22 Mayıs 2012 Salı

Büyükşehir düzenlemesi seçim yatırımı mı?

13 yeni büyükşehir belediyesi kurulmasının yolunu açacak yasa taslağı dün tamamlandı. Hükümetin bu hamlesi, 2014’te yapılması gereken yerel seçimlerin öne çekilebileceğine dönük sinyallerle birlikte düşünüldüğünde "seçimlere yönelik bir hazırlık mı?" sorusunu akıllara getirdi.

İçişleri Bakanlığı'nın bir süredir üzerinde çalıştığı, mevcut 16 yeni büyükşehir belediyesine ek olarak 13 ilin daha bu kapsama alınmasına ilişkin yasa taslağı dün tamamlandı. Taslak, önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulu'nda ele alınacak. Hükümet, nüfusu 750 bini geçen 13 ilin büyükşehir olmasının önünü açacak düzenlemeyi, Meclis temmuz ayında tatile girmeden yasalaştırmayı planlıyor.
Büyükşehir sayısını 29'a çıkaracak olan Büyükşehir Yasası ile büyükşehir belediye başkanlığı seçiminde kimlerin oy vereceğine yönelik değişiklik de yapacak. Düzenlemenin, Hükümet kanadından gelen yerel seçimlerin erkene çekilebileceğine yönelik açıklamalarla birlikte düşünüldüğünde, "seçime hazırlık" olarak okunabileceği anlaşılıyor.
Seçim düzenlemesi mi?
Sabah’ın haberine göre, hazırlanan taslakta “bir ilin sınırları aynı zamanda belediye sınırı olacaktır” deniliyor. İl sınırları içindeki tüm ilçe ve belde belediyeleri il ya da varsa büyükşehir belediyesine bağlı olacak.
2008'de Mahalli İdareler Seçimi Kanunu'nda yapılan değişiklikle, büyükşehir belediye başkanlığı seçiminde kimlerin oy kullanacağı, "Büyükşehir belediye başkanının seçiminde seçim çevresi, büyükşehir belediye sınırları içinde bulunan orman köyleri de dahil olmak üzere büyükşehir belediye sınırlarından oluşur" şeklinde belirlenmişti.
Belediye Kanunu'nda ise büyükşehir belediyesinin sınırları, "Büyükşehir belediyelerinin sınırları, adını aldıkları büyükşehirlerin belediye sınırlarıdır. İlçe belediyelerinin sınırları, bu ilçelerin, büyükşehir belediyesi içinde kalan kısımlarının sınırlarıdır" olarak tarif ediliyor.
Bu tarife göre, İstanbul ve İzmir belediyeleri dışındaki belediyelerde, nüfusa göre "pergel" uygulaması yapılıyor. Bu uygulama ile örneğin Ankara'da merkezden 50 kilometre uzaklıkta kalan yerleşim alanları, İzmir'de merkezden 30 kilometre uzaklıkta kalan yerleşim alanları büyükşehir içinde, daha uzaktaki alanlar dışında sayılıyor. Dışarıda kalan yerler, büyükşehir belediye seçimlerinde oy kullanamıyor. İçeride kalanlar ise oy kullanıyor ve hizmet alıyor.
İçişleri Bakanlığı'nın hazırladığı taslağa göre ise, daha önce nüfusa göre belirli kilometrede oturanlar büyükşehire oy verirken, şimdi il sınırında oturan herkes büyükşehir belediye başkanı ve il genel meclisi için oy kullanabilecek. AKP’nin şehir merkezlerine kıyasla daha küçük yerleşim yerlerinde seçmen gücünün daha yüksek olduğu düşünüldüğünde, düzenlemenin AKP’ye seçimlerde ciddi avantaj sağlayacağı anlaşılıyor.
Erdoğan'ın açıklamaları yasanın amacını açıklıyor
Başbakan Erdoğan'ın, geçtiğimiz günlerde il başkanları toplantısının basına kapalı bölümünde yaptığı konuşmanın basına yansıyan kısımları ise, AKP'nin "büyükşehir" düzenlemesi ile neyi hedeflediğini gösteriyor. Basına yansıyan haberlere göre Erdoğan toplantıda Mardin, Van ve Diyarbakır için yerel seçimleri kastederek "Bu üç ili istiyorum" dedi.
Erdoğan konuşmasında belediyeler ile ilgili yapılan düzenlemeye gönderme yaparak özellikle Doğu ve Güneydoğu'daki illere dikkat çekti ve "Mardin merkez belediye bizde ancak bu yasadan sonra BDP'nin elindeki Kızıltepe gibi ilçelerin merkeze büyük etkisi olacak. Buraları kaybetmek istemiyorum" değerlendirmesini yaptı. Erdoğan daha önce AKP'nin elinde olan Van'ın kaybedilmesinde de ilçelerin etkisi olduğunu hatırlattı.
Seçimler öne mi çekilecek?
AKP iktidarının genel yaklaşımının, özellikle güçlü çıkacağına güvendiği seçimler öncesinde seçim tarihlerinde oynamaya gitmemek yönünde olduğu bilinirken, iktidar, bu durumu bir istikrar göstergesi olarak da sunuyor. Ancak ekonominin kötüye gidiş sinyalleri vermesi, Ortadoğu politikalarında tıkanıklığın iktidarı tedirgin etmesi gibi faktörler, yerel seçimlerin erkene çekilebileceği yorumlarına sebep oldu. Nitekim hükümet kanadından da bu yönde açıklamalar geldi.
AKP'nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi AKP Manisa 4'üncü Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada 2014 yılı Mart ayında yapılması gereken yerel seçimlerin mecliste grubu bulunan diğer partilerden teklif gelmesi halinde yapılacak anayasa değişikliğiyle öne çekilebileceğini belirterek, "Meclis'te grubu bulunan partiler teklif getirirlerse bilsinler ki AK Parti bu noktada kesinlikle seçimden kaçmaz" dedi.
Düzenleme ile büyükşehir olması beklenen, içinde Erdoğan'ın "istiyorum" dediği Mardin ve Van'ın da bulunduğu, nufusu 750 bini geçen 13 il şu şekilde sıralanıyor; Aydın, Denizli, Muğla, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Balıkesir, Van, Manisa, Hatay, Malatya ve Mardin.
(soL-Haber Merkezi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var