28 Haziran 2012 Perşembe

Polisten çifte skandal

Koruma kararına rağmen öldürülen Ferdane Çöl'ün avukatı, ""Defalarca gittiği karakolda polisler "Her gün geliyorsun. Ölsen de kurtulsak" dedi. Ölüme sebebiyetten haklarında dava açacağız" dedi
Gazeteport
İSTANBUL - İzmir'de koruma kararı verildiği halde, boşanmak üzere olduğu kocası tarafından öldürülen Ferdane Çöl cinayetinde şok bir iddia ortaya atıldı. Çöl'ün mahkeme kararına rağmen korunmadığı, ölüm tehditleri aldığı için her gün karakola gittiği halde ciddiye alınmadığı ve hatta bazı polislerin karakolda "Artık öl de kurtulalım" dediği ileri sürüldü. Kurbanın avukatı; önümüzdeki günlerde savcılar, emniyet yöneticileri ve polisler hakkında görevi ihmal nedeniyle ölüme sebebiyet vermek suçundan dava açmaya hazırlanıyor.

Sabah gazetesinin haberine göre, İzmir'de, 13 Ekim 2011'de, boşanma davası açtığı kocası tarafından öldürülen Ferdana Çöl'ün avukatlarından Gökçesu Özgül; Çöl'ün kızkardeşi Birdane Çağan'ın önümüzdeki duruşmada tanıklık edeceği olayı, "Işıkkent Polis Merkezi Amirliği'nde görevli Başpolis Memuru Ali İnce, sürekli tehdit, hakaret ve şiddete maruz kaldığı için karakola gelen Ferdane Çöl'e 'Sürekli geliyorsun, artık ölsen de kurtulsak' şeklinde ifadelerde bulunmuş" şeklinde anlattı.

Ferdane Çöl'ün, devlet koruma yükümlülüğünü yerine getirmediği için öldürüldüğünü savunan Özgül; "Önleme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedeniyle ölüm sebebiyet vermek, kasten öldürmenin/ yaralamanın ihmali davranışla gerçekleşmesi, görevi ihmal ve kötüye kullanmak, delilleri karartmak suçlarından yargılanmalarını talep edeceğiz" dedi.

Tam yargı davası açacaklarını belirten Avukat Özgül; Ferdane Çöl davasının Nahide Opuz gibi emsal teşkil edecek bir davaya dönüşeceğini belirtti. Gökçesu Özgül davayla ilgili de şu iddialarda bulundu:

"Ferdane Çöl'ün, kocası Sedat Çöl hakkında yaptığı şikâyet sonucunda Cumhuriyet Savcısı Zeki Türer tarafından 13 Mayıs 2010'da hazırlanan iddianamede, Sedat Çöl'ün hapis cezası alması talep edilmiştir. Ancak, isimleri adliye evraklarından tespit edilebilecek olan mahkeme başkanı ile üyeleri, Sedat Çöl hakkında herhangi bir tutuklama kararı vermedikleri için şiddet ve tehditlerin artarak devam etmesine sebebiyet verdiler."

Ferdane Çöl'ün 23 Ağustos 2011'deki başvurusu üzerine, İzmir 7. Aile Mahkemesi'nin Sedat Çöl hakkında eşi ve diğer aile bireylerine karşı 3 ay süreyle tedbir kararı aldığını anlatan Avukat Özgül, Çöl'ün öldürüldüğünde mahkeme kararıyla koruma altında olduğunu vurgulayarak, "Ancak tebliğde bulunulan polis memurları, Ferdane Çöl hakkındaki koruma kararını uygulamadılar" iddiasında bulundu.

Avukatı, Ferdane Çöl'ün koruma tedbiri kararı verilen 23 Ağustos 2011 ile öldürüldüğü 13 Ekim 2011 arasında İzmir Işıkkent Polis Merkezi Amirliği'ne onlarca kez "tehdit, hakaret ve darp" nedenleri ile şikâyette bulunduğunu, ancak polislerin bu şikâyetleri dikkate almadıklarını, savcıların da tedbir kararı olduğu halde görevlerini yapmayarak ölüme sebebiyet verdiklerini de iddia etti. Avukat Gökçesu Özgül sözlerini şöyle sürdürdü: "15 Eylül 2011'de Ferdane Çöl, kocasının kardeşi Muhammed Çöl tarafından ölümle tehdit edildiği ve hakarete uğradığı için Işıkkent Polis Merkezi Amirliği'ne şikâyette bulundu. İfadesi polis memurları İsmail Bıçakçı, Recep Demir tarafından alındı. Ancak suçlama tanık ifadesi ile de kanıtlanmış olduğu halde, yapılan şikâyetle ilgili savcılık kovuşturması yapılmadı. Hatta Ferdane Çöl'ün kızkardeşi Birdane Çağan'ın tanıklık ettiği olayda Başpolis Memuru Ali İnce 'Sürekli geliyorsun, artık ölsen de kurtulsak' deme cüretinde dahi bulundu."

POLİS YANIT VERMEDİ

İddialar hakkında cevap hakkı için telefonla ulaştığımız Işıkkent Polis Merkezi yetkilileri ise suçlamaların odağındaki polis memuru Ali İnce'nin yıllık izinde olduğunu belirterek, sorularımızı yanıtsız bıraktı. Görüştüğümüz polis memuru, söz konusu dönemde görev yapan amirin de şark göreviyle tayininin çıktığını söyledi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var