22 Haziran 2012 Cuma

Niçin baktın bana öyle, örgütten misin yoksa söyle?

Devlet çok güçlüdür. Ağır mekanizmalara ve büyük paraya sahip bir teşekküldür. Her yerdedir. Her andadır. Her şeydedir. Daima karşınızdadır.” Alıntıyı ben tamamlayayım: Ve bir gün karşınıza çıkıp sizin suçlu olduğunuzu söyleyebilir! Radikal-Gerçekten suçluysanız görevini yapıyordur, peki ya suçunuz yoksa? Bu kadar güçlü bir mekanizmaya karşı ne yapacağınızı biliyor musunuz? Hakkınızı nasıl arayacağınızı, size yöneltilen suçlamalar yahut verilen talimatlara nasıl karşılık vereceğinizi? Bu konuya eğilen Çağdaş Hukukçular Derneği üyeleri, bir süre önce başlattığı ve ‘yakalama ile gözaltı’ durumunda neler yapılır konusunu içeren ‘Olağan Şüpheliler’ eğitimlerini daha geniş kitleye yaymaya karar verdi. Bu fikirden yola çıkan derneğin Ankara Barosu’nun bünyesindeki avukatları aynı isimli bir rehber kitap hazırladı. Ağırlıklı olarak ceza davalarıyla ilgilenen hukukçuların kendi müvekkilleri üzerinden giderek ortaya çıkardığı kitapta, suçlu olun veya olmayın, ülkenin kolluk kuvvetleri ve mahkemeleriyle baş başa kaldığınızda neler yapabileceğiniz anlatılıyor. 
Kitabı okurken aslında bir yurttaş olarak kolluk kuvvetleriyle karşı karşıya gelince sandığınızdan çok daha fazla hakkınız olduğunu görüyorsunuz. Suç işlemişseniz bile suçunuz ispat edilene kadar kişisel hak ve özgürlüklerinizin kısıtlanamayacağını öğreniyorsunuz. Ama tabii ‘özel yetkili mahkeme’ kavramı bunu bazı durumlarda taca çıkarsa da yine de ‘devletin’ şefkatine ihtiyacınız olduğu aklınızın bir köşesinde öylece duruyor. Ve kafanıza takılan soru “Bu kadar davada yargılanan ve suçsuz olduklarını söyleyen insanlar bunları bilmiyorlar mıydı?” oluyor. Tabii bilmemelerine imkân olmadığına kanaat getirip sistemdeki çıkmazların varlığından ötürü endişeye kapılıyorsunuz. Öyle ki bir bakışın bile yeri gelince ‘gözaltı’ sebebi olabileceği günlerde olduğumuzu yaşanan davalardan görmek mümkün. 
‘Sunuş’tan alıntı yapayım: “Üniformalı, sivil, cüppeli yüzlerce uzman, araçlar, binalar sanki hep bizi bekler gibi bir anda karşımıza dikilir. Rızamız olmadan evimize, işyerimize girildiğini, özel yaşamımızın incelendiğini, bir şeyler yapmaya veya yapmamaya zorlandığımızı fark ederiz. İtirazlarımız hep aynı sözle karşılanır: ‘Hukuk böyle emrediyor!’ Peki, hukuk bizi suçlayanlara da sınırlar koymamış mıdır? Evimize girenlere, telefonlarımızı dinleyenlere, üstümüzü arayanlara, bilgisayarımızı kopyalayanlara sınırlar koyulmamış mıdır?” 
İşte bu endişenin ardından kitap içinizi bir nebze rahatlatacak tavsiyelerde bulunuyor, “Korkmayın çaresi var” diyor. Bunu da zaman zaman eğlenceli bir dille yapıyor. Misal, oldu da gözaltına alındınız ve yardım istemeniz gerekti. Aramanız gereken kişi bakın nasıl betimlenmiş: “Evde oturan yaşlı babaanneniz yerine, etkili ve yetkili mali müşavir dayınıza haber verirseniz, muhtemel yol-yordam bilir hali nedeniyle zaman geçirmeden sizin yerinize itiraz edebilir. Babaanne üzülür muhakkak ama ‘Vah vah’ deyip televizyondaki diziye de dönüp beklemeye devam edebilir.” 
Bir örnek daha vereyim. Malum son dönemdeki davalarda gözaltına alınan kişilerin evleri çokça devlet görevlisi tarafından aranıyor ve bulunanlar mahkemede aleyhine delil olarak kullanılıyor. 
Rehber kitap eviniz aranırken ve adeta talan edilirken izlemeniz gereken yolu anlatıyor: “Arama yapan kişiler, kontrol edemeyeceğiniz kadar çok sayıda ise gözle izleme alanınızın dışına çıkarak odalara dağılmışlarsa, durma çalışma açıları nedeniyle ne yaptıklarını göremiyorsanız, arama alanı içerisinde bir yerde hareketsiz kalmaya zorlanıyorsanız, tutanağı imzalamayın! Veya bu hususların tutanağa geçirilmesini sağlayın.” 
Balyoz, Ergenekon, KCK ve Oda TV davasının ardından toplumun bir kısmı hukukla ilgilenir olurken, şike soruşturması nedeniyle olayın futbol ve taraftarına dokunması sonucu ise toplumda bu konudaki ‘farkındalık’ önemli bir seviyeye ulaştı. Hukuk terminolojisi konusunda ‘muasır medeniyetler seviyesi’ne ulaşan toplum olarak bir gün iğne bize batarsa ne yapacağımıza da hâkim olmak için bu kitaba başvurmak şart. 
Çünkü Amerikan filmlerindeki “Konuşmama hakkına sahipsin. Konuştuğun her şey mahkemede aleyhine delil olarak kullanılabilir. Avukat tutmaya gücün yoksa mahkeme sana bir avukat sağlayacaktır” öğüdü onların adalet mekanizmasında karşılık görse de ‘Cennet vatan’da bizim ihtiyacımız daha fazlası. 

Gözaltına neden alınırsınız? 
Gözaltına alınmak için suçu işlediğinize ilişkin emarelerin (iz, belirti, kanıt, bulgu) bulunması ve gözaltının soruşturma için zorunlu olması gerekir. Bunun süresi yakalama anından itibaren 24 saat, Özel Görevli Mahkeme kapsamında bir suç ise 48 saattir. Uzatılsa bile 96 saat içerisinde hâkim karşısına çıkarılmak zorundasınızdır. 

Tazmİnat hakkı 
*Haksız yere yakalanmış, gözaltına alınmış, tutuklanmışsanız 
*Gözaltı süresi bitmesine rağmen serbest bırakılmadıysanız 
*Tüm aşamalarda haklarınız hatırlatılmadıysa ya da kullandırılmadıysa 
*Tutuklanınca makul sürede davanız açılmadı ya da sonlandırılmadıysa 
*Neyle suçlandığınız yazılı ya da sözlü olarak size bildirilmediyse 
*Yakalandığınız ya da tutuklandığınız yakınlarınıza bildirilmediyse 
*Hakkınızdaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirildiyse 
*Eşyalarınıza haksız yere el konulduysa Kanuna uygun şekilde gözaltına alındınız ama kakkınızda kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiyse 
*Kanuna uygun şekilde gözaltına alındınız ya da tutuklandınız, hakkınızda dava açıldı ve beraat ettiyseniz, 
*Maddi ve manevi her türlü zararınızı devletten isteyebilirsiniz.

Hangİ durumlarda kİmler tarafından yakalanırsınız? 
*Hâkim kararı veya cumhuriyet savcısının emri ile polis ya da jandarma tarafından. 
*Polis veya jandaranın suç işlediğiniz veya suç işleyeceğiniz konusunda şüphe duyması durumunda. *Suçüstü halinde herkes tarafından (vatandaş dahil) yakalanabilirsiniz. 

Sus ama kİmlİğİnİ söyle 
Hakkınızdaki suçlamalarla ilgili bilgi vermeme (susma) hakkına sahipsiniz. Ancak susma hakkı kimlik bilgilerinizi kapsamaz. Kimlik bilgisini vermeme kabahat, kimlik bilgisi ile ilgili yalan beyanda bulunmak ise suçtur. Susma hakkı tüm sorular için kullanılabilir. Kısmi olarak da kullanılabilir. İstediğiniz soruya cevap verip istediğiniz soruya cevap vermeyebilirsiniz. 

Dokunmayın! 
*Arama ve el koyma işlemleri esnasında hiçbir nesneye dokunmayın. 
*Size ait olmayan eşyalarda parmak izi bırakmayın. 
*Eşyaların taşınmasına yardım etmeyin. 

İşkence durumunda... 
Kolluk size karşı insan onuruyla bağdaşmayan, bedensel veya ruhsal yönden açı çekmenize ya da algılamanıza neden olan, irade yeteneğinizin etkilenmesine, aşağılanmanıza yol açan davranışlarda bulunuyorsa, bunun adı işkencedir. Böyle bir iddianız varsa mutlaka rapora geçirttirin. Vücudunuzdaki bütün işkence izlerini nedenleriyle birlikte rapor ettirin. 

Sözlerİnİze dİkkat edİn 
Sizinle yapılmış olan mülakat, sohbet gibi ifade dışı görüşmeler ve bu görüşmelere ilişkin tutanaklar hukuka aykırıdır. Ancak hakkınızda sonuç doğurabilirler. 

Arama tutanağı İsteyİn 
Aramanın sonunda aranan kişiye istemi üzerine arama tutanağının bir kopyası verilir. Arama tutanağının mutlaka arama yerinde tutulması gereklidir. İstisnası yoktur! Aleyhinize unsurlar barındıran arama tutanağını ya kabul etmeme nedenlerinizi açıkça yazarak imzalayınız ya da hiç imzalamayınız. 

Avukatımla görüşmek İstİyorum 
Avukat ile görüşme denetime tabi değildir. Avukatla, her zaman ve kimsenin duyamayacağı bir biçimde görüşme hakkına sahipsiniz. Avukatınızın, size verdiği belgeler ve yaptığınız yazışmalar, kural olarak denetime tabi tutulamaz. 

Kan örneğİne İtİraz hakkı 
Yazılı onayınız olmadan vücudunuzdan kan veya doku örneği alınamaz. Bu konuda onayınız yok ise bunu belgeye mutlaka geçirttirin. Durumla ilgili çıkış raporunuzu savcıdan talep edin.

Pekİ ya çocuklar? 
Fiili işlediği zaman 12 yaşını doldurmamış olanlar ile 15 yaşını doldurmamış sağır ve dilsizler, herhangi bir suç nedeniyle yakalanamazve hiçbir suretle suç tespitinde kullanılamaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var