13 Haziran 2012 Çarşamba

Dönüşümde plan ve emsaller netleşmeli

Kentsel dönüşüm alanlarındaki evlerin değer tespitinde arsa ile ilgili planlama kararını bilmek gerektiğini ifade eden İTÜ öğretim üyesi Dr. Kerem Aslanlı, 'Planlama kararları, evlerin ve arsaların değeri baştan etkiler. Plan ve emsaller netlik kazandıktan sonra birkaç şirketten rapor alınması sağlıklı olur' dedi.
Seçil BAŞKAYA
ntvmsnbc
Güncelleme: 10:14 TSİ 13 Haziran. 2012 Çarşamba
Kentsel dönüşüm alanlarında evlerin değerinin nasıl belirlenmesi gerektiğini, dönüşüm sürecinde nelere dikkat etmek gerektiğini İTÜ Gayrimenkul Geliştirme Yüksek Lisans Programı öğretim görevlilerinden Dr. Kerem Yavuz Arslanlı ile konuştuk. Arslanlı; ntvmsnbc'ye verdiği özel röportajda, kentsel dönüşüm alanlarında planlama kararlarının ve değeri etkileyen tüm bileşenlerin netleştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Evlerinin değerini tespit ettirmek isteyenlerin planlar ve emsaller netlik kazandıktan sonra farklı şirketlerden değerleme raporu almasını öneren Arslanlı, imar hakkı transferi konularına dikkat edilmesi gerektiğini dile getirdi.
Kentsel dönüşümde evle aynı değerde bir mülke nasıl sahip olunacak?
"Örnek olarak; şirketler, dönüşüm kapsamındaki ev sahiplerine '100 bin lira değerinde olan başka bir yer vereceğim' diyebilir, yeni değer artışına göre belli bir kısmını keserek, 'Evinizin değerini 2 katına çıktı, bu metrekareye eşdeğer bir yer tahsil ediyorum' diyebilir. Değer karşılığına göre, bir öneride bulunulabilir. 50 m2'lik 2 stüdyo daire verilebilir mesela. Ya da 100 m2'lik evi yerine 70 m2'lik bir ev sunulabilir. Bunun gibi birçok alternatif ortaya çıkabilir.
İnşaat şirketlerinin bu süreçte, kazanç sağlamaları için artı değer yaratması gerekiyor. Bu doğrultuda; projelere farklı fonksiyonlar eklenebilir; yeşil alanlar, çocuk parkları, spor alanları ve sosyal donatı alanları yanında ticari fonksiyonlar gibi. Ama bu donatıların büyüklüğü, konumu ya da ne şekilde olacağı belli değil şu anda. Çok farklı şekillerde olabilir. Ona göre de değer değişecektir.
SPK uzmanlarının yaptığı değerlemeler de farklı varsayımlara dayanıyor. Mevcut piyasa koşullarında bir değerleme yapılıyor. Ancak kentsel dönüşüm sürecinde yeni bir pazar koşulu oluşacak. Bu nedenle şu anda tespit edilen değerleme ile sonraki değerleme farklı çıkabilir."

Genellikle müteahhitlere, bütün mülkleri kapsayan genel vekalet veriliyor. Yapılan bazı sözleşmelerde de evin konumu, hangi katta olacağı net olarak ifade edilmiyor. Bunlar ne gibi problemlere yol açacak?"Daha önce yapılan benzer çalışmalarda sorun genelde bu tarz muğlak durumlardan ortaya çıktı diyebiliriz. Sözleşmelerde ise genelde 'aynı konumda, aynı yerden verilir' denilmesi zor, 'eşdeğeri verilir' deniliyor. Yani evin değeri 100 bin lira ise 'o değere denk gelen bir daire vereceğim' deniliyor. Ama bir de arsa payı var, arsadan gelen bir değer var. Buna dikkat etmek gerekiyor. Arsa değeri de dönüşüm sonundaki pazar koşullarına göre belirlenecek. Bir sonraki aşamada o projenin değer dağılımı nasıl olacak, kaç yılda bitecek, nasıl bir yerden alınacak, hepsi şu an için soru işareti. Bütün tapular, hamur yapılacağı için yeni bir düzen ortaya çıkacak. Müteahhit evi yapıp, teslim edecek, geri kalanı da firmalara kalacak.
Diğer yandan kentsel dönüşüm sürecinde serbest pazar koşullarının işlemesi mümkün gözükmüyor. Önceden yapılan değerleme raporları da anlamını yitirecektir. Projenin başı ile sonunda farklı sonuçlar çıkacaktır. Bir geliştirici mesela o mahalleyi alıp alışveriş merkezi gibi ticari fonksiyonlar ekleyerek, değerde hızlı yükselmeler ortaya çıkmasını sağlayabilir ama uzun vadede değer kayıplarına da neden olabilir. Bu konuda mülk sahipleri ile bilgiler paylaşılmalı ve sürdürülebilir kentsel mekanlar yaratılması konusunda bilimsel veriler göz ardı edilmemeli. Yoksa kısa vadeli kazançlar uğruna kentin tüm kullanıcıları yaşanabilir mekanlardan yoksun kalır.
Bir de şöyle bir durum var. Kentsel dönüşümde evini satma yada satmama hakkı da elinden alınmış oluyor. Serbest pazar koşullarının ortadan kalkmış olması bir endişe yaratıyor insanlarda. Olayın insani boyutları, sosyal alandaki etkileri de mutlaka hesaba katılmalı. Halkın katılımı en üst düzeyde gerçekleşir ise o zaman çıkacak olası sorunlar azalacaktır. Herkes güvenli yapılarda sosyal donatıları üst seviyede yaşam standartlarını ister ama bedeli ne olacak bu çok önemli. Bakanlık bu konuda zihinlerde yeni birçok soru işareti oluşmasını maalesef engelleyemiyor."
Bu süreçte neye dikkat edilmeli?
"Değerlemenin nasıl yapıldığına, varsayımların nasıl tespit edildiğine dikkat etmek gerekiyor. Literatüre geçmiş çok farklı değer tanımları var. Peşin satış değeri, vadeli satış değeri, acil satış değeri gibi farklı tanımlar var. Risk varsa ona göre ele alınan varsayımlar var. Bir de değerleme, yapıldığı andaki durum için geçerlidir, ilerleyen zamanlarda değer değişebilir, eski değer geçerli olmayabilir. Pazarda yeni bir bilgi değeri değiştirebilir. Varsayımlar, şartlar değişirse değerleme sonucu da değişir. İki şirketin yaptığı varsayımlara göre de değerleme farklılık gösterebilir. Bu çok normal karşılanmalı, önemli olan raporda dikkate alınan ekonomik varsayımların tutarlı olması."
Değerleme farklılıkları önlenebilir mi?
"Normal piyasa koşullarına göre hemfikir olmak daha kolay ancak; bölge kentsel dönüşüm alanı ilan edildiğinde, serbest piyasa koşulları ortadan kalkıyor denebilir. Değerleme raporları pazara gelen yeni bilgi ile geçerliliklerini yitirebiliyor. Kentsel dönüşümle pazar yeniden oluşturuluyor. O alanda yaşayanların tasarruf hakkı, idareye geçiyor. Başka bir değer oluşuyor. O nedenle tüm imar haklarının ve fonksiyonların belli olması, tüm planlamanın yapılmış olması gerekiyor ki değerleme doğru yapılsın. Ev şu anki haliyle değerleniyorsa, proje sonundaki fonksiyonları hesaba katarak da değerleme yapılmalı. Arsa değerini artıracak yatırımlar yapılacak olabilir. Bu nedenle katma değer yaratacak tüm fonksiyonların mülk sahipleri ile paylaşılması gerekiyor. Yurtdışında bu tip çalışmalar uzun süreçlerden sonra yapılıyor. Halkın görüşü alınıyor, belediyeler ve geliştiriciler aşama aşama dönüşümün nasıl olacağı konusunda fikir birliğine vardıktan sonra anlaşma sağlanıyor ve inşaatlara başlanıyor."
Değerleme yöntemine nasıl karar verilmeli?
"Ulusal Değerleme Standartları kullanılması şart. Birkaç farklı sistem var ağırlıklı olarak. İngiltere'nin dahil olduğu Commonwealth ülkelerinin kullandığı RICS sistemi, Amerika'nın uyguladığı sistem, bir de son dönemde Avrupa'da uygulanan Almanların başı çektiği TEGoVA (The European Group of Valuers' Associations) standartları var. Onların dikkat ettikleri şunlar: Kitaplarındaki varsayımlara göre değerleme yapılmış mı? Tüm bilgiler paylaşılmış mı? Ekonomik veriler ve varsayımlar tamam mı? Eğer bunlara dikkat edilmişse değerlemeler arasındaki farklılıklar kabul edilebilir sınırlar içindedir denilebilir.
Normalde iki firma arasındaki varsayım sonuçları, +- %10-15 sapabilir. Bu da 100 bin liralık bir evin değeri, 90 ile 105 lira arasındaki aralıkta değişebilir  demek. Kesin şudur denemiyor değerlemelerde. Matematiksel yüzde 100 bir sonucu yok, dünyada da yok." 
Dönüşüm alanlarından bu çok farklı değer tanımından hangilerinin kullanılacağı belli mi?
"Belli değil malesef. Ancak risk faktörünü de hesaba katmak gerekiyor. 2-3 yıllık bir yapım süresi olabilir. Eski bir evse değerlerken maliyeti çıkarmak kolay ancak, arsa değerini bulmak çok zor. Arsa değeri ile eşdeğer varsayımları hesaba katmak gerekli. Artı değerlerin de ileride, proje tamamlandığında arsa değerine yansıması kesindir. Bunlar hep düşünülmeli. Zaten evlerin değeri ömrünü tamamlamak üzere, ama arsa olarak çok değerliler."
Dönüşüm alanlarında mülkü olanlar şu an için nelere dikkat etmeli?"Öncelikle, arsa ile ilgili planlama kararını bilmek gerekiyor. Alandaki kullanılacak planlama kararları, evlerin ve arsaların değeri baştan etkiler. İdare buraya şu koşulları ve fiziksel olarak bu planlama müdahalelerine izinleri veriyorum dedikten sonra değerleme yaptırmak sağlıklı olur. Farklı birkaç şirketten de rapor alınabilir.
Bir de bu süreçte acele etmemek gerekiyor. Şu an için imar düzenlemelerinden gelecek hakların netleşmesi gerekli ve bu düzenlemeler yapılırken kentin bütününü de ele alarak kararlar alınmalı. Bütünsel olmayan yaklaşımlar uzun vadede değer kayıplarına sebep olabilir. Kamu kararları çok önemli bu nedenle.
Yeni kanun ile endişelerin artması da normal. Elle tutulur bir örnek, herkes için düzenlemelerin nasıl işleyeceğini göstermesi açısından durumu netleştirebilir. Genele bakıldığında hayat boyu çalışılıp, bir ev alınıyor. Bu nedenle insanlar düşünmekte, korkmakta haklı."
Kentsel dönüşüm yakınındaki bölgeler de değerlenecek mi?
"Değerlenmesi hatta dönüşüm alanlarından bile fazla olması beklenebilir. Sonuçta yeni bir düzenleme ve değişecek kentsel doku ortaya çıkacak. Projede birçok fonksiyonlar eklenecek... Spor alanlar, parklar, ticari fonksiyonlar yapılacak. Bunların da bölgenin ve civarının değerini arttırması beklenir. Önemli olan bunları yaparken sürdürülebilir kentsel değerleri göz önünde tutmak ve uzun vadede düşünmek."
Kentsel dönüşümde nelere dikkat edilmeli?
"Kentin, ilçenin tümüne bütüncül bakılmalı. Çünkü; eklenecek fonksiyonlar sadece o sınırlı alan için değil, tüm çevrede yaşam koşullarına etki edecek. Bir gökdelen dikilecekse, yaratacağı tüm trafik hareketleri, ileride ihtiyaç duyulacak sosyal donatılar hesaba katılmalı. Binaları da hem yüksek katlı yapıp, hem boşluk bırakmamak bir süre sonra sorunlara ve değer kayıplarına neden olabiliyor. Bu gelişmelerden tüm kent etkilenecektir. İstanbul’da son 10 yılda yapılan projelerde uygulanan yapay kimlik öğelerinin ne denli yetersiz kaldığı da ortada.
Diğer yandan ise mesela, tarihi ve kentsel sit alanlarında nasıl düzenlemeler yapılacağı belli değil şu anda. Kanunla birlikte birçok yasanın ilgili maddeleri ve yönetmelikleri de devredışı kaldı. Bu yönetmelikler, detaylarda, birçok konuda nasıl müdahaleler yapılabileceğini düzenliyordu. Şimdi bu düzenlemeler nasıl olacak bu tam net değil. Sadece, Boğaziçi öngörünüm alanında durum aynen devam edecek. Düzenlemelere başlamadan bu noktalarda nasıl uygulamalar olacağı kesin belirlenmeli, aksi takdirde sorunlar daha da artabilir.
Ayrıca yeni yapılacak konutlarla arzda yaratılacak artış büyük sorunlar yaratacaktır. Yabancı yatırımcılara satış konusu beklenildiği gibi sonuçlar vermeyebilir. Fiyatların düşmeye başlaması bütün pazarı altüst edebilir. Yakın zamanda Amerika ve Avrupa ülkelerinde görülen sorunlardan ders almamız şart. Yoksa benzer durumlara düşmemiz, kaçınılmaz olur."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var