6 Haziran 2012 Çarşamba

Yeni yapı denetimi taslağı: Artık tarihi eserleri bile yıkabilecekler

Dün opera ve tiyatrolara getirdiği mescit uygulamasıyla basında gündeme gelen torba yasa niteliğindeki yeni "yapı denetimi" yasa taslağı, aynı zamanda sahillerin yapılaşmasına dönük her türlü korumayı ortadan kaldırıyor ve mühendislik ve mimarlık alanlarında odaların yetkilerini en aza indiriyor .
Dün opera ve tiyatrolara getirdiği mescit uygulamasıyla basında gündeme gelen torba yasa niteliğindeki yeni "yapı denetimi" yasa taslağı, aynı zamanda mühendislik ve mimarlık alanlarında odaların yetkilerini en aza indiriyor ve sahillerin yapılaşmasına dönük her türlü korumayı ortadan kaldırıyor.
Halen yasalarda "yayalara" ait olduğu belirtilen kıyıların her türlü yapılaşmaya açılmasını öngören taslak yasalaştığı takdirde, kıyılara dönük büyük bir yağma hareketinin başlamasından endişeleniliyor. TMMOB tarafından yayınlanan yazılı değerlendirmede, taslakla birlikte "kıyıda gelişmeye engel olacak bir korunacak kültür varlığına yer yoktur" mesajı verilmeye çalışıldığına dikkat çekiliyor.
Kıyılarda tarihi eserlerin bile yıkılmasına hukuki engel yok
Kıyı Kanununun değiştirilmesini öngören taslak, deniz, göl ve akarsu kıyılarının şehirler arası otoyollara, demiryollarına ve kent içi yol düzenlemelerine ayrılmasına izin veren maddeler içeriyor. Kıyı Kanununun mevcut halinde kıyı mekanı gezinti ve dinlenme amaçlı olarak yalnızca yayanın kullanımına açık olduğu belirtilirken, mevcut taslağın yasalaşması durumunda, kentlerin denizle bütün bağını kesecek ulaşım altyapılarının hayata geçirilmesi mümkün olacak.
Taslakta yer alan bir başka maddeye göre göre, kıyı yalnızca "üretim ve yetiştirme" faaliyetlerine değil, bütün kentsel kullanımlara açılıyor. Buna göre kıyılara teşhir, pazarlama, depolama tesisleri ile eğitim ve sosyal tesisler, ibadet yerleri, akaryakıt istasyonları ve enerji tesisleri yapılmasına olanak sağlanıyor. Böylece termik ve nükleer santraller ile, bunlara ait atık depolama tesilerinin de yapılması mümkün olacak.
Yine taslakta kıyı düzenlemeleriyle ilgili "uygulama planı" yapma zorunluluğunun kaldırılması da büyük önem taşıyor. Böylece yalnızca bir çevre düzeni planı veya bir nazım plan kararı çıkarılarak, büyük değer taşıyan kıyılar kolaylıkla ve ayrıntılı bir çalışma bile yapılmaksızın zararlı kullanıma açılabilecek.
Taslakta yer alan bir başka düzenlemeyle, kıyılara "dolgu" ve "kurutma" işlemleri yapılması kolaylaştırılıyor. Buna göre ilgili kuruluşlardan 30 gün içinde görüş gelmez ise söz konusu işlemlerin onaylanması için bütün yetki bakanlığa veriliyor. Bu işlemler, özellikle kıyı çizgisinde değişime neden olduğu için kıyıların doğal ve tarihsel birikiminde büyük bir yağma anlamına geliyor. Taslakta ayrıca, yalnızca "dolgu alanı" için değil, bütün "kıyı" için "koruma amaçlı imar planı hükümlerinin uygulanmayacağı" hükmü getiriliyor. Bu durumda, özellikle kıyılarda daha yoğunlukla bulunen bütün arkeolojik sit alanları, tarihsel kaleler, tersaneler ve bütün kültürel değerler korumasız bırakılıyor. Buna göre sahilde yer alan bir tarihi kalenin kalıntıları yıkılarak yerine bir otel yapılması önünde herhangi bir hukuki engel kalmıyor.
TMMOB tarafından yapılan değerlendirmede, taslak ile "kıyıda gelişmeye engel olacak bir korunacak kültür varlığına yer yoktur" mesajı verilmeye çalışıldığına dikkat çekildi ve insana, doğaya, tarihe, kültüre ait her türlü değerin rant aracına çevrilmeye çalışıldığı belirtildi.
Mühendis ve mimar odalarının yetkileri şirketlere devrediliyor
Kıyılara dönük yağmanın önünü açan maddelerin dışında, torba yasa biçiminde hazırlanan taslakta aynı zamanda mühendislik ve mimarlık alanında odaların yetkilerini büyük oranda şirketlere devreden maddeler yer alıyor. Taslakta Türkiye'deki mimarlık ve mühendislik hizmetlerinde bir başarısızlık olduğu tespiti yapılırken, bu hizmetlerin "yatırımcılara gereksiz zaman kaybettirdikleri" iddiası öne sürülüyor ve "çözüm" olarak "Teknik Müşavirlik Kuruluşları"nın kurulacağı belirtiliyor.
TMMOB tarafından yapılan değerlendirmede ise, taslakla birlikte bakanlığın "kamu" görevini bir kenara bıraktığı ve yalnızca sermayeyi gözetecek uygulamaların önünün açtığı ve bunun için yetki ve kaynakların denetimsiz bir biçimde belli kesimlere aktarılmasının araçlarının oluşturulduğu ifade edildi. Değerlendirmede ayrıca, taslakta belirtilen "Teknik Müşavirlik Kuruluşları"nın da kamusal nitelik taşımayacağına dikkat çekildi ve şu ifadelere yer verildi:
"Bugün aceleyle böyle bir yasa taslağı hazırlamanın gerekçesi, kentsel dönüşüm projelerinin de yabancı hizmet sunucularına açılacağının habercisi olsa gerektir. Mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin rekabete değil uluslararası şirketlere teslimi sonucunu doğuracak bu taslağın geri çekilmesinde sayısız yarar vardır. Aksi halde, kurulacak teknik müşavirlik büroları küresel şirketlerin bağlı birimleri olarak hizmet yürütecektir. "
Taslağın bütünüyle sermayenin taleplerini öne çıkardığını ifade eden TMMOB değerlendirmesi, taslakta kullanılan dilin, teknik ifadelerin ve bir dizi çelişkinin, taslağın bir sipariş üzerine kaleme alındığı izlemini doğurduğuna dikkat çekiyor. Değerlendirmede taslağın asıl maksat şöyle ifade edildi:
"(...)ekonomik politikasını kentsel rant üzerine ve kamusal ve özerk olması gereken her alanın özelleştirilmesine ve yatırımcının karını arttıracak şekilde hizmet verir hale getirilmesine odaklamış olduğu, bu nedenle, ekonomik kriz ve açmazlarına kısa vadeli çözümler bulabilmek adına ilgi sahasına giren her alanı hiçbir kurum ve kural tanımadan düzenlemeye çalışıldığı görülmektedir. Kanunların çıkarılma amacının kamu ihtiyacı ve kamu yararı olduğu aşikarken, bu kanun taslağının sermaye şirketlerinin taleplerine hizmet doğrultusunda hazırlandığı açıkça anlaşılmaktadır"
TMMOB değerlendirmesinde ayrıca, taslağın yasalaşması halinde telafisi olmayan tehlikelerle karşılaşılacağı şeklinde uyarıda bulunuldu ve şöyle denildi:
"Bir taraftan mimarlık ve mühendislik hizmetlerinin önemi belirtilirken, diğer taraftan da projelendirme, onay ve ruhsat süreçlerini parçalayarak içinden çıkılmaz bir noktaya getirilmesi; bürokrasiyi azaltma gerekçesi altında onay süreçlerini kısaltan, yerel yönetimleri ve meslek odaları denetimini dışlayan bu düzenleme yapım sürecinde olduğu gibi yapım sonrası süreçte de telafisi mümkün olmayan tehlikelerle karşılaşılması sonucunu doğuracaktır."
(soL - Haber Merkezi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var