuştu.

KÖYDE 2 BİN LİRAYA KİRALIK EV
150 hane olan köylerinin tesislerin açılmasıyla 350 haneye çıktığını anlatan Akçay, şöyle devam etti.

“2006 yılından sonra sektörün yükselişiyle köyümüz yakın ilçelerden göç aldı. Adana'nın bir kenar mahallesinde yıllık kiralar 2 bin lira. Köyümüzde de kiralık evler 2 bin liraya yükseldi. Çalışmak için mühendis, tekniker ve işçiler geliyor. Konut ihtiyacı doğdu. Eski yapı evler, yerini projeli evlere bıraktı.”

Akçay, bölgede tesislerin artmasıyla yolların artık ihtiyacı karşılamadığını da vurgulayarak, yol sorununun çözülmesini istediklerinin kaydetti.

RADİKAL  28.03.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var