Sayfalar
- Ana Sayfa
- Mortgage
- Konut Kredisi
- Refinansman Nedir?
- Kira Nedir?
- Sigorta
- Faiz Nedir?
- Fıkralar
- Kefillik Nedir?
- Arsa Payı Nedir, Nasıl Hesaplanır?
- Gayrimenkul Satış Vaadi Nedir?
- Tahliye Taahhütnamesi nedir?
- DEĞER ARTIŞ KAZANCI NEDİR?
- DOP (Düzenleme Ortaklık Payı) NEDİR?
- EMLAK-EMLAKÇILIK NEDİR?
- HACİZ YOLU İLE TAKİP NASIL YAPILIR?
- TAPU NEDİR ?
- Emlak Vergisi
- Sözleşme ve Şekil Şartı Nedir?
- ÖRNEK DANIŞMANLIK VE KOMİSYON SÖZLEŞMESİ
- Emlak Terimler Sözlüğü
Hakkımda
8 Mayıs 2012 Salı
Tüzel’den Çaycuma soruları
Haberde 16 Nisan 2007 tarihinde Zonguldak Valiliği’nin kararıyla acil olarak tahliye edilip, yıkılma kararı alınan Çaycuma Anadolu Lisesi’nin hâlâ yıkılmadığına yer verilmişti. Eski, depreme dayanıksız bina aradan geçen beş yıla rağmen yıkılmadığı gibi, her an yıkılma tehlikesi olan binanın hemen bitişiğine yapılan prefabrik binalarda öğrenim gören Çaycuma Anadolu Lisesi’nin 350 öğrencisi ve görev yapan 30 personeli her dakika, her saniye ölümle burun burunalar.
Emek Partisi Eski Genel Başkanı ve İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a bu okulun, “yıkılsın” kararına rağmen niye yıkılmadığını sorarak, “Çaycuma Köprüsü’nün yıkılmasıyla acıya boğulmuş bu kenti, göz göre tekrar acıya boğmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Sunulacak hiçbir mazeret giden insan hayatlarını geri getirmemektedir” dedi.
‘YIKILMA KARARI NİÇİN UYGULANMADI?’
Tüzel Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e, Eğitim Sen Çaycuma Temsilciliği tarafından konunun Kaymakamlık ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü nezdinde defalarca gündeme getirildiği halde, beş yıldır niçin yıkılmadığını sordu. Her an yıkılma tehlikesi olan binanın hemen bitişiğine yapılan prefabrik binalarda öğrenim gören Çaycuma Anadolu Lisesi’nin 350 öğrencisi ve görev yapan 30 personelinin her dakika, her saniye ölümle burun buruna olduğunu hatırlatan Tüzel, “Bu konuda görevi ihmalden sorumlu olan yetkililer kimlerdir?” diye sordu. Bakan Dinçer’in başta öğrenci, öğretmen ve öğrenci velileri olmak üzere tüm Çaycuma halkını tedirgin eden bu ihmalde sorumluluğu olanlara yönelik bir yaptırımı olup olmadığına da yanıt isteyen Tüzel, “Adı geçen okul binasının yıkılması için planlama yapılmış mıdır? Yapıldıysa hangi zaman aralığında hasarlı okul yıkılacaktır? Yerine daha donanımlı, fiziki şartlar ve teknik donanım bakımından daha elverişli Çaycuma Anadolu Lisesi ne zaman yapılacaktır?” sorularını yöneltti.
SORUMLULAR SORUŞTURULDU MU?
Tüzel, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a da benzer soruları yönelterek, binanın “yıkılsın” kararına rağmen hâlâ niçin yıkılmadığı, ihmalden kimlerin sorumlu olduğunu sordu. Tüzel “başta öğrenci, öğretmen ve öğrenci velileri olmak üzere tüm Çaycuma halkını tedirgin eden bu ihmalde sorumluluğu olanlara yönelik bir yaptırımınız oldu mu?” diye de sordu. Tüzel Bayraktar’dan bu okulun yıkılarak, yerine daha donanımlı, fiziki şartlar ve teknik donanım bakımından daha elverişli Çaycuma Anadolu Lisesi’nin yapılıp yapılmayacağına da yanıt istedi.
14 KİŞİNİN ÖLÜMÜNE YOL AÇAN KÖPRÜYÜ DE SORDU
Tüzel, Bakan Bayraktar’a “14 kişinin ölümüne yol açan, Filyos Çayı üstündeki 61 yıllık Çaycuma Köprüsü’nün yıkılmasının nedenleri araştırılmış mıdır? Betonları çürümediği halde, yıllardır birçok büyük sele direnmiş köprü ayakları, son yıllarda şeddelerle korunmaya da alındığı halde, sular bu şeddeleri delip, köprüleri nasıl yıkabiliyor?. Bu facianın sebepleri içinde, bölgede yapılan HES inşaatlarının suyun akışında yarattığı tahribatın olduğunu düşünüyor musunuz?” sorularını da yöneltti. (Ankara/EVRENSEL)
İki güzellik bir arada
Ya üçüde olmasaydı
Mehmet Akif Ersoy'dan
Gezi Parkı
Ne Denilebilir!...
Gezi
Günün Fıkrası
1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.
O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.
Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.
Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...
Avukat 1
Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.
- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...
Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş
- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.
Papaz utana sıkıla mırıldanmış.
- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.
Avukat gülümsemiş.
- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.
Avukat 2
George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:
"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "
Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"
George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.
Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.
"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".
Avukat 3
Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:
“İki kere iki kaç eder?”
Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''
Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş
En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:
''Kaç olmasını istersiniz?''
Avukat 4
Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:
Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.
Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.
Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.
“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''
Avukat 5
Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:
“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”
Avukat açtı ağzını:
“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”
Görevli yerin dibine geçmişti.
Sadece:
“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.
Avukat onun sözünü keserek devam etti:
“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”
Günün Sözü
İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder