12 Mayıs 2012 Cumartesi

2/B'de 'Deli Veli', yabancıya satışta ‘inek’ kriterleri…

Türkiye turizminin başkenti olarak takdim edilen Antalya kıyıları bugünlerde ülkenin en hararetli bölgelerinden biri haline geldi. Gazipaşa'dan Kaş'a, kadar süren hareketliliğin nedeni, hem 2/B hem de yabancılara toprak satışına yönelik düzenlemelerin ardı ardına meclisten geçerek yasalaşması.
7 Mayıs itibari ile başlayan 2/B'lere ilişkin hak sahiplerinin başvuru trafiği kentin birçok bölgesinde gün boyunca sürdü. Antalya'nın en fazla 2/B arazisine sahip ilçesi olan Kaş'ta da gün boyu 2/B hareketliliği gözlendi. İşgalcilerin, ya da diğer bir deyişle "hak sahipleri"nin 2/B konusunda kafaları bir hayli karışık. Çünkü 'okul sütü' kampanyasında olduğu gibi hükümetin 2/B'lerin satışına ilişkin süreçte de fena halde bilgi kirliliği var.
Popstar kadar tanınan bürokrat
Yasanın meclisten geçmesinin hemen ardından dillendirilen "Kaş'ta rayiç bedel 750 bin lira" açıklamaları bunun en belirgin örneğiydi. Kimse rayiç bedelin ne olacağı konusunda kesin bir bilgiye sahip değil, yetkililer de buna ilişkin açıklama yapmaktan kaçınıyor. Ancak uzun süredir 'hazine arazilerinin' satışında gösterdiği olağanüstü gayretten dolayı kentte adeta bir "popstar" kadar tanınan Antalya Defterdarı Hidayet Mat'ın bugün Kaşlıları 2/B konusunda bilgilendireceği haberini aldık.
Kaş'ta 'Deli Veli' 2/B gündemini elinde tutuyor
Kaş sokaklarında konuşulanlara bakılırsa 2/B tartışması daha çok su götürecek gibi görünüyor. Kaşlıların "Deli" olarak andığı, kulağından eksik etmediği karanfille herkes tarafından sevilen ve aslında birçoğundan akıllı olduğuna bahse girilen "Deli Veli", 2/B ve rayiç bedel konusunda da gündemi elinde tutuyor. Ancak Deli Veli kamusal alandaki gündemi elinde tutarken, emlak kulislerinin gündemi sektörü manüple edenlerin elinde. Özellikle Kaş ve çevresinde, kartvizitine “2/B uzmanı” yazdıran emlakçıların yanı sıra “2/B toplayıcısı” arazi spekülatörlerinin olduğu biliniyor. Rayiç bedeller henüz resmi olarak açıklanmazken ortalıkta dolaşan ve ‘yem’ niteliğinde olan rayiç bedellerin piyasayı maniple etmeye yönelik olduğu konuşuluyor. Kalkan sırtlarında konuştuğumuz Bezirgan köyünden bir çoban, “arazilerin bir çoğunu dönümü 2 bin liradan topladılar” diyor.
Deli Veli mi Bakanlık mı haklı çıkacak?
Deli Veli'ye göre rayiç bedel tespiti için tebdil-i kıyafetle ilçeye gelen komisyon üyeleri, "satılık arsa" levhalarının altında verilen telefon numaralarını "alıcı kılığında" arayarak ve emlakçıları dolaşarak bölgedeki arazi fiyatlarının güncel fiyatlarını tespit etmişler. Deli Veli'nin ağzından Kaş sokaklarında yayılan 2/B fiyatları 10 bin liradan 750 bin liraya kadar uzanıyor. Ancak önceki gün hak sahiplerinin başvuru için istenen 2 bin lirayı denkleştirmek için birbirilerinden borç istemek için yaşanan telefon trafiğine bakılırsa, Deli Veli'nin ağzından duyulan rayiç bedeller çok can yakacak gibi görünüyor. Bir başka gerçek ise Deli Veli ile bakanlık kulislerinde dolaşan rayiç bedel ortalamalarının birbirine çok yakın olması. Bakalım, Deli Veli mi yoksa Bakanlık mı haklı bekleyip göreceğiz ancak bu konuda yaşanan diyaloglar 2/B konusunda gelinen noktayı gözler önüne seriyor...
‘2/B ile imam nikahından resmi nikaha geçilecek ama...’
2/B statüsündeki arazide evi bulunan bir köylü, "yıllardır ödediğimiz ecri-misil paralarını rayiç bedelden düşecekler mi?" diye soruyor. Bir diğeri ona anlatmaya çalışıyor ancak işi biraz zor. Ancak sonunda anlatmanın yolunu buluyor: "Eskiden oturduğun arazide devlet ile imam nikahlı gibiydin. Şimdi devlet seninle resmi nikah kıymak istiyor. Ancak bu nikahı kıyabilmek için devlet senden 2 bin lira istiyor. Sonra o paraları biriktirip 2/B üzerinde yaptığınız evleri yıkarak yeniden yapacağı evleri de size satacak. Günümüzde demokrasi çok ilerledi amca..."
Kalkan'da yabancıya satışın ardından yaşanan dönüşüm
Kaş'ın Kalkan beldesinde de cılız da olsa yabancıya toprak satışı konusunda hareketlilik gözleniyor. Ancak Kalkan'ın bu konuda belirli bir doygunluğa ulaştığını söylemek yanlış olmaz. Zira yasanın ilk çıktığı 2004 yılından sonra bölgede yaşanan hareketlilik, Kalkan'daki konutların yaklaşık yüzde 60'ının yabancıların eline geçmesiyle sonuçlanmıştı. Sadece Kalkan değil, İslamlar, Üzümlü, Sarıbelen ve bölgedeki diğer köylerde de benzer bir hareketlik yaşanmıştı...
Oteller kapandı, toprak satanlar hizmetçi oldu
Yıllar önce küçük otelleri ev aile pansiyonlarıyla küçük bir turizm kasabası olan Kalkan bugün bir 'villa mezarlığı' konumunda. Birçok otel yabancılara mülk satışı furyasının ardından kapısına kilit vurarak otelini aparta dönüştürmüş durumda. Kalkan'da yeni moda "villa turizmi". Ancak geçmişte kendi olanaklarıyla turizmden yaşamını kazanabilen yöre halkının bir kısmı arazilerini yabancılara sattıktan sonra göç etmek zorunda kalmış. Kalanların bir kısmı ise villa otellerde günübirlik işlerde çalışıyor. Bu durum bugünlerde bölgedeki bir çok insanın günlük konuşmasına yansıyor. Bahçıvanlık, villa bekçiliği, yaşlı bakımı ve hizmetçilik için ayda 400 ila 600 lira arası ücretlerle yöre köylerinden işçi bulmak mümkün. Ancak biraz daha girişimci olanlar villa otellerin pazarlanması ve işletmesi aşamasında daha iyi kazançlar elde edebiliyorlar. Yine de bu durum, villaların ve toprakların yeni sahiplerinin İngilizler ya da İskoçlar olduğu gerçeğini değiştirmiyor...
‘İnek elimizden gitti, şimdi sütü yabancıdan alıyoruz’
Kalkan'da yabancıların aldığı arazilerde villa inşaatları yapan bir duvar ustası ile konuşuyoruz. Uzun süredir Kalkan'daki süreci yakından izleyen, yaşamını bu işten kazanan duvar ustası, yabancılara toprak satışına ilişkin tartışmalara değinerek, "bizim inek elimizden gitti" diye özetliyor durumu: "eskiden bizim bir ineğimiz vardı. Topraklar bizimdi. Biz ineğimizi sağıp sütünü satıyorduk ve hayatımızı kazanıyorduk. Sonra ineklerimizi yabancılara sattık. Şimdi onlar bizden aldıkları ineği sağıp sütünü bize satıyorlar. Yazık oldu bizim ineğe..."
Köy evini 4 bin paunda pazarlıyorlar
Kalkan ve çevresinde yaşananlara bakılırsa duvar ustası haksız sayılmaz. Ustanın anlattığına göre civar köylerde İngilizlerin inşa ettiği villalarda bir haftalık tatil karşılığı 4 bin paund ödeniyor. Villalar internet üzerinden pazarlanıyor. Havaalanı transferinden yeme içme ihtiyacına kadar her şey yine yabancılar tarafından karşılanıyor. Öyle ki "her akşam ayrı bir villada toplanıp birlikte yiyip içiyorlar, böylece bar ve restorana para ödemiyorlar" diye anlatıyor usta.
Kayıtdışı turizmi kim önleyecek?
Yabancılara mülk satışı sonrasında Kalkan'da ortaya çıkan durum, Ölüdeniz'den Üzümlü'ye, Ovacık'tan (az da olsa) Kaş'a kadar aynı. Bunun kayıt dışı turizm pazarını büyüttüğünü ve büyük oranda vergi kaybına neden olduğunu ayrıca belirtmeye gerek yok. Ancak bu konuda denetim yetkisinin merkezi idarede olmasının takibi güçleştirdiği de başka bir gerçek.
Yusuf Yavuz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var