7 Mayıs 2012 Pazartesi

“Kentsel dönüşüm işinin boyutu ürkütücü”

Astay Gayrimenkul tarafından hayata geçirilen ve teslimlerine hazırlanılan Onaltı Dokuz projesinin, yüzde 30'u yabancılara satıldı. Mütekabiliyet yasasının Türkiye'de ekonominin büyümesine sebep olacağını söyleyen Astay Gayrimenkul Genel Müdürü Atilla Öztürk, “Türkiye'yi dönüştürecek önemli güçlerden biri bu yasadır.”diye konuştu.
HABER: YELDA AKGÜN

Türkiye'nin ve özellikle İstanbul'un acil kentsel dönüşüm ve depreme karşı alınacak önlemler ile yüzyüze kaldığını söyleyen Astay Gayrimenkul Genel Müdürü Atilla Öztürk, “Mütekabiliyet yasası sağlam finansal girdiler getirecek. Ülke olarak kısa sürede geliştirmemiz gereken konutların sayısı ve boyutu ürkütücü. Yabancı sermayeye ihtiyacımız var. Yabancıya konut satışının önünü açacak bu yasa ile Türkiye uluslararası bir ülke olacak.”diye konuştu. Astay Gayrimenkul olarak hayata geçirdikleri Onaltı Dokuz projesinin yüzde 30'unun yabancılara satıldığını da belirten Öztürk, “Projemizin yüzde 85'inin satışı tamamlandı. Önümüzdeki ay teslimlere başlıyoruz. Bu oranın yüzde 30'u ise yabancılardan oluşuyor. Türkiye ile zaten iş yapan, diyalog içinde olan kişiler aldı. Bu yasa ile birlikte, burada iş yapan insanlar, yaşamak için kendilerine ev alacaklar.”diye ekledi. Projede Körfez ve eski Rusya cumhuriyetlerine konut sattıklarını da belirten Öztürk, “Yabancılar ev alırken öncelikli olarak deniz manzarası istiyorlar. Teknik ve statik kontrollerini yapıyorlar ve Türk tüketicisinden daha dirayetli bir şekilde haklarını savunuyorlar.”diye konuştu. Yabancıların önemli bir bölümünün peşin alım yaptığını da söyleyen Öztürk, bir kısmının da kendileri tarafından sağlanan finans modeli ile daire sahibi olduğunu belirtti.

Yarım kalan inşaatlar ne olacak?

Son zamanlarda belediyelerin ruhsat iptalleri konusuna değinen Öztürk, konut üretiminde belirli kurallara uyulması gerektiğini vurguladı. Öztürk, “Bir konutu üretirken belirli kurallara uyulması gerekiyor. İmar planına uygun ruhsat alacaksınız, ruhsata uygun olarak imalat yapacaksınız. Burada aşama atlamamak esas alınmalı.”diye konuştu. Türkiye'de müktesep hak konusunu gündeme getirenlerin bu hakkı sığınılacak liman olarak gördüğünü söyleyen Öztürk, “Kamu otoritesinin var olan görevi ve sorumluluğu hem firmaları hem de tüketiciyi korumaktır. Piyasada bir tane bile batık olması hepimizi çok mutsuz eder. Tüketici karar verirken iyi gözlem yapsın.”diye konuştu. İstanbul'da yarım kalmış ve devam etmeyen inşaatların şehrin görüntüsünü etkilediğini söyleyen Öztürk, “Yarım bırakılmış binalar için kamunun bu konuda yaptırımcı gücü olması lazım.”dedi. Kamunun bu konuda yol açıcı bir yol oynaması gerektiğini de belirten Öztürk, "Çatısı olmayan evler, yarım kalmış binalar şehre çirkin bir görüntü sağlıyor. Teşvik veya cezalandırma yönetemiyle bu işin de üzerine gidilmeli."diye konuştu.

On altı dokuz'da teslimler başlıyor
Onaltı Dokuz projesinde teslimler 28 Mayıs'ta başlıyor. Şu anda bitmiş olan bölümleri ısıtıp, soğuttuklarını söyleyen Atilla Öztürk, “Bir otel odası nasıl test ediliyorsa, projedeki daireleri de o şekilde test ediyoruz.”diye konuştu. Projede tüm tapuların devir işlemi Haziran sonunda tamamlanmış olacak.

“Maldivlerdeki projelerden farklı yaparsam kendimi suçlarım”
Astay Gayrimenkul Onaltı Doku zprojesinin teslimi ile beraber, yurtiçi ve yurtdışı atılımlarını sürdürüyor. Bodrum'da 870 dönüm arazi üzerinde geliştirme projesine başladı. İçerisinde Four Seasons Hotel'i, yaşam alanları, marina, kür merkezleri gibi birimlerden oluşan projeye gelecek yıl bahar aylarında başlanılması hedefleniyor. Maldivlerdeki, Şeysellerdeki projelere eş değer bir prohe ortaya çıkaracaklarını belirten Öztürk, “Daha aşağısını yaparsam kendimi suçlarım.”diye konuşuyor.

Astay, Frankfurt'ta otel inşaatına da başlıyor. Arazinin kesinleştirildiği projenin geliştirme süreci devam ediyor. Projenin 2013 Mart ayında temellerinin atılması hedefleniyor.

“Şantiyede zaman geçirmek pahalı”
Astay Gayrimenkul Genel Müdürü Atilla Öztürk, projelerin geliştirilme sürecinin şantiye sürecinden daha önemli olduğunu sölüyor. Bir projeye bir sene geliştirme süresi verildiğinde, düzgün gelişen her şeyin hız ve maliyet avantajıyla tamamlandığını belirtiyor. “Şantiyede geçirilen zaman çok pahalı.”diyen Öztürk, düzgün projelendirmenin tüketici açısından da güven verici olduğunu vurguluyor.

Astay Gayrimenkul 2015'e kadar 2 milyar doların üzerinde yatırım yapmayı hedefliyor.
Habertürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var