23 Haziran 2012 Cumartesi

Dayakçı polislerden suçlama: Asıl biz dayak yedik

Radikal, altısı üniversite mezunu olan dokuz polisin 'savunma'sına ulaştı: Küfredip yumruk savurdu, yaralandık.

İSTANBUL - Fatih’te, hamile yakınını hastaneye yetiştirmek isteyen Ahmet Koca’yı topluca dövdükleri an görüntülenen polis memurlarının ertesi gün savcılığa giderek, Koca aleyhine ‘memura mukavemet’ iddiasıyla şikâyetçi oldukları ortaya çıktı. Dayak olayına adı karışan dokuz polisten altısı üniversite mezunu. 
Radikal , İstanbul Savcılığı’nca yürütülen, Ahmet Koca adlı erin polislerce dövülmesine ilişkin soruşturma dosyasını ele geçirdi. Açığa alınan polis memurlarından Muhammet Mustafa Gülcan, Seyit Ali Aktaş, Ahmet Gülen, Ahmet Özdemir ve Can Ahmet Akgün’ün şikâyetçi oldukları anlaşıldı. Aksaray ’daki Şehit Vedat Ulusoy Polis Merkezi Amiri Hasan Fehmi Talay’ın 18 Haziran’da savcılığa gönderdiği fezlekede, beş polis şikâyetçi, dördü de ‘tanık’. Evrakta, ‘şüpheli’ denilen Ahmet Koca’nın da ‘görevli memura mukavemet’ ettiği ileri sürüldü. Polislerin ifadeleri ile ‘Olay Yeri Tutanağı’ ve savcılığa gönderilen fezlekenin de bire bir aynı olduğu görüldü. Polislerden bazılarının ifadeleri özetle şöyle: 
Muhammet Mustafa Gülcan, Setit Ali Aktaş, Ahmet Gülen: Ahmet Gülen isimli amir vekilimiz Ahmet Koca’dan araçtan inmesini istedi. ‘Sen kimsin, kimlik vermiyorum’ dedi. Araçtan inip bizi itmeye başladı. Bağırarak, ‘Devlet benim, ben asteğmenim’ deyince askeri kimliğini istedim. Bizi itekleyerek, telefonla birilerini arayarak, Kürtçe konuşmalar yaptı. Yumruklar savurdu. Birkaç tanesi benim kafama, Ahmet Gülen’in yüzüne ve koluna isabet etti. Ekip otomuza aldık. Şehremini Polis Merkezi’ne intikal edildiği sırada fenalaştığını söyleyerek araç içerisindeki demirlere kafasını vurması üzerine kendisine daha fazla zarar vermesi engellendi. Su verdiğimiz esnada kaçmaya başladı. Yakalamak için koşmaya başladık. Polis Ahmet Özdemir’i itmesi üzerine Özdemir yere düşerek, kolundan ve bacağından yaralandı. 
Ahmet Özdemir: Meslektaşlarıma ağır küfürler edip vurduğunu görerek, müdahil olduk. Ekip aracına bindirdik. Kaçınca yaya olarak peşinden koştum. Tam yakalayacağım sırada beni itekledi ve ben yere kapaklandım. Sağ bileğimde incinme, ellerimde ve dizlerimde sıyrıklar oluştu. 
Polis Can Ahmet Akgün de takipte aracın kaza yaptığını anlattı. 

Hamile kadın da gaz yedi 
Olayla ilgili ifadesine başvurulanlar arasında Koca’nın hamile olan yakını Gurbet Arık, eşi Özgür ve Özgür’ün kardeşi Özlem ile Dilan da var. 
Gurbet Arık: Misafirlikten dönerken sancılarım oluştu. Ahmet panik halde hastane ararken polisler durdurdu, kimlik istedi. Ahmet kimliğini verdi ve asker olduğunu söyledi. Polislerden biri Ahmet’in eline vurarak, ‘Bana ne askersen’ dedi. Ardından Ahmet ve eşim Özgür araçtan indi. Polisler Ahmet’e copla vurmaya başladılar. Ahmet sadece kendini koruyordu. Eşim araya girdi. Bu sırada eşim de birkaç cop yedi. 
Özgür Arık: Aracı Ahmet kullanıyordu. Polisler yol vermemizi istedi. Ahmet elini sallayıp geç manasında hareket yaptı. Polisler yanımıza geldiler. Ahmet’ten ehliyetini istediler. Ahmet ‘Ben askerim’ dedi. Fakat asker kimliği yanında olmadığından ibraz etmedi. Polisler de ‘Bana ne senin asker olmandan’ dedi. Tartışma çıkınca Ahmet bir yerleri aradı ve Kürtçe konuştu. Polisler biber gazı kullanınca Ahmet yere düştü. Araçtan inen kardeşlerim ve eşim de biber gazından etkilendiler. 
Dilan Arık: Özgür arabadan inince yengem de indi. Bu esnada polislerin sıktığı biber gazından biz de etkilendik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var